| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 15.12.2019 |
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve halklarımızı selamlıyorum.
"Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen bu otoriter rejim derinleştikçe ülkenin ekonomisinde, toplumsal yapısında ve zaten zayıf olan demokrasi geleneğinde derin tahribatlar yaşanmaktadır. Bugüne kadar iktidarın siyasi ajandasıyla hareket edilerek Orta Doğu'ya şiddet ihraç edildi. Suriye'den sonra Doğu Akdeniz'de izlenen politikalarda da ilkeler yerine ideolojik saplantılara dayalı adımlardaki ısrar, coğrafyamızı savaş sarmalına sürüklüyor.
Bunlara biraz sonra tekrar değineceğim, biz dışarıda nasıl görünüyoruz, önce ona değinmek istiyorum. "İngiltere, Fransa, Almanya ve şahsım" mertebesindeki tek adam rejimi, itibarın yerlerde sürüklendiği bir ülke yaratıyor. Oysaki itibarın göstergesi şatafat değil, halkın yaşam kalitesidir. Tek adam rejiminde Türkiye'nin itibarı ne yazık ki yok denecek seviyeye gelmiştir. Bağımsız kuruluşların hazırladığı raporlara baktığımızda, Türkiye, sağlık harcamalarında son sıradadır, gelir dağılımı eşitsizliğinde ilk 3'tedir, doğal gaz ve petrole yapılan zamlarda ilk sıradadır. 2019 Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 157'nci sıradayız, en iyi emeklilikte sondan 3'üncüyüz, toplumsal cinsiyet krizinde en derin mertebedeyiz, eğitim sıralamasında sondan 3'üncüyüz, eğitim kalitesinde Katar, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan'ın da gerisinde, 99'uncu sıradayız. 2019 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu'na göre, ihlallerin ciddi boyutlara ulaştığı görülüyor. AİHM kararlarını da uygulamıyoruz, cemevlerinin ibadethane sayılmasını engelliyoruz, Alevi toplumuna karşı ayrımcılıkta ısrar ediyoruz.
Yine, dünyada en çok sahte akademik dergi çıkaran ülkeler listesinde Hindistan ve Nijerya'yla birlikte en üst sıradayız. Aynı ülkelerle kıyasladığımızda, ticari açıdan en büyük ekonomiye sahip 20 ülke arasındayız. Peki, soruyorum: Bu büyüklük, vatandaşın refahını, özgürlüğünü, eşitliğini neden hiç büyütmüyor? Türkiye'de gelir uçurumu neden bu kadar korkunç? Neden insan hakları alanında diktatörlüklerle ve tek parti rejimleriyle kıyaslanan bir ülkeyiz?
Sayın Bakan, böyle bir Türkiye'nin uluslararası platformlarda ne saygınlığı olur ne de bir ağırlığı. Bakanlığınız eliyle, halkın bütçesi Hükûmetin güvenlikçi politikalarının propagandası için harcanıyor. İzlenen yanlış dış politikaların yarattığı tahribatları bununla örtbas edemezsiniz. Dış ülkelerde ne kadar itibar satın almaya çalışsanız da hiçbir şekilde insan hakları, barış hakkı, yaşam hakkı, özgürlükler, refah sağlayarak elde edilebilecek saygınlığın ve itibarın yanına yaklaşamazsınız. Keşke dünyanın en büyük 10 ordusu arasına girmekle övünmek yerine, halkın barışı, demokrasiyi, sosyal refahı, insana yakışır bir yaşamı yaşadığı bir ülke olmakla övünebilseydik. Türkiye'yi Suriye bataklığından Libya bataklığına, Akdeniz'in karanlık sularına sürüklüyorsunuz ve savaşı burada kışkırtıyorsunuz. Güvenlikçi dış politika, bu bütçeyi halkın bütçesi değil silah tekellerinin, İHA'ların, SİHA'ların, Albayrakların, Ethem Sancakların bütçesi yapıyor, El Kaide unsuru paramiliter çetelerin bütçesi yapıyor. İktidarınız, Türkiye'yi bölge devletleriyle her an yeni savaşların içine sokacak bir ruh hâli içerisinde. 31 Mart ve tekrarlanan İstanbul yerel seçimlerinde iktidarınızın bekasının risk altında olduğunu gördüğünüz için savaşa dayalı politikalarınızla, dış politikalarınızla ömrünüzü uzatmaya çalışıyorsunuz. İçeride ve dışarıda toplumsal gerilimleri yükseltmekten iktidarda kalmaya devam etmek için medet umuyorsunuz. Bu gerilimlerden beslenerek kaybettiğiniz irtifayı kapatmaya çalışıyorsunuz. Bu nedenle, hayalî güvenlik kaygıları üstüne kurulu güvenlikçi ve militarist bir bütçe yapımıyla karşı karşıyayız. Barış odaklı bir dış politika yürütmek, evrensel ilkelere bağlı kalmak iktidarınızın işine gelmiyor. Yeni Osmanlıcı siyasi ajandanızdan beslenerek Avrupa Birliğiyle girdiğiniz ucuz pazarlıklarınız ve bölgede halkları kutuplaştıran ittifaklarınız Türkiye'ye çok ciddi zarar veriyor. Libya'da iç savaşa benzin dökmeye gidiyorsunuz, Kıbrıs'ta çözümsüzlüğü besliyorsunuz, Kıbrıs halklarının bir arada yaşama imkânlarını her geçen gün baltalayan adımlar atıyorsunuz. Küçük kasaba kurnazlığıyla demografik yapıya verdiğiniz zarar sadece Kuzey Kıbrıs'a değil, Türkiye'nin aleyhine de sonuçlar doğuruyor. Kuzey Kıbrıs'ın bağımsızlığını zedeleyecek, yerel iktidarı ekonomik ve siyasi tahakküme zorlayan nobran çıkışlarınız kabul edilemez. Kıbrıs'ta halkların kendi ayakları üstünde durabilecekleri, kendi gelecekleri için karar verecekleri bir iradenin önünü açmalıyız.
Suriye, Irak ve İran'la ilişkilerinizi Kürt karşıtlığı üzerine kurdunuz. Kürtlerin ötekileştirilmesi, kriminalize edilmesi ve hukuk dışı müdahalelerinize meşruluk arayışınız, sizin terör tezlerinizi oluşturuyor, Kürt karşıtlığınızın kılıfı oluyor.
2011'den bu yana savaşın girmediği Afrin'e ve Kuzeydoğu Suriye'ye de savaşı siz soktunuz. Afrin'den ülkemize bir çakıl taşı dahi atılmadığı hâlde kâğıthane büyüklüğündeki bir yere saldırdınız. ÖSO çeteleriyle beraber halka yalan haberleri pompaladığınız görüntüler ortaya çıktı. Afrinlileri zorla yerlerinden göç ettirerek, evlerini, zeytin ağaçlarını yağmalayarak, Kürtlere, Araplara, halklara zulmetmenin neresi insancıl ve barışçıl dış politikadır, bunu size sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, "Kapıları açar, 3 milyon 600 bin Suriyeliyi size göndeririz." diyen bu dış politika, Avrupa Birliğine tehdit savurmalar, bölgede demografik mühendislik yapmalar kabul edilemez. Kadınları pazarlarda satan tecavüzcü DAİŞ artıklarını Kuzeydoğu Suriye'ye sürerek buradaki Kürt kazanımlarını yok etmek istiyorsunuz. Yok etmek istediğiniz Rojava nasıl bir yer biliyor musunuz? Rojava'da insanın insanı sömürmesi yasak, sömürüye izin verilmiyor, halklar arasında ayrımcılığa izin verilmiyor. Kürtlerden Araplara tüm halklar eşit bir şekilde Meclisler eliyle Rojava'yı yönetiyor. Rojava'da kadın cinayetlerine izin verilmiyor, kadın düşmanlığına izin verilmiyor, kadınlar siyasete eşit bir şekilde katılıyor ve özgür yaşıyor. Rojava'da halkların kendi kendini yönettiği yeni bir yaşam kuruluyor, kurulmak isteniyor. Siz, doğrudan, demokrasiye dayalı yeni bir yaşama karşısınız, onu yok etmeye çalışıyorsunuz çünkü örnek olmasını istemiyorsunuz.
Irak Kürdistan Bölgesel Hükûmetinin referandum meselesinde hepimiz AKP iktidarının Kürt düşmanlığı temelli politikalarına tanıklık ettik, "Yiyecek ekmek bulamayacaksınız." demişlerdi; bu, kuzeydoğu Suriye'deki varlığınızı da açıklıyor.
Dış ilişkilerdeki temel kıstasınız, Kürtlerin statüsüzlüğü ve iradelerinin bölgedeki egemen devletler arasında paylaşılması üzerine kuruludur. Teröre karşı savaş yalanı üstüne kurulu bir çözümsüzlük politikası izliyorsunuz. Bu yanlış politikalardan bir an önce geri dönmek gerekiyor.
Siz, dünyanın savaş ve çatışmaların sonucunda ortaya çıkan çok boyutlu insani krizlerinde de ayrımcılık yapıyorsunuz, böyle bir dış politika benimsiyorsunuz. İnsani krizler arasında nasıl ayrım yapıyorsunuz? Devletlerle girdiğiniz çıkar ilişkilerine göre tutum alıyorsunuz. Sadece 2017'de Yemen'de 50 bin çocuk açlıktan öldü, ne sizden ne de yandaş medyanızdan bir ses çıktı.
Değerli arkadaşlar, Türkiye halklarının demokratik, eşitlikçi, refah içinde yaşayan bir toplum olabilmesi için bir an önce bu savaş ve çatışma eksenli dış politikadan geri dönülmesi gerekiyor. Bu politikalar Türkiye halklarının dış politikası olarak kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - İçine girilen, sürdürülmek istenen bu politikalar, bir partinin ideolojik yaklaşımıyla ele alınmış, Neoosmanlıcı, Selefici fantezilere dayanan politikalardır. Kürt karşıtı politikalardan bir an önce vazgeçilerek halklar arasında barış köprüleri kurmak için harekete geçmemiz lazım. Demokrasiyi, barışı, özgürlükleri esas alan bir dış politikayı hayata geçirmemiz lazım. Halkın bütçesi savaşa değil, barışa; sermayeye değil, emekçilere, işçilere, kadınlara, gençlere, halklarımıza kullanılmalı. Toplumda refahı tesis etmek için, halkların kardeşliği ve eşitliği için halkın bütçesi kullanılmalıdır diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar.)