| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 11.12.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yargıtay Başkanlığı 2013 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidarlarından önce Yargıtay, adliye, hukuk, mahkeme kavramları üzerine bu kürsüde söz alındığı zaman çok büyük bir çoğunlukla, özellikle muhalefet cenahından, vicdanla cüzdan arasına sıkışmış olan hâkim ve savcılardan bahsedildiğini, nesiller boyu süren davalardan bahsedildiğini, merdiven altı adliye binalarında hizmet verildiğinden bahsedildiğini, farelerin cirit attığı arşiv odalarından bahsedildiğini; yine, kırık dökük malzemelerle ve asırlık daktilolarla hizmet verilmeye çalışıldığını çokça duyar idik. Bugün, 2013 yılı bütçesini konuşurken bunların hiçbirisinin konuşulmadığını görmek, gerçekten memnuniyet verici. Bugün, hakikaten, tam tersine, Türkiye şartlarında özlük hakları olabildiğince iyileştirilmiş olan hâkim ve savcılarımızdan söz edebiliyoruz. Aynı şekilde, isimlerine yakışır şekilde adliye saraylarının hizmete açılmış olduğunu, hâkim ve savcılarımızın bu saraylarda hizmet vermeye başladığını iftiharla söyleyebiliyoruz.
Yine, UYAP gibi çok modern sistemler sayesinde, artık, kâğıt kalemin dahi çoğunlukla kullanılmadığı bir adliye dağıtım sisteminin işlemeye başladığını iftiharla söyleyebiliyoruz. Bunlar çok güzel gelişmeler ama belki de bu gelişmelerin tamamını taçlandıran en önemli gelişme -kanaatimce- 12 Eylül 2010 tarihinde yapılmış olan referandum neticesi değiştirdiğimiz kısmi Anayasa değişikliğiyle yargının kavuşmuş olduğu rahatlık oldu.
Özellikle Yargıtay bazında baktığımız zaman, senede yüz binlerce dosyayla boğuşmakta olan Yargıtayın, artan hâkim sayısı, artan üye sayısı -ki bunun 250'den 387'ye çıkmış olduğunu belirtmemiz gerekiyor- ve daire sayısıyla beraber ciddi şekilde bu sayıyı eritmeye başladığını gözlemliyoruz. Öyle zannediyorum ve ümit ediyorum ki istinaf mahkemelerinin de devreye girmesiyle beraber, Yargıtay, tıpkı isminden anlaşıldığı üzere ve yüz kırk dört yıl önce "Divanı Ahkâmı Adliye" ismiyle kurulduğu günden bu yana hep kendisine atfedilen o içtihat mahkemesi olma, o yüksek mahkeme olma özelliğine daha kolay bir şekilde kavuşabilecektir. Çünkü bugünkü tarihte dahi bu ağır iş yükü nedeniyle birçok dosyanın gerektiği ciddiyette, gerektiği özende incelenemediğini, bunlara vakit ayrılamadığını hep beraber biliyoruz ve kabul ediyoruz ama -ifade ettiğim gibi- istinaf mahkemeleri devreye girdikten sonra meydana gelecek ciddi iş yükü azalmasıyla beraber, ben, Yargıtayın ciddi bir içtihat mahkemesi hâline dönüşeceğine inanıyorum ve ümit ediyorum. O tarihten sonra, artık, belki bugün hukuk çevrelerinde zaman zaman eleştirilen Yargıtay daireleri arasındaki bir kısım içtihat farklılıklarından, değişik bazı yargısal çelişkilerden de çok fazla söz etmiyor olacağız.
Yine, 2010 yılında yapılmış olan referandumla beraber hem Yargıtayda hem Danıştayda hem Anayasa Mahkemesinde çok ciddi bir demokratik ortam oluşturulduğunu, üye sayılarının artmasıyla beraber, bunların çalışma şekillerinin değişmesiyle beraber gerçekten bu mahkemelerin asli hüviyetlerine kavuştuğunu iftiharla söyleyebiliriz.
Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru hakkının tanınmasıyla beraber Türkiye'de artık, insanlar, en üst merciye gitme hakkını da elde etmiş oluyorlar ve -öyle zannediyorum ki- bu yıldan itibaren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giden dava sayısında da çok ciddi azalmalar meydana gelecek ve topyekûn olarak yargımız, artık her açıdan iftihar ettiğimiz bir noktaya doğru gelmiş olacak diye inanıyorum ve ümit ediyorum aynı şekilde.
Bu duygu ve düşüncelerle, ben, Yargıtay Başkanlığı bütçesinin, başta Yargıtay camiası olmak üzere bütün milletimize hayırlar getirmesini ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akman.