GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:35
Tarih:16.12.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) - Yüce Türk milleti, değerli milletvekilleri; 2020 yılı bütçe görüşmelerinde Ulaştırma Bakanlığının bütçesiyle ilgili görüş ve önerilerimizi paylaşmak üzere İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle ifade etmek isterim ki geçmiş yılların da önümüzdeki yılın da bütçesine bakışımızdaki en temel nokta -bütçeyi oluşturan milletimizin vergileri olduğuna göre, paranın ve bütçenin sahibi de millettir- millet hazinesini namusumuz bilip her kuruşuna sahip çıkmaktır.

Hükûmetin lütuf gibi sunsa da verdiği bilgiler ve Sayıştay raporları, birçok bakanlıkta olduğu gibi, Ulaştırma Bakanlığının harcamalarında da milletimizin nasıl zarara uğratıldığını gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla, milletin hazinesi söz konusu olduğunda hiçbir hatırın kıymeti yoktur; tespit ve uyarıları net ve en sert şekilde yapmak, deyim yerindeyse görevimizdir ve üzerimizdeki vebaldir.

Değerli milletvekilleri, milletin alın teriyle, emeğiyle doldurulan bir hazinenin har vurulup harman savrulmasına, siyasi parti farkı gözetmeksizin hepimizin karşı çıkması ve millet adına hesabını sormamız gerekir. Para milletimizindir, bütçe de milletimizindir. Milyarlarca liranın sorumsuzca savrulduğu projeler ve masraf cetvelleri şu ya da bu partinin seçmeninin değil, bütün bir milletin sırtına yüklenmektedir. Dolayısıyla, sözlerimi, mensubu olduğunuz siyasi partinin kulağıyla değil, can kulağıyla dinlemenizi istirham ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2018 ve 2019 yılı bütçelerindeki genel tabloya dair sadece birkaç nokta paylaşacağım. 2018 yılında 31,3 milyar liralık bütçe yapan Bakanlık yıl sonunda 43,4 milyar lira harcamış. 2019 yılı için de 27,7 milyar liralık bir bütçe oluşturmuş ve 32,8 milyar lira harcamış. Tapu Kadastro ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü bütçelerini çıkardığımızda, Bakanlıktaki en önemli harcamanın Karayolları Genel Müdürlüğü üzerinden yapıldığı ortada. Üstelik bütçe aşımının en önemli kalemi de yine Karayolları. 2018'de 18,1 milyar lira öngörülürken 33,5 milyar lira harcanmış, 2019'da da 16,6 milyar lira öngörülürken 25,8 milyar lira harcanmış. Böyle bir bütçe sapması olur mu? Bu noktanın altını niye özellikle çizdim? Çünkü milletin hazinesinin en ciddi şekilde yağmalandığı nokta burası da ondan. Biliyorsunuz, AK PARTİ hükûmetlerinin kamu-özel sektör iş birliğiyle yaptırdığı kara yolları, köprüler ve tüp geçitler ilk günden beri tartışma konusu. Türk milletinin vergilerinin yarısını çarçur ettikleri, 5 müteahhidin cebine aktardıkları nokta burası da ondan tartışma konusu. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının hazırladığı 2019 yılı programında yer alan bilgilere göre kamu-özel sektör iş birliğiyle sözleşmeleri imzalanan projelerin yatırım büyüklüğü 63,6 milyar Amerikan dolarına ulaşmıştır. Buna işletme hakkı devrinden kaynaklanan gelir kaybını da eklediğinizde, devlete yani millet hazinesine çıkan fatura 140 milyar doları bulmaktadır. 2002 yılında devraldığınız borç 129 milyar dolardı yani seksen yıl hükûmetlerin yaptığı 129 milyar dolarlık borca sadece bu kalemden 140 milyar dolar yük koydunuz. Rakamı tekrar ediyorum: 63,6 milyar dolar. Bunu neden özellikle vurguluyorum? Hani Hükûmetiniz her ağzını açtığında "Bu projeler için milletin cebinden tek kuruş çıkmıyor." diyor ya, işte, bu para bal gibi de milletin hazinesinden giden para. Nereye gidiyor? Üç beş yandaş müteahhidin cebine gidiyor. 15 milyar liralık maliyeti dolayısıyla sırtınızı döndüğünüz emeklilikte yaşa takılanlar, çiftçilerimiz, esnafımız, işçimiz, memurumuz, emeklilerimiz, öğrencimiz bir yanda, yandaş müteahhitlerin cebine giden trilyonlarca lira diğer yanda. İşte, bu gerçeği hatırlatmak için vurguluyorum.

Değerli milletvekilleri, biz milletin parasına, devletin hazinesine sahip çıktıkça iktidardan homurtular yükseliyor, "Rakamları çarpıtıyorsunuz, yalan söylüyorsunuz." diyorlar. Oysa ne çarpıtıyoruz ne de yalan söylüyoruz çünkü bu rakamlar bizzat yönettikleri devletin rakamlarıdır. Bizzat Ulaştırma ve Altyapı Bakanının verdiği bilgiye göre, bakın, sadece Osmangazi Köprüsü'nün yapımında firmaya günde 40 bin araç geçişi için garanti verilmiş. Bu, yılda 14,6 milyon araç geçişi garanti edildi demektir. Peki, bir yılda geçen araç sayısı kaç? Sadece 9 milyon. Yani köprüden geçmeyen 5,6 milyon aracın parasını devlet ödüyor, yine hesap, yanlış hesap.

MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Köprüyü kim yaptı?

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Biraz sonra cevap veririm size.

Devlet nereden ödüyor? Milletin kesesinden ödüyor. Lafa geldi mi "Bu köprü için milletin cebinden tek bir kuruş çıkmıyor." diyorlar. Bakın, bu, yalnız, geçmeyen araçlar için ödenen; 9 milyon araç için ortalama 35 dolardan ödenen parayı katmadım bile. "Milletin cebinden tek kuruş çıkmadı." dedikleri köprüye vatandaşlarımızın yirmi iki yıl boyunca nakit ödeyeceği para 7 milyar dolar; geçmeyenin ödediğiyle toplayın; 11,5 milyar dolar... Bu parayla ülkemize neler yapabilirdik bir hayal edin. Dedim ya, "Milletin cebinden tek kuruş çıkmadı." dedikleri bu. Sanırsın bu parayı uzaydan gelenler ödeyecek. Milletin cebinden çıkmadı da sizin cebinizden mi çıktı? İşin en can alıcı yanı da ne biliyor musunuz? Yine Bakanlığın rakamlarına göre bu 11,5 milyar dolarla 5 köprü yapabilirdik. Sadece Osmangazi Köprüsü'nün Türk milletine maliyeti 5 köprü parası, 5 köprü.

Şimdi, ben bu bütçenin, ben bu planlamanın, ben bu harcamaların neresine ne söyleyeyim? Türkiye'yi yönetenler, milletin parasına sahip çıktıkça, hesabını sordukça bize diyorlar ki: "Bunlar köprü yapılsın istemiyor."

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Topçular'da sıra beklememek için.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Laf atmayalım efendim, sen gemiyle geçersin.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Oradan niye laf yetiştiriyorsunuz? Yani siz oradan laf yetiştirince ben korkacağım da susacağım mı?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ya, bir şey yok ki.

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Ya, siz sarayın vekilisiniz, ben 38 arkadaşımla beraber milletin vekiliyim, zorunuza bu mu gidiyor? (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Niye laf yetiştiriyorsunuz? Bu kürsü size de açık.

Milletimiz bu hizmetleri hak ediyor. Biz "Yapılmasın." demiyoruz, "Yaptırırken milleti soydurmayın." diyoruz.

Bakın, size basit bir rakam vereyim: İktidara geldiğinizde milletten toplanan vergi 59 milyardı, 2019 yılında topladığınız vergi 854 milyar. Bu yıl toplamayı düşündüğünüz vergi 913 milyar. Tabii yapacaksınız. Az önce sordunuz ya "Nereden yaptınız?" diye, yapacaksınız tabii, bu millet vergi veriyor, bu milletin verdiği vergilerle yapacaksınız tabii. Elinizdeki hazır devleti yönetemiyorsunuz ya! 1 köprüyü 1 köprü fiyatına yaptırın, 1 köprüye 5 köprü parası ödetmeyin diyoruz, biz başka bir şey demiyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Kurduğunuz sistem, Deli Dumrul sistemi.

Tek örnek, Osmangazi Köprüsü değil, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde de durum farklı değil. Yıllık 49 milyon aracın geçeceği garantisi verilmiş. Bir yılda geçen araç sayısı 14 milyon. Kalan 35 milyon aracın parası ne oluyor? Yine millet ödüyor. "Bir kuruş harcamadık." dedikleri Yavuz Sultan Selim Köprüsü için devletin, milletin hazinesinden müteahhide her yıl 115 milyon dolar para çıkıyor hem de geçmeyen araçlar için. Rakamlar bu seviyede kalırsa yirmi iki yılda 2,3 milyar lira ödeyeceğiz, yirmi iki yıl garanti verdiniz çünkü. Bir de geçen vatandaşlarımız var, onların ödediği para 700 milyon dolar; toplam 3 milyar dolar. Hani milletimiz tek kuruş ödemiyordu? Bu parayı kendi cebinizden mi veriyorsunuz?

Avrasya Tüneli'nde durum farklı mı? Hayır, orada da farklı değil. İki yılda geçenlerin ödediği paranın dışında, devlet 14 milyon geçmeyen aracın parasını ödedi. Şaka değil, tünelden geçmeyen 14 milyon aracın parasını ödettiniz milletin hazinesine, yine yanlış hesap yapmışsınız.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Bu rakamları nereden alıyorsunuz ya?

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Birinci köprü için vatandaş 10,5 lira öderken, aynı boğazın üzerindeki üçüncü köprü için 19,35 lira ödüyor yani yüzde 90 fazlası. Şimdi, bu iki köprü de bu devletin, bu milletin değil mi? Niye biri 10,5 lira, diğeri 19 lira? Çevre bağlantı yollarına ödedikleri de cabası.

Gerçekler gün gibi ortadayken hâlâ milletin aklıyla alay etmeye devam ediyorsunuz. Yandaş müteahhitlerin ödemesine geldi mi kaynakta hiç zorlanmayan iktidar, milletin dertlerinden bahsedince dalga geçer gibi "Olsa dükkân senin." diyorsunuz.

İstanbul Havalimanı zaten bir rezillik, tek cümleyle geçeyim, daha da fazla dünyaya rezil olmayalım. 35 milyar dolara yaptığınız havaalanının çok daha büyüğünü Çin, 12 milyar dolara mal etti. Yazıktır, günahtır, beytülmale el uzatıyorsunuz, el uzattırıyorsunuz. Özel işlerinde devlet mumu kullanmayan, hak ve adalet sembolü büyüklerimizi ne çabuk unuttunuz. "Devlet malından hırka çalan cennete gidemez." buyuran Peygamber Efendimiz'in öğütlerini, İslam'ın emirlerini ne çabuk unuttunuz. Fitresiyle, zekâtıyla ihtiyaç sahibine, garibana el uzatmayı emreden bir dinin mensupları olarak neden hep garibanı görmezden gelerek zengini daha zengin etmenin peşindesiniz, üstelik de milletin parasıyla zengin etme peşindesiniz.

Bakınız, daha çok yeni bir örnek var önümüzde, Türk çiftçisine kaynak yaratsın, destek olsun diye kurulan Ziraat Bankası ne yapıyor, hep beraber duyduk. Simit Sarayını bünyesine katıyor, Simit Sarayının yüzde 51 hissesini satın aldı. Ziraat Bankasının simitçi dükkânıyla ne işi var diyeceğim ama mesele daha büyük. Bu firmanın kredi borçlarının toplamı 500 milyon dolara ulaşmış. Peki, borcun hiç olmazsa büyük bölümü, kamu bankası yani milletin bankası olan Ziraat Bankasına mı? Hayır, özel bir bankaya. Ziraat Bankası bu işlemle ne yapıyor? O iş adamını borçlarından kurtarıyor. Kimin parasıyla? Yine, milletin parasıyla. "500 milyon dolar" dediğiniz yaklaşık 3 milyar Türk lirası; daha da anlaşılır hâle getireyim, emeklilikte yaşa takılanların sorununun çözümü için gereken kaynağın beşte 1'i. Tek bir iş adamı için, 150 bin EYT'li vatandaşımızın sorununu çözecek parayı milletin sırtına yüklüyorsunuz. Bu iş adamı, bir marka yaratmış, tebrik ediyoruz; yurt dışında şubeler açmış, ülkemizin tanıtımına katkıda bulunmuş, tebrik ediyoruz ama kardeşim, 15 milyon dolara uçak almış, devletin verdiği 20 milyon dolarlık teşviki kendi hayatında yemiş, lüks ve şatafat içinde yaşamış, şimdi yükünü millet sırtlasın; öyle yağma yok. Az önce köprü ve otoyollar için verdiğim örneklerin de bundan farkı yok. Çiftçiye destek amacıyla kurulmuş Banka, çiftçinin borcuna anında icra gönderirken bir şirket kurtarmak için 3 milyarı tek kalemde masaya dökebiliyor. Hiç vicdanınız yok mu, hiç aklınız yok mu, vallahi bilmiyoruz. Bu milletin kadim bankasının varlığını yani milletin parasını bir şirkete yedirip borçlarını üstlenip iş adamını kurtarmaya utanmıyor musunuz ya? Bu şu demek, ne kadar farkındasınız bilmiyorum: Bu devletin borcunu 500 milyon dolar daha artırdınız, gençlerimizin sırtına 500 milyon dolar daha borç yüklediniz. Doymadınız ve doymuyorsunuz, anlaşılan daha da doymayacaksınız. İnin artık bu kadim devletin ve milletin sırtından. Bu dizeler bugünkü iktidar gibi millet parasıyla saltanat sürüp, saltanat sürdürenlere yazılmış, ne diyor Tevfik Fikret "Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!"

Emekliye yok, çalışana yok, EYT'liye yok, çiftçiye yok, gençlere yok ama eski Başbakanların koşa koşa dükkân açılışına gittiği iş adamının 500 milyon dolarlık borcunu ödemeye, halletmeye gelince var. Utanın diyeceğim, utanması olanın yapacağı işler değil bu işler. Sabahtan akşama kadar çalışıp evine ekmek götürmeye çalışan milletimize yazıktır. Elektrik, su, doğal gaz faturasını ödeyemeyen, elektriği, doğal gazı kesilen vatandaşlarımıza yazıktır. Bunlar hiç mi gözünüze gelmiyor, vallahi bilmiyorum.

Devlet, babanızın çiftliği değil, devletin hazinesi de babanızın parası değil. Milletin olanı millete vermek zorundasınız. Bunu yapmadınız ve görünen o ki yapmayacaksınız. Aziz milletimiz bu yağmanın faturasını önünüze koyup hesabı kestiğinde şaşırmayın çünkü bu kaçınılmaz son yaklaşıyor.

Aziz Türk milleti, endişeleriniz son bulacak, bu kadim Türk devletini Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener liderliğinde, iyileştirilmiş parlamenter sistemle, vicdan sahibi insanların, iyi insanların yöneteceği günler çok yakındır.

Ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımızı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)