| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 33 |
| Tarih: | 14.12.2019 |
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, evet, Mecliste bütçe görüşülüyor. Aynı zamanda, bugün, 14 Aralık 2015 tarihinde Şırnak'ın Silopi ve Cizre ilçelerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının yıl dönümü. Bugün, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin de raporunda açıkça belirttiği üzere kıyamet benzeri bir tablonun yaşandığı bu tarihî dönemin başlangıcıydı.
14 Aralıkta yasaklar başladığında, sabah saatlerinde hoparlörlerden anonslar yapılmaya başlandı ve halkın huzuru, can ve mal güvenliği için sokağa çıkma yasağı ilan edildiği belirtildi. Ancak ilan edilen bu yasak, maalesef ki birçok sivil yurttaşımızın canını, malını ve huzurunu bir ömür boyu alıp götürdü.
Bu dönemde, 14 Aralıktan önce tabii, 4 Eylülde de Cizre'de sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti ve 22 sivil yurttaş hayatını kaybetmişti. Bunlardan birisi de birçoğunuzun belki bildiği üzere 10 yaşındaki Cemile Çağırga'ydı. Cemile, kapısının önünde vuruldu, onu almaya çalışan annesi ve amcası da tarandı. Cemile'nin cenazesi üç gün boyunca derin dondurucuda saklanmak zorunda kalındı çünkü çatışmalar devam ediyordu, cenazeyi defnedemediler.
Tabii, o dönemde de yine yandaş medyada hemen "Teröristler yaptı." diye haberler yapıldı ancak Cemile'nin annesi ve diğer aile bireyleri kurşunun nereden geldiğini çok net bir şekilde görebilmişlerdi. Zırhlı araçlardan geldiğini ve bu kurşunlarla Cemile'nin hayatını kaybettiğini belirtmişlerdi. O dönem Başbakan olan Davutoğlu'nun "Cizre'de sivil kayıp yok." sözüne karşı ailesi "Başbakan, Cumhurbaşkanı gelip kızımı görsünler, o küçük çocuk nasıl terörist?" diye sordu. Cemile'yle birlikte onlarca sivil yurttaş hayatını kaybetti. Bu yaşanılan acının bir tarifini de babasının bir gazeteciye verdiği cevapta çok net bir şekilde hissedebiliyorduk. Baba Ramazan Çağırga kendisine "Kaç yaşındasınız?" diye soran gazeteciye "53 yaşındayım ancak 'İki yüz yıllık acı yaşadı.' diye yazabilirsiniz." ifadesinde bulunmuştu. Çünkü baba Ramazan Çağırga, ilk defa bir çocuğunu kaybetmiyordu, 90'lı dönemlerde köyündeyken evine isabet eden havan mermisiyle birlikte ailesinden 7 kişiyi daha kaybetmişti. Maalesef ki Kürt'ün makûs talihi, makûs kaderi Cizre'de yine gelip bu sefer Cemile Çağırga'yı bulmuştu.
Yine, Cizre'de üç aylık Miray bebek vardı. Miray bebek evinde keskin nişancıların ateşiyle yanağından yaralanmıştı, ailesi öldüğünü zannetti ama beş dakika sonra ağlayınca yaşadığını fark edip ambulans istediler. 155'le iletişim hâlinde ambulans istediklerinde, ellerinde beyaz bayrakla dışarı çıkmalarına rağmen, maalesef ki yine tarandılar ve bu sefer Miray bebek hayatını kaybetti. Miray bebek daha 3 aylıktı, fotoğrafı şu. O dönemde de hâlâ "Sivil kayıp yok." deniyordu, demek ki Miray bebek de terörist olarak kabul ediliyordu.
Ve yine, Beytüşşebap'ta, 94'te, evine yapılan havan mermisi atışından dolayı ailesini alıp Cizre'ye gelen -90'lı yıllarda- 74 yaşındaki gariban, yoksul Mehmet amca da evde yiyecek bir şey kalmayınca -yasağın ilerleyen günlerinde- dışarı çıkıp yiyecek bir şeyler bulmak istemişti ama maalesef ki onun dediği gibi olmadı. Ailesi her ne kadar "Çıkma, tehlikelidir." dediyse de "Ben yaşlıyım, kimse bir şey yapmaz." dedi. Ama maalesef ki Mehmet amca da başından vurularak katledildi, cenazesi bir gün boyunca yerde kaldı.
Ve yine, Silopi'de de benzer acılar yaşandı. Silopi'de -birçoğunuzun yine bildiği üzere- Taybet İnan, 57 yaşındaki 11 çocuk annesi Taybet İnan komşusunun evinden dönerken taranarak katledildi; onu kurtarmaya çalışan kaynı vurularak katledildi; onları, yaralıları kurtarmaya çalışan eşi de yaralandı. Bu cenaze bu şekilde -Taybet İnan'ın cenazesi- yedi gün yedi gece sokakta kaldı. Dünyanın birçok yerinde, tarihte birçok kez, savaşlar, katliamlar, acılar yaşandı ama hiçbir zaman bir cenaze yedi gün yedi gece dışarıda bırakılmadı. O dönem ben de Silopi'deydim, gerek mülki amirlerle gerek başsavcıyla sürekli iletişim hâlindeydik. Bu cenazenin kaldırılması ve dinî vecibelerinin yerine getirilerek ailenin bu acısının sonlandırılması için elimizden gelen gayreti sarf etmemize rağmen, bir türlü bu cenazeyi alamadık ve yedi gün yedi gece bu cenazeler buradaydı, sokakta kaldı. Daha önce de okudum buradan. Oğlunun, annesinin bu durumuna ilişkin bazı ifadeleri vardı: "Biz sevgi nedir, hiç dile getirmezdik ama bir sarılması vardı, dünyaya değerdi, binlerce söz gelse anlatamazdı o sevgiyi. Annem tam tamına yedi gün sokakta kaldı; hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar konar diye. O orada yattı, biz 150 metre ötesinde öldük."
Hepimizin annesi var, değil mi? Belki, bazılarımızın anneleri hayatlarını kaybetmişlerdir ama anne sevgisi farklıdır arkadaşlar. Bu aile, bu çocuk yedi gün yedi gece, annesinin cenazesine 150 metre ötede, kuşlar konmasın, köpekler gelip cenazesini parçalamasın diye beklemek zorunda kaldı. Kürt meselesi tam da budur.
SALİH CORA (Trabzon) - Cesedin altına bomba yerleştirildi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Lütfen Sayın Cora, lütfen...
SALİH CORA (Trabzon) - Bomba yerleştirildi cesedin altına.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Taybet İnan mı bomba yerleştirdi?
SALİH CORA (Trabzon) - Onları hep PKK yapmıştır, PKK!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Bırak bu lafları, saçma sapan laf atma ya! Ne uyduruyorsun bomba yerleştirildiğini, niye yalan söylüyorsun?
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen sakin...
Sayın Cora, lütfen...
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, müsaadenizle, olayları anlatıyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Terbiyesizlik yapmayın be!
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Terbiyesizliği sen yapma ya! Ağzından çıkanı kulağın duysun!
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Ne bombası koymuşlar? Nereden uyduruyorsunuz bomba koyduklarını?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın Cora, bakın, orada doğan, büyüyen benim, orada olayları yaşayan benim, o top atışlarının hepsini gören benim. Bırakın da bir kere de kimin yaptığına biz karar verelim ya! Gözümüzle gördük ya! Gözümüzle gördüğümüzü de size inandıramıyoruz. Biz kimiz, inandıramıyoruz; dilimiz nedir, inandıramıyoruz; kültürümüz nedir, inandıramıyoruz. Bırakın da bize kimin düşmanlık yaptığına biz karar verelim ya! Maalesef ki yapıldı. (HDP sıralarından alkışlar)
Siz "Türk ordusu yapmaz." dediniz; burayı bombaladı, bombaladı, bu Meclisi birkaç gün sonra bombaladı.
SALİH CORA (Trabzon) - Onlar haindi!
YUSUF BAŞER (Yozgat) - O hainleri örnek veriyorsun! Çok güzel(!)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Şurada 251 sivili katlettiler.
SALİH CORA (Trabzon) - Haindi onlar!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Siz onları görmüyorsunuz da bizim söylediklerimize mi takılıyorsunuz? Yapmayın!
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Kimin bombaladığı belli, teröristler bombaladı.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Ne olacak, terör örgütüne teslim mi olacak devlet?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Cizre'de üç bodrumda, herkesin bilmesine rağmen 177 insan katledildi.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Terör örgütüne teslim mi olacak devlet?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - 177 insan katledildi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
Sayın Kaçmaz...
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Siz kabul etseniz de...
BAŞKAN - Sayın Kaçmaz "Türk ordusu bombaladı." gibi ağzınızdan bir ifade çıktı. Bombalama, teröristler tarafından yapılmıştır.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Terör örgütüne devlet teslim olmaz!
FATMA KURTULAN (Mersin) - Ordudaydılar o zaman, o zaman ordudaydılar!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - FETÖ'cülerden bahset, FETÖ'cülerden!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Türk ordusu içindeki hainler...
BAŞKAN - Bunu düzeltmenizi rica ediyorum.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Ne demek istediğim çok nettir.
BAŞKAN - Düzeltin lütfen!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sayın Başkan, özür dilesin!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Ne demek istediğim çok nettir.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Yazıklar olsun!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - O dönem de askerin içinde hainler vardı, burayı bombaladıklarında da yine hainler vardı. Birileri, derin eller burayı kaşıyor, Kürt meselesini kaşıyor. Yıllarca size dedik ki: Kürt meselesini, Kürt realitesini inkâr etmeyin. Kürt meselesinde bu sorunlara inkâr sebep oluyor. Bütün söyledikleriniz sonuçtur. Bu yaşadıklarımızı yıllarca size anlatmaya çalıştık. Biz, bir daha bunlar yaşanmasın diye mücadele ediyoruz. Biz, orada küçücük çocukların nasıl katledildiğini gördük.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Hadi oradan be!
(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sana "Hadi oradan!" Ayıp be!
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) - Kes sesini ve dinle!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Bırakın, hatibi dinleyin, konuşsun ya!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Bu anlattıklarımız vicdan sahibi olanlar içindir. Evet, bunu söylediğimizde rahatsız olabiliyorsunuz, biz de rahatsız oluyoruz. Biz buraya hiçbirinizle bire bir münakaşaya girmek için gelmedik; biz buraya sorunu anlatmaya, çözüm üretmeye geldik. O dönemlerde yaşananların daha birçoğunu anlatamadım, o kadar uzun bir dönem ki. Çözüm süreci nasıl bitti, hepsini teker teker anlatabiliriz.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Silahları bırakmadığınız için bitti.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Silahları bırakmadığınız için bitti çözüm süreci.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Nihat Kazanhan'ı, Umut Kurt'u kimin öldürdüğünü teker teker anlatabiliriz.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Afrin'de yaptığınız katliamları niye anlatmıyorsunuz?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - O gün de bugün de devletin içinde bir el sürekli bu meseleyi kaşıyor, bu savaşta sivil yurttaşlar da hayatını kaybediyor.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Savaş yok, terörle mücadele var.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - O zaman, bunu söylediğinizde, hemen sonrasında bu Meclisi bombaladılar, kabul etseniz de etmeseniz de.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - FETÖ teröristleri yaptı, onu da teröristler yaptı, Türk ordusu yapmadı.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, bu bahsettiklerimin birçok örneği var, daha anlatacaktım, müsaade etmediniz ama şunu söyleyeyim: Burada hayatını kaybeden birçok insan, 90'lı yıllarda yine aile bireylerinden hayatını kaybedenlerin, köyleri boşaltılanların, köy meydanında işkence görenlerin, dışkı yedirilenlerin çocukları ve torunlarıydı. 90'lı yıllarda bunlar yapıldıktan sonra maalesef 2015'e sirayet etti bu ve 2015'te yapılan bu katliamlar da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaçmaz, sözlerinizi tamamlayın.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - PKK'nın katliamlarını da saysana sen şimdi.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Bir daha benzer katliamlara, benzer acılara sebep olmaması için bu meseleyi sulhla çözeceğiz, diyalogdan başka çare yok.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Bir kere söyleyin, bir kere, PKK'ya "terör örgütü" diyemediniz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Hadi oradan!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Bu katliamları yapanlar da elbet bir gün hesap verecek.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)