GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 4'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:32
Tarih:13.12.2019

CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

TÜBİTAK'ın 2020 yılı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Büyük Atatürk "Nutuk" adlı eserinin başında, 1919 yılının manzarayıumumiyesinden bahseder yani ülkenin genel durumundan söz eder. Bundan tam yüz yıl sonra, 2019 yılında ülkemizdeki manzarayıumumiye de şöyledir: Vatanın hâkimleri siyasi iktidarın memurları hâline gelmiş, bağımsız yargıdan söz edilemez olmuş, siyasi iktidarın dış politikada yaptığı hataların sonucunda 5 milyona yakın mülteci tarafından şehirlerimiz işgal edilmiş; millî eğitim çağın gerisinde, takıntılı ve ideolojik saplantılı hâle gelmiş; tarımsal üretim yok olma noktasına gelmiş, tarımda ve imalat sanayisinde tamamen dışa bağımlı olunmuş, ekonomi çökmüş, işsizlik zirve yapmış, yolsuzluk ve siyasi yozlaşma bir kanser gibi her yerimizi sarmış. FETÖ'yle mücadele tamamen sulandırılmış, ülkemde FETÖ borsası kurulmuş, ülkemize ihanet eden kadim FETÖ'cüler, FETÖ borsasında bir bir aklanmış hatta bazıları baş tacı yapılmış.

Bu manzara içerisinde TÜBİTAK'ın bütçesini konuşmak büyük bir talihsizlik. Zira iktidarın AR-GE çalışması, bilim, teknoloji gibi bir önceliği yok. Bakınız sayın milletvekilleri, AR-GE'ye ABD 476,5 milyar dolar, Çin 370 milyar dolar, Türkiye ise TÜBİTAK'a sadece ve sadece 3,5 milyar lira pay ayırıyor. Aynı Türkiye Diyanete ise 11,5 milyar lira yani TÜBİTAK'ın yaklaşık 4 katı pay ayırıyor.

Değerli milletvekilleri, TÜBİTAK çağın gerekleri ve dünyanın gidişatı göz önüne alındığında, esasında ülkemizin göz bebeği olması gereken bir kurum. Peki, gaflet uykusundaki AKP iktidarları ne yaptı? Tam 5 kez TÜBİTAK'ın kanununu değiştirerek TÜBİTAK'ı FETÖ'nün emrine verdi. TÜBİTAK gibi bilim üssü olması gereken bir kurum, FETÖ üssü hâline getirildi. Gerektiğinde hükûmete danışmanlık yapması için kurulan bir kurum, artık FETÖ'ye danışmanlık yapıyordu. Çünkü mevcut Hükûmetin danışmanı da akıl hocası da ne acıdır ki ülkemizi elimizden almaya kalkan FETÖ'ydü.

Değerli milletvekilleri, aranızda ağızlarını köpürte köpürte İsrail'e küfreden milletvekilleri var. Evet, İsrail Kudüs'te uyguladığı zulümle bu küfürlerin daha da fazlasını hak ediyor. Ama ne acıdır ki FETÖ'ye teslim edilen TÜBİTAK'ta üretilen teknolojik ürünler, ülkenin teknolojik sırrı FETÖ mensuplarının özel şirketler üzerinden İsrail'e verildi, elde edilen geliri de hep birlikte paylaştınız. TUBİTAK sadece FETÖ'ye para aktarmakla kalmadı sayın milletvekilleri, aynı zamanda Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarında da başaktör olarak rol aldı. Biz, dün, bu kurumları FETÖ'ye teslim etmeyin, gün gelecek ülkeyi de sizi de satacak derken boşuna konuşmadığımız gibi bugün yargıyı siyasallaştırmayın, liyakati ayaklar altına almayın, millî eğitimi yozlaştırmayın derken de boşuna konuşmuyoruz sayın milletvekilleri. Yarın göreceksiniz ki bu yaptıklarınızın bedelini maalesef millet olarak hep birlikte ödeyeceğiz. Eğer ki dünyaya önderlik etmek istiyorsak, eğer ki gelişmek, kalkınmak, büyük devlet olmak istiyorsak bunu "Ey Trump" "Ey Merkel" "Ey İsrail" ifadeleriyle başlayan sahte kabadayı cümleleri kurarak gerçekleştiremeyiz. Eğer ki büyük devlet olmak istiyorsak ülkemizin, medyamızın, iktidarımızın ana gündeminin yapay zekâ, teknoloji ve bilim olması gerekiyor. Önce bilime inanmanız gerekiyor; bilimden, okuyandan korkmamanız gerekiyor; atadığınız rektörün "Ben, okumamış cahilin ferasetine daha çok güveniyorum." dememesi gerekiyor.

Bakınız, sayın milletvekilleri, Türkiye'de şu anda görev alan 71 rektörün aldığı atıf sayısı sıfır. Atıf demek, bir bilim insanının araştırmalarının dünyada başka bilim adamları tarafından kullanılıp referans gösterilmesi demek. Bizim 71 rektörümüzün yayınlarını uluslararası alanda hiçbir bilim insanı kullanmamış, bu durum utanç verici bir durumdur. Bu rektörler gelişmiş ülkelerde doktora öğrencisi olarak bile kabul edilmezler ama bizim ülkemizde bunlar rektör. Liyakatsizlik işte her alanda böyle sayın milletvekilleri. Avcı dergisinde yayın yapan, bu dergilerin editörü olan rektörlerden atıf alınabilir mi? Televizyon kanallarında, "Bir daha rektör olayım." diye her akşam iktidarlığın borazanlığını yapan rektörler atıf alabilir mi? Elbette ki bunlar atıf alamazlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın.

ÇETİN ARIK (Devamla) - Ama ülkemizin uluslararası alanda kabul gören çok sayıda bilim insanı var. Örneğin, Amerika'da Silikon Vadisi'nde yapay zekâyla ilgili çalışmalar yapan sevgili yeğenim elektrik elektronik mühendisi Doktor Ömer Sercan Arık'ın aldığı atıf sayısı tam 1.414; sıfıra karşı 1.414. Bunun gibi binlercesi var sayın milletvekilleri ama ülkemizde bu değerlerin kıymeti bilinmiyor. Evet, dünya yapay zekâyla ilgileniyor, maalesef ki AKP'nin ve Hükûmetin ajandası göz önüne alındığında bu söylediklerim şu an için bir rüya gibi, bir hayal gibi görünüyor. FETÖ, PKK açılımı, Suriye gibi pek çok konuda burnunun ucunu bile göremeyen Hükûmetin, derin vizyon gerektiren bu konularda öngörü sahibi olması elbette ki beklenemez. Peki, çare ne? Çare, "En hakiki mürşit olarak bilim ve fendir." ilkesini benimseyen Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarıdır.

Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)