| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 15.12.2019 |
CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği Başkanlığı ve Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) bütçeleri üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Avrupa Birliği Başkanlığının temelini oluşturan kurum olan Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, 2011'de Avrupa Birliği Bakanlığı düzeyine çıkarılmıştı ve sonrasında yeni yönetim sistemiyle birlikte Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir Başkanlık seviyesine çekildi. Yaklaşık 657 milyon lira bütçe ayrılan Başkanlığa, genel bütçeden sadece yüzde 0,059 pay verildi. Bu tablo, Avrupa Birliği hedefi önceliğini de özetliyor açıkçası.
Yine, üzerinde söz aldığım diğer bir kurum, 26 milyon lira bütçesi olan TÜRKAK'la ilgili olarak Sayıştay raporlarında performans göstergeleri, hedefler ve faaliyetlerin birbiriyle çelişkili olduğu gibi olumsuzluklar tespit edilmiştir. Denetleyici bir kurum bu kadar özensiz olabilir mi Sayın Bakan, size sormak istiyorum.
Kurumların kısaca yapısı ve bütçesi bu iken Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerimizde geldiğimiz durum nedir? 2005 yılında üyelik müzakerelerine başladığımızdan itibaren son on beş yılda, bu iktidar, stratejik hedefimiz olan tam üyelik yolunda somut bir ilerleme kaydedemedi. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin belkemiğini oluşturan üyelik müzakereleri ve Kopenhag Kriterlerinde hızla geriye gidişler yaşıyoruz. İlke ve değerler ekseninden uzaklaşıldı; ilişkiler, mülteci sorunu, vize serbestisi ve gümrük birliği gibi belirli alanlardaki kısa vadeli iş birliklerine indirgendi.
Sayın Bakan, Avrupa Birliğine tam üyelik yolunda çok yüksek toplumsal ve siyasal destek verilmesine rağmen, siz, uzun süren iktidarınızda, hatta Bakanlığınızda bu süreci yönetemediniz. Peki, ne yaptınız? Günübirlik, dönemsel iç konjonktüre göre, seçim dönemlerine göre yön verilen, bazen tek kişiye, kişiselleştirilen bir siyasete indirgediniz. Sizin iktidarlarınızın bu tutarsız ve ikircikli yaklaşımlarıyla birlikte, Avrupa Birliğinin de ikircikli yaklaşımını, hatta bazı üye ülkelerin Türkiye'nin üyelik süreçlerini iç politikalarına, popülist siyasetlerine malzeme yapmalarını da kabul etmiyoruz.
Sayın Bakan, daha geçen yıl Avrupa Birliğiyle dış ve güvenlik politikası, terörizme karşı ortak mücadele, enerji, ticaret gibi alanlarda yüksek siyasi diyalog süreçleri başlattınız. Ancak son bir yılda yüksek diyalog sürecinden üyelik sürecimizin askıya alınması çağrıları, müzakere başlığının açılmaması, fon kesintileri ve en önemlisi, bizim de karşı çıktığımız yaptırım kararları gibi çok ciddi süreçlere evrildik. Bazı ülkeler kendi tezlerini Avrupa Birliği düzeyinde kabul ettirirken siz ne yaptınız? Yüksek düzeyli diyalog toplantıları ile seçim dönemlerinde çöpe atılan Avrupa Birliği raporları arasında gidip geldiniz. Hatta kimi tezlerimizi dahi etkin bir diplomasiyle anlatamadığınıza, savunamadığınıza şahit olduk.
Değerli milletvekilleri, yaşanan mülteci krizi sonrası üstlendiğimiz sorumluluk karşısında Avrupa Birliğiyle vize serbestisi diyaloğu 2016 yılında başlatılmıştı ancak geldiğimiz aşamada, yine, son bir yılda yılan hikâyesine dönen son 6 kriter nedeniyle sonuçlanamayan bir vize serbestisi ve tüm ekonomik ve sosyal maliyetleriyle baş başa kaldığımız mülteci sorunuyla birlikte yalnızlaşan bir ülke konumuna geldik.
Yine, iş birliği yapmaya çalıştığınız diğer bir alan olan Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesinde de bir sonuç alamadık ve neticede iktidarınız döneminde, üyelik müzakerelerinin başlamasından, üyelik sürecimizin askıya alınmasının önerildiği bir döneme geldik yani kazanımlarımızı da kaybettiğimiz bir süreçteyiz.
Avrupa Birliğiyle ilişkilerde tüm bu tutarsızlıklar, geriye gidişler yaşanırken Bakanlığınızın bu süreçte bir sorumluluğu, başarısızlığı hiç mi yok Sayın Bakan? (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha da önemlisi Kopenhag Siyasi Kriterleri olan yargının bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve özgürlüklerde geriye gidişler yaşadıkça üyelik müzakerelerinde bir mesafe katedemedik ancak bu kriterlerden uzaklaşmanın yarattığı ekonomik ve toplumsal maliyetlerle karşı karşıya kaldık, uluslararası itibarımız zayıfladı.
Son yıl yayınlanan Türkiye-Avrupa Birliği raporunda ilk kez çok ciddi uyarılarda bulunuldu. Bakın, yeni yönetim sistemiyle yasama ve yargının üzerinde yürütmenin gücünün arttığı, kurumların siyasallaştığı, düzenleyici ve denetleyici özel kurumlar üzerinde Cumhurbaşkanının belirleyici güce sahip olduğu belirtilerek, bunların, ekonomide bağımsız işleyen kurumsal yapılara ciddi zararlar verdiği tespitleri yapılmıştır. (CHP sıralarından alkışlar) Siyasi kriterlerdeki bu geriye gidişler, ekonomimizin ulusal ve uluslararası alanda güvensizliğini ve kırılganlığını artırmıştır. Yeni sistemle birlikte, Avrupa Birliği normlarının tam tersine, kurumsallığın yerine, kişiselleştiren, şahsileşen bir yapı ikame edilmiştir ve bu tercihinizin bedelini maalesef 82 milyon yurttaşımız ödemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, stratejik hedefimiz olan Avrupa Birliği çıpasından vazgeçmemek için kurumsuzlaşan, kişiselleşen süreçten bir an evvel çıkmamız gerekiyor. Bütçesini konuştuğumuz Avrupa Birliği Başkanlığının kurumsal olarak daha fazla yetki ve inisiyatif almasıyla daha görünür, daha etkin ve kapsayıcı olmasının ihtiyaç ve zorunluluğunu belirtmek istiyorum.
Sayın Bakan, bu yıl, Avrupa Birliğine resmî aday ülkesi olmamızın 20'nci yılındayız. Bu sürecin on yedi yılını tek başına yöneten iktidar olarak, ulusal stratejik hedefimiz olan Avrupa Birliğine tam üyelik sürecimizi dönemsel, kişisel siyasi bir hedefe indirgediğiniz sürece, tam üyelik hedefinin sona ermesi gibi çok vahim bir sonuca sürüklendiğimiz uyarılarını yapıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)