| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 13.12.2019 |
MHP GRUBU ADINA METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu ve Helal Akreditasyon Kurumu bütçelerini değerlendirmek üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak kararlı duruşumuzla desteklediğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yaklaşık on sekiz ayı geride bırakmış bulunuyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tüm kurum ve kuruluşlarıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yanı sıra, Türk devleti ve necip Türk milleti lehine olan bütün faydalı gelişmeleri mutlak bir şekilde desteklemekteyiz.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasındaki süreçte ülkemiz, sadece terörle mücadele etmek ve sınır güvenliğini yedi düvele karşı korumak için değil, aynı zamanda, cumhuriyet tarihinde gördüğümüz en büyük ekonomik saldırılarla da mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Dış kaynaklı olan yazılı beyanlarla ve alenen tehdit unsuru olarak kullanılan sanal saldırılar sonucu döviz kurlarında suni bir yükseliş ve dalgalanma yaşanmıştır. Yaşanan olumsuzluk, faiz, enflasyon ve büyüme oranlarının etkilenmesine neden olmuştur. Dünya ekonomisindeki daralmadan yoğun biçimde etkilendiğimiz 2019 yılında ülkemizin içinden geçtiği bu kritik süreçte, ekonomimizin itidalli bir toparlanma içerisinde olduğunu bütçe raporlarında görmek umut vericidir.
Ticaret Bakanlığının bütçesi içerisindeki en büyük kalemin ihracattaki devlet destekleri olması ve EXIMBANK'ın her 100 dolarlık ihracatın 20 dolarını finanse etmesi dış ticaret açısından olumlu bir gelişmedir. Bu anlamda, Ticaret Bakanlığı verilerine göre, ithalat ve ihracat arasındaki makasın daralması dış ticaret dengemize yaklaşık olarak 29 milyar dolarlık pozitif bir katkı sağlamıştır. Bu sonucun ticaret erbabına, mavi ve beyaz yakalı çalışanlara olumlu olarak yansıyacağı temennisiyle, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Ticaret Bakanlığının sunduğu bütçeyi desteklediğimizi ifade ederim.
İçinde bulunduğumuz 21'inci yüzyılın, algı yönetimi ve ticaret savaşlarıyla dünya siyasetine yön verdiği bir gerçektir. Yüz yıl önce devletlerin söz sahibi olduğu bir dünyadan, çok uluslu şirketlerin söz sahibi olduğu bir düzene geçtik. Bu düzen, algı yönetimiyle, geleneksel aile yapısını, kültürel zevk ve tüketim alışkanlıklarını küresel şirketlerin üretim ve planları doğrultusunda değiştiren ve giderek devlet bütünlüğünü bozmaya kasteden bir düzendir. Yine bu fitneci, bozguncu küresel irade, kartel medyası gücüyle, ülkemizin ekonomisini ve toplumsal kimyasını da değiştirmektedir. Ülke sınırları içinde etnik kimlik kışkırtmasıyla toplumsal bütünlüğü bozarken, perde gerisinde ise tüketim odaklı, küresel, kimliksiz, özgür köleler yetiştirerek yeni dünya düzenini inşa etmektedir.
Bu küresel zorba iradenin dayatmalarının yanında, bu yüzyılın getirdiği teknolojik dijital gelişmelerin bir sonucu olarak toplumun kabul ettiği pek çok kavram ve olgu değişmiş, dünya ticaretinin yüzde 85'i dijital ortama kaymıştır. Değişen ticaret düzeninde dünyanın Endüstri 4.0, yapay zekâ ve dijital paralar dönemine girdiğini sizlere buradan bir kez daha hatırlatmak isterim. Bu kapsamda Ticaret Bakanlığının kullandığı, fiziki müdahale olmadan yolcu üzerine gizlenmiş yasa dışı eşyaları tespit etmeye yarayan Yolcu Görüntüleme Sistemi, TÜBİTAK'la ortaklaşa geliştirilecek olan yapay zekâ teknolojisine dayalı Tarama Ağı Projesi ve Savunma Sanayii Başkanlığımızla ortaklaşa başlatılan MİLDAR Projesi'ndeki olumlu çalışmalar yakından takip edilmelidir.
Bizler açısından gurur verici söz konusu projeler dışında, Ticaret Bakanlığı, ayrıca, çağın gerektirdiği düzenlemelere uyum sağlayarak, dijital paraların altyapısını içeren blok zincir teknolojisi kapsamında Blockchain Türkiye kuruluşunun ilk kamu üyesi olmuştur.
Gelişen teknoloji, bilginin kolay ulaşılır olması, toplumları yenilikçi, geçerli, kullanışlı kamu ve özel sektör politikaları arayışına yöneltmiştir. Bu durum -yerli ve millî bir ortak hafızayla, toplumun sosyoekonomik problemlerini ve coğrafyamızın stratejik önemini kavrayarak, kendi referanslarımız doğrultusunda kendi yöntemlerimizi oluşturup- topyekûn mücadele ve seferberlik gerektirecek önemli bir konudur. Bu anlamda, dünyanın düzensiz ekonomi sistemine terk edildiği günümüzde, kamunun ve özel sektörün sahip olduğu bilgi birikiminin paylaşılması gerekmektedir. Piyasaların sağlıklı işlemesi, gelişmesi için, ahlaki rekabet kurallarıyla güven veren yüksek katma değerli ürünlere yatırım yapılmalı, büyüme ve ekonomik hedeflere ulaşılması gerektiği noktada ortak akıl ve vizyonla hareket edilmelidir.
Bilindiği üzere, dünyada ve ülkemizde yaşanan değişikliklerden, vekili olduğum Eskişehir'dekiler de dâhil tüm işletmeler, mali yapı ve finansman erişimi açısından olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu olumsuzluğu ortadan kaldıracak, kuru dalgalanma risklerinden koruyacak bir sistemin yatırımcı, üretici ve bankalarla acilen oluşturulması gerekmektedir. Yerli ve millî üretim yapan, markalaşmak isteyen, AR-GE ve inovasyon yapan, patente ve katma değeri yüksek ürünlere yatırım yapan firmalara finansman desteğinin yanında eğitimli eleman desteği sağlanarak uluslararası rekabet disipliniyle yönlendirilmelidir. Bunun yanında, uluslararası ticarette etkili olmak adına dış misyonlardaki tüm diplomatlarımız birer ticaret uzmanı gibi o ülkenin ekonomik örgütleriyle diyalog hâlinde olmalıdır. Buradan hareketle, Avrupa Birliğiyle yürürlükte olan ticaret anlaşmaları bir an önce güncellenmelidir. Ayrıca uzmanlık alanı ithalat ve ihracat olan mühendislerin, günümüzün gerektirdiği düzenlemeleri, hızlı kararları ve doğru yatırımları yaparak dünya ticaretindeki payımızı artıracağı düşüncesindeyim. Diğer taraftan, ticaret ve sanayi odalarının üniversitelerle birlikte yapacağı çalışmalar sonucunda, stratejik kararlar alan profesyonel dış ticaret uzmanları da sahada olmalıdır.
Ekonomik büyüme ve toplumsal refahın, kısaca, küresel rekabette oyun kurucu olmanın inovasyonla mümkün olacağı, bunun da istikrarlı büyümeyi getireceği malumdur. Küresel ve yapısal eşitsizliklerin yanında, yatırımların aynı çizgide, inovasyondan uzak sürdürülmesinin ekonomik ilerlemeyi durdurduğu bir gerçektir. Bu konuda Rekabet Kurumunun 2019-2023 Stratejik Planı içerisinde disiplinli ve kararlı uygulamalarda bulunması umut verici bir gelişmedir.
Yirmi yılı aşan bir süredir ülkemizde hizmet veren Rekabet Kurumu, kamu tarafından özelleştirilen şirketleri yakından incelemeli, hâlihazırda aynı sektörde var olan diğer şirketlere karşı avantajlı konumda olmamasına özen göstermeli, ayrıca rekabet ihlalleri ve tüketiciyi mağdur eden monopolleşmeyi de titizlikle soruşturmalıdır. Rekabet Kurumu, sahip olduğu bilgi birikimini daha efektif kullanmalı ve gelişmiş ülkelerdeki muhatapları seviyesine çıkması için de istihdam edilen nitelikli personel sayısını artırmalıdır. Esnaf ve sanayicimizin mağdur olmaması amacıyla onları her türlü zarara karşı korumalı, uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde gerekli girişimleri yapmalı ve gerektiğinde misilleme hakkını da kullanmalıyız.
Sayın milletvekilleri, belirtmek istediğim bir diğer konu da şu: Türkiye'nin sesinin kısılmaya çalışıldığı bir dönemde, ekonomik olarak umut verici gelişmeler yaşanmasına rağmen; 1,8 milyar Müslüman nüfusun oluşturduğu ve büyüklüğü 4 trilyon doları aşan helal ekonomisinde pazar bulmakta maalesef çok geri kaldık. Çok değil, bir asır önce hüküm sürdüğümüz topraklardan ibaret olan bu pazarda, İngiltere ve Fransa âdeta kartelleşmiş bir konumdadır. Küresel helal ekonomisi pazarında ilk etapta yüzde 5 pazar payı hedeflenmeli ve kademeli olarak da hedef yükseltilmelidir.
Tüm İslam ülkelerinin başkentlerinde yapay zekânın yönettiği ve teknik uzmanların istihdam edildiği ticaret merkezleri kurulmalı, ülkemizdeki mevcut şirketler desteklenmeli, özel sektörün yetersiz kaldığı durumlarda ise kamu kendisi yatırım yapmalıdır.
Bu kapsamda, helal belgesi veren kuruluşların sertifikalarını akredite etmek amacıyla temelden uluslararası bir yapılanmayla Kasım 2017'de kurulan Helal Akreditasyon Kurumu, teşkilatlanmasını yeni tamamlamış ve 16 Ekim itibariyle artık sertifikaları akredite edebilir hâle gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, değişen dünyada demir yolu taşımacılığına yeni bir yön verecek olan, kamuoyunda "yeni İpek Yolu" olarak adlandırılan ve Pekin'den Londra'ya uzanan Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında, 42 tıra eş değer elektronik ürün taşıyan yük treni geçtiğimiz ay Çin'den çıkıp Marmaray'ı kullanarak Avrupa'ya geçmiştir. Ülkemize ticari kazanç ile yeni iş birlikleri sunan, demir yolu taşımacılığı için milat kabul edilen bu projenin bizim topraklarımızdan geçmesi ve geniş beşerî sermayemiz avantajımızdır. Bu avantajı iyi kullanmalı, raylı sistem ve yüksek teknoloji tecrübesine sahip olan seçim bölgem Eskişehir'in, yeni İpek Yolu'nda merkez üs konumuna gelmesi sağlanmalıdır.
Bu minvalde, TÜLOMSAŞ'ın, gerek teknolojik altyapı gerek nitelikli personeliyle, bu büyük projede üzerine düşen görevi millî ve yerli bir şekilde yapmaya hazır olduğunu bir kez daha ilgililere hatırlatırım.
Muhterem milletvekilleri, ayrıca, bulunduğumuz haftanın Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası olduğunu hatırlatmak isterim.
Ülkemizin jeopolitik konumunu ve genç nüfusumuzu dünyanın göz ardı edemeyeceği malumdur. Bu anlamda, çocuklarımızın, yerli ve millî üretim ve tüketim bilinci aşılanarak, insan haklarını gözeten, Hakk'a tapan özgür bireyler olarak yetiştirilmesini, dünya sulhunda ve adaletinde Türk'süz bir dünya olamayacağını vurgulamak ve hatırlatmak isterim.
Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu üzere, Amerika Birleşik Devletleri'nin gerçeğe aykırı siyasi bir kararla sözde Ermeni soykırım tasarısını Senatoda kabul etmesinin, tarihin, gerçeğin ve bizim için hiçbir anlamı olmadığını ifade etmek istiyorum.
İnsan hakları sadece sermayelerine ve ideallerine hizmet eden coğrafyalarda değil Kızılderili yerli Amerikalılar, Afrika'da yapılan köle ticaretinde ölen milyonlar, Hiroşima, Kore, Vietnam, Afganistan ve Irak için de geçerlidir. Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızın gördüğü zulme karşı gösterdikleri hassasiyetleri manidardır ve aklımıza katilin polisle birlikte arama yaptığı cinayetleri getirmektedir. Türk'ün ahlakını, adaletini, merhametini sorgulayacak yürekte, şecerede olmadıkları malumdur. Güçlü gözükmek, haklı olmayı sağlamaz. Cesameti ne olursa olsun, bu köksüz ağacın akıbeti bellidir. Bizim ekimiz de kökümüz de bellidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
METİN NURULLAH SAZAK (Devamla) - Yaprak dökmüş olabiliriz ama mevsimi geldiğinde açmayı da mazluma gölge olmayı da en iyi biz biliriz.
Bosna katliamına desteğin Nobel Ödülü'ne layık görüldüğü bir konjonktürde, dünya medeniyetlerinin kökünü kazıyan emperyalistler bize insan hakları dersi vermeye kalkmasın.
Bu vesileyle Ticaret Bakanlığının 2020 yılı bütçesinin necip Türk milleti için hayırlara vesile olmasını temenni eder, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)