| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 16.12.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Toplumsal barışın sağlanması, ülkede otak gayede buluşabilme kabiliyetlerimizin geliştirilmesi, bireylerin ruhsal, bedensel ve zihinsel olarak dengeli ve sağlıklı olabilmelerinin sağlanması için, spor, olmazsa olmazımızdır.
Değerli milletvekilleri, sporun ulaştığı çok boyutlu ve kitleleri peşinden sürükleyen yapısı birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir. Ulaştığı ekonomik büyüklükle önde gelen sektörlerden biri hâline gelen sporun önemli bileşenlerinden olan kulüpler gerek iç dinamikleri gerekse hukuksal altyapı eksiklikleri nedeniyle büyük problemlerle karşı karşıyadır. Ülkemizdeki genç nüfus dolayısıyla sahip olunan insan kaynağına rağmen, elit sporcu yetiştirilmesinde ve performans sporlarında arzulanan uluslararası başarıların kazanılmasında önemli ilerlemeler maalesef sağlanamamıştır. Ne yazık ki toplumdaki şiddet, spordaki şiddeti körüklüyor. Cezalar bu şiddetin azaltılmasında ya da tamamen ortadan kaldırılmasında tek başına yeterli olamamaktadır. Bu nedenle önce barışçıl ortamları her alanda meydana getirmenin yollarını araştırmalıyız. Sporda şiddete karışan, bulaşan, şiddet uygulayan insanlara sadece ceza vermek, onları bu eylem ve söylemlerinden maalesef vazgeçirememektedir. Önce sporda şiddete bulaşan gençlerimizi, insanlarımızı bir şekilde ıslah etmenin yollarını aramalı, daha sonra tekrarında cezalandırma cihetine gitmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, reklam unsurunun körüklemesiyle birlikte spor artık ticarileşmeye başlamıştır. Bu ticarileşme, sporun hümanist ve entelektüel yönünü geriye atmıştır. Türkiye'de spor medyasının gerek görsel gerek yazılı bölümlerine baktığımızda spor sayfalarının neredeyse tamamını futbol haberleri doldurmaktadır. Bu noktada, sporda şiddetin önlenmesinde basın ve medya kuruluşlarının, televizyon yorumcularının ve spor yazarlarının tavır, söylem ve duruşlarına ilişkin bir iki cümle söylemek isterim.
Gazetelerin haber ve yorum başlıklarında seçilen anahtar kelimeler özenle seçilmelidir. Ne yazık ki bu konuda çok olumlu konuşamayacağım. Özellikle bazı spor gazetelerine baktığımızda maç öncesi haber ve maç sonrası yorum ve değerlendirmelerde "savaş" "kavga" "saldırı" "kapışma" "silah" "intikam" "parçalamak" "imha" "kurşun" "ölüm" ifadelerinin birçok haber ve yorum başlıklarında mecazi anlamda da olsa kullanıldığını görmekteyiz. Spor haberlerinde özellikle de manşet ve haber başlıklarındaki bu provokatif dil, rakip taraftarlar arasında gerginliği körüklemektedir.
Değerli milletvekilleri, bugün burada Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesini görüşüyorsak gençlerimizin işsizlik problemiyle de yüzleşmek zorundayız. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 20 Kasım 2019'da yaptığı grup konuşmasında gençlerin işsizlik sorununa dikkat çekerek diyor ki: "Bu iktidar, asıl anaların, babaların, gençlerimizin umutlarını kuruttu. TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Genç işsizlik oranı yüzde 27,4. Neredeyse her 3 gencimizden 1'i işsiz; 15-29 yaş arasındaki 5 milyon 700 bin gencimiz ne okuyor ne çalışıyor. Başkentimiz Ankara'nın nüfusundan daha fazla sayıda gencimiz okuyamıyor, çalışamıyor. Bir yıldan fazla süredir iş arayan gençlerin sayısı ise son bir yılda 80 binden 454 bine yükseldi." Ve konuşmasının devamında Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyor: "Önce gençlere güveneceksin Erdoğan. Gençlerden korkmayacak, tercihlerine, fikirlerine saygı göstereceksin. Belki senden çok daha farklı düşünecekler, belki dünyaya senden çok daha farklı bakacaklar. Ama bir ülkede gençler büyüklerden farklı düşünüyorsa işte o zaman umut vardır çünkü değişime ayak uyduramayan toplumlar gelişemez." Evet, 2019 Temmuz ayı itibarıyla ülkemizde genç işsizlik oranı yüzde 27,4 gibi tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, işsizler arasındaki üniversite mezunu olanların sayısına da ayrıca dikkatinizi çekmek isterim. Şimdi, burada bir tablo var. Bu tablo, işsizler içindeki üniversite mezunu oranını gösteriyor. Baktığımız zaman, 2005 yılında bu oran yani işsizler içindeki üniversite mezunlarının oranı 11,60 iken ve böyle devam ederken, bir anda 2010'dan sonra bu grafik yükselme eğilimi gösteriyor ve bakın, 2018'de bu oran yüzde 26,90'a ulaşıyor. 2019 Ağustos ayı itibarıyla bu oran yüzde 27,50 seviyesindedir. Yani işsizler içindeki üniversite mezunu oranı 27,50 seviyelerindedir.
İşsizler içindeki bu oranlar oldukça ürkütücüdür. Niye? Şunu da izah edeyim. Bu tablonun ifade ettiği acı gerçek şudur: Sektörlerin ihtiyaçları gözetilmeden plansızca açılan üniversiteler, gençlerimiz için umut kapısı olmaktan öteye gidememiş ve büyük umutlarla mezun olmalarına rağmen istihdamda yerlerini alamamışlardır.
İktidar sahibi arkadaşlarımıza sesleniyorum: Milyonlarca genç işsizimiz var. Bu gençler için ne yaptınız? Hangi iş imkânını sağladınız? Bugün baktığımız zaman gençlerimiz sıkıntılı. Gençlerimiz geleceklerinden umutsuz. Gençlerimiz mutsuz. KYK kredisi, işsizlik kaygısı, faturalar, masraflar; öğrenciler ve yeni mezunlar, Türkiye'de ekonomik zorluk yaşayan kesimlerin başında geliyor.
2019 yılında genç işsiz sayısı rekor kırıyor. Bu gençlere istihdam sağlayacak üretime yönelik hangi yatırımlarda bulundunuz diye sormak istiyorum.
Bir TYP projesi var. Bu proje, Toplum Yararına Programlar. İyi, güzel. İŞKUR tarafından yürütülen bir proje bu. İşsiz gencim eğer siyasi referans bulup, TYP üzerinden bir işe girebilirse en fazla dokuz ay çalışıyor ve asgari ücretle çalışıyor.
Bakın, değerli milletvekilleri, İŞKUR'un resmî web sayfasına baktım, dedim ki: TYP projesi nedir acaba, ben de bakayım ona.
"TYP projesi nedir" başlığında İŞKUR'un web sayfasında aynen şöyle yazıyor: "İşsizliğin yoğun olduğu dönemlerde veya yerlerde doğrudan veya yüklenici eli ile toplum yararına bir iş ya da hizmetin gerçekleştirilmesi yoluyla özellikle istihdamında zorluk çekilen işsizlerin çalışma alışkanlık ve disiplininden uzaklaşmalarını engelleyerek iş gücü piyasasına uyumlarını gerçekleştirmek ve bunlara geçici gelir desteği sağlamak amacıyla İŞKUR tarafından uygulanan programlardır."
TYP, her ne kadar siz işsizliği kabul etmeseniz de, her ne kadar siz pembe tablolar çizseniz de işsizliğin yoğun olduğu dönemde ve yoğun olduğu yerlerde uygulanan bir projedir. Yani işsizlik var, yani işsizlik yoğun; yani işsizlik her yerde, her köyde, her mahallede, her ilçede, her şehirde var. Yani işsizlik her yaşta var ve en çok da gençlerde var. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, beyler, bu proje yani TYP projesi işsizliği önleme, iş edindirme projesi değildir, bu proje işsizliği örtme, işsizliği öteleme yani sorunları halının altına süpürme projesidir. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Oysaki gençler istihdam istiyor, gençler devamlı iş istiyor, gençler sosyal güvenceli iş istiyor, gençler dokuz ay sonra sokakta kalmayacağı, dokuz ay sonra iş kaygısı duymayacağı, yeniden işe girebilmek için partiden adam aramak, milletvekilinden referans almak zorunda olmayacağı kalıcı işler istiyor. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Yüz binlerce atanamayan öğretmen, yüz binlerce işsiz İİBF mezunu, sağlıkçı, ebe, hemşire, mühendis gencimiz torpil istemiyor, iltimas istemiyor; eğitimini aldıkları alanlarda çalışacakları iş istiyor, atanma bekliyor. İşsiz gençlerimizi görmezden gelemezsiniz, onların feryatlarına kulaklarınızı tıkayamazsınız çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi yan gelip yatma yeri değil, işsiz gençlerimizin çare kapısıdır. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekillerim, basında yer alan, Kredi Yurtlar Kurumu borçlarını ödeyemeyen işsizlere vergi dairelerince e-haciz ya da diğer adıyla e-kısıt uygulamasıyla banka hesaplarına bloke uygulandığı haberleri hepimizin malumudur. Geçtiğimiz günlerde -Sabah gazetesinden vereyim örneği- Sabah gazetesinde yer alan bir haberde, yaklaşık 250 bin üniversite mezunu hakkında borçlarını ödeyemedikleri için işlem başlatıldığı, borçların silinmesi için başlatılan imza kampanyasına da 50 bin mezun öğrencinin imza attığı yazıyordu. Yani üniversite mezunu işsiz gençlerimizin bir sorunu da ödeyemedikleri KYK borçlarıdır.
Şimdi, AK PARTİ'li arkadaşlara sesleniyorum: Gelin, işsiz gençlerimizin KYK borçlarının silinmesi için verdiğimiz ve hâlen Komisyonda bekleyen kanun teklifimize destek verin; iş imkânı sağlayamadığınız gençlerimizin yarasına en azından bir merhem olun.
Değerli milletvekilleri, bakın, sizlere acı bir gerçeği hatırlatmak istiyorum. İstanbul'da 34 bin kahvehaneye karşılık 51 il halk kütüphanesi var. Başkent Ankara'da 44 kütüphane, 21 bin kahvehane var. İzmir'de ise 42 kütüphaneye karşılık yaklaşık 7 bin kahvehane bulunuyor. Türkiye geneline baktığımızda, Türkiye genelinde kahvehane sayısı 700 bin iken kütüphane sayısı 1.413. İşte bizim endişemiz budur, işte bu yüzden endişeliyiz.
Bakın, size kendi şehrimden, Trabzon'dan bir örnek vereyim. Bizim Trabzon'un çok güzel bir sokağı vardır, Uzun Sokak, kendisi de ismi gibi uzunca bir sokaktır. Bugün, Uzun Sokak işsiz Trabzonlu gençlerin volta yeri, Uzun Sokak'taki kahvehaneler, çay ocakları da işsiz gençlerimizin sığınmaevi hâline gelmiştir; bu yüzden biz endişeliyiz.
Vakitlerini kıraathanelerde geçiren işsiz gençlerimiz için endişeliyiz. Atanamayan öğretmenlerimiz için endişeliyiz. İş bulamayan iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu yarım milyona yakın gencimiz için endişeliyiz. Hizmet sektöründe günübirlik iş bulup garsonluk yapmak, tezgâhtar olabilmek için referans arayan binlerce mühendis gencimiz için endişeliyiz.
Sağlıkçı, ebe, hemşire olup herhangi bir işe girebilmek için partiden kartvizit getirmek zorunda bırakılan evlatlarımız için endişeliyiz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Ekranları başında bizleri izleyen sevgili gençler, sizlere sesleniyorum: Sorunlarınızın tek sebebi, liyakati hiçe sayan bu iktidardır. Daha iyi şartlarda yaşamak istiyorsanız, zamanı geldiğinde sandığa gidip değişim için oy kullanacaksınız. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye'nin tüm kaynaklarını israf eden, kendi çıkarları için harcayan bu zihniyetin önünde dikileceksiniz. Türkiye'ye ayak bağı olmuş bu iktidarı değiştirmek için çalışacaksınız. Değişimin mimarı siz gençler olacaksınız.
Değerli milletvekilleri, bu ucube sistemden kurtuluşun çaresi iyileştirilmiş parlamenter sistemdir. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in dediği gibi, iyileştirilmiş parlamenter sistem, birbirine saygı duyan insanlarımızın, konuşan Türkiye'nin anahtarıdır; iyileştirilmiş parlamenter sistem, hakkın ve adaletin tarifidir; iyileştirilmiş parlamenter sistem, çalışan, üreten, geleceğe ve ülkesine güvenen gençliğin parolasıdır; iyileştirilmiş parlamenter sistem, demokratik cumhuriyetin, ekonomik kurtuluşun reçetesidir. Bu reçete, milletin olanı millete geri vermek içindir, millet iradesinin yeniden iktidar olmasıdır.
"Güneş herkesten önce gençlerin yüzüne doğacak." diyor, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)