| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 16.12.2019 |
HDP GRUBU ADINA SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesine dair söz aldım.
Öncelikle şunu dile getirmek istiyorum: "Bir şeyin içerisini boşaltmak, onu değerleymiş gibi gösterip değersizleştirmek istiyorsanız sürekli ondan bahsedin." denir. Gençlik konusu da bu ülkede böyle bir şey. Her önemli dönemde hatırlanan, üzerine methiyeler dizilen ve her şeyin temeline yerleştirilen gençliğin ne sorunlarla boğuştuğunu ve nasıl geleceksizleştirildiği görülmez.
Bugün Türkiye'de gençler işsizliğe, yoksulluğa, umutsuzluğa, geleceksizliğe terk edilmiş durumda. "Gençlik geleceğimizdir." diyoruz ama şunu bilelim ki geleceğimiz umutsuzluk içerisinde.
Şu an OECD ülkeleri arasında en yüksek genç işsizlik oranı maalesef ki bizim ülkemizde. TÜİK verilerine göre, 2009 yılı Temmuz döneminde işsizlik oranı 13,9; genç kadın işsizlik oranı yüzde 33; 15-24 yaş grubundaki genç nüfustaki işsizlik oranı ise yüzde 27 olarak açıklandı. Böylece ülke tarihinin en yüksek genç işsizlik oranı Hükûmetiniz döneminde gerçekleşmiş oldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde hazırlanan "Türkiye'de Üniversite Mezunu Nüfusun İşgücü Durumu" başlıklı rapora göre ise her 4 işsizden 1'i üniversite mezunu gençler. Bir yandan atanamayan öğretmenler, bir yandan iktidarda tanıdığı olmadığı için torpil bulamayıp sınavları geçemeyenler, bir yandan da iş bulamadığı için intihar eden gençler var bu ülkede. Tüm bu verilere rağmen, 2020 yılı bütçesinde genç işsizlik sorununa dair çözüm odaklı bir yaklaşım söz konusu değil.
Bakın, dün bu Meclisten 208 üniversitenin bütçesi geçti ve bu üniversitelerden mezun olan milyonlarca genç işsiz durumda. AKP Genel Başkanı 2009 yılında "Her üniversiteyi bitiren iş sahibi olur diye bir şey yok." dedi, yıl 2019, yine aynı şeyler söylendi. Şunu hatırlatmak isteriz ki üniversitelerin bütçesini onaylayan bu Meclisin, bu üniversitelerden mezun olan gençlere istihdam alanı yaratmak gibi bir sorumluluğu da var.
2004 yılında 97.545 olan üniversite mezunu işsiz sayısı, 2019 yılında 1 milyon 340 bine yükselmiş. Madem üniversite okuyarak da iş bulamayacaklarsa bu gençlerin umutlarını neden istismar ediyorsunuz? Neden bu gençler hem okurken hem de bitirdikten sonra işsiz kalarak bu kadar ekonomik külfetin altına giriyor?
Değerli milletvekilleri, gıda enflasyonunun yüzde 20'lerde olduğu bir ortamda, öğrencilere 50 lira burs zammı müjdesi verildi. Gerçekten de harca harca bitmez bu 50 lira! Üniversite mezunu işsizler on beş yılda 10 kat artarken Hükûmet, çözümü 50 lirada buldu. Nüfusun yüzde 16,1'ini oluşturan 15-24 yaş arasındaki gençlere Türkiye'de merkezî bütçenin yaklaşık yüzde 2'si ayrılmakta yani gençler bu bütçede de yok hükmünde. Bugün Türkiye'de gençler bizzat bu Hükûmetin politikaları yüzünden yaşamlarının en güzel ve en verimli geçmesi gereken yıllarında umutsuzluk ve karamsarlığa itilmektedir.
Son derece kozmopolitik bir ülke olan Türkiye'de, asimilasyon ve tekçi politikaların devletin en tepesinden başlayarak sürekli, yeniden üretildiği ve farklılıkların hoş görülmediği, gençlerin siyasal ve karar alma süreçlerinde neredeyse hiç olmadığı bir gençlik politikası hâkim. Yapılan araştırmalarda Türkiye'de, gençlerde; mutluluk, öz güven, geleceğe umutla bakma gibi endekslerde sürekli bir düşüş yaşandığı bilinmektedir.
Bizler Türkiye'de okuyan, düşünen, sorgulayan ve düşüncesini özgürce ifade eden gençlerin en başta iktidarın hedefinde olduğunu hapishanelerdeki genç oranından biliyoruz. Birçoğunun tutuklanma gerekçesiyse Hükûmete muhalefet etmek. Sanatla, kültürle, sporla ilgilenen, kendi iradesini ortaya koyabilen bir nesli böyle mi yaratacağız?
Değerli milletvekilleri, gençlerin halay çekmek, piknik yapmak gibi sosyal etkinlikleri de örgütsel faaliyet olarak geçiyor. Şu an Türkiye'de AKP'nin desteklediği dernekler, kurumlar dışında gençlere yönelik etkinlik yapılamıyor neredeyse. Gençliği ve taşıdığı enerjiyi ciddi bir şekilde terörize ve kriminalize etme durumu söz konusu. Kendi sorunları için, toplumsal sorunlar için bir araya gelen Gençlik Meclisi üyelerimiz polisler tarafından tehdit ediliyor, taciz ediliyor; onlarca genç gözaltında, polislerin ajanlaştırma tehdidiyle karşı karşıya. Gençlere "Toplantılarınızda neler konuşuyorsunuz, bize anlatın, size iş verelim." deniyor. Neler konuşuluyor biliyor musunuz? Gençler bu toplantılarında sorunlarına çözüm arıyor, devletin onları yüz yüze bıraktığı sorunlardan nasıl kurtulabiliriz diye politikalar üretmeye çalışıyor. Örneğin, şu an var olan temel sorunlardan biri uyuşturucu problemi. Seçim bölgem olan Diyarbakır'da uyuşturucuyla mücadele eden kurumlar kayyumlar tarafından kapatıldı. Gençlik Meclisimiz, bu soruna çözüm olabilmek için "Bağımlı Olma, Özgür Ol." kampanyası başlattı ve bu kampanya şu an iddianamelerde örgütsel faaliyet olarak geçiyor, bu yüzden de gözaltına alınan ve tutuklanan gençler var. Tüzükleri olan, kamuoyuna ve medyaya açık bir şekilde ilanı yapılan HDP Gençlik Meclisi yine iddianamelere konuldu ve gençler bu yüzden yargılanıyor. HDP gençliğine dair saldırıları öyle bir boyuta getirdiniz ki yapmadıkları şeylerden dahi yargılanır hâle geldiler. Gençlerin dayanışma ve paylaşım kültürüne katkı sunmak amacıyla Gençlik Meclisimiz tarafından futbol turnuvaları düzenlendi ve bu maçlar için valiliklerden izin alındı. Kimi valiliklerde izin verildi ve yapıldı. Yalnız Mardin Valiliği bu turnuvaya izin vermedi ve gençler bu turnuvayı iptal etmek zorunda kaldı ama 2 gencimiz yapamadıkları turnuvadan dolayı yargılandılar. Tabii, bu durum yeni bir durum değil. OHAL sonrası, son dört yılda partimizde görev alan binlerce genç gözaltına alındı. Bugün hâlen partimizin onlarca üyesi haksız ve hukuksuz yere tutuklu. Dernek kurmak, bildiri dağıtmak, yürümek suç; konuşmak, partiye girip çıkmak, piknik yapmak, konser düzenlemek suç yani tüm faaliyetler suç. Öyle ki gençlerin hangi kitabı okuyacağına dahi iktidar karar veriyor, bunun dışına çıkınca bu da suç. Çantasında politika ve siyasetle ilgili kitap taşıyınca örgüt üyesi sayılıyor. Yasaklanan, toplatılan kitapların, dergilerin hangileri olduğunu gözaltına alınan gençler gözaltındayken öğrenebiliyor. O kadar çok kitap yasakladınız ki takip edip akılda tutmak dahi imkânsız hâle gelmiş durumda. Bu yüzdendir ki dünyada en çok beyin göçü veren ülkelerden biri şu an Türkiye. Siyaset yapmak, bilimsel araştırmalar yapmak, akademik çalışmalarda bulunmak, Türkiye'de iş bulamayıp yeni bir hayat kurmak isteyen binlerce genç çözümü yurt dışında arıyor. Son bir yılda 253 bin yurttaş yurt dışına göç etti. Türkiye'de kalan genç nüfusun önemli bir kısmı ise düşünce ve ifade özgürlüğü olmadığı için şu anda cezaevinde tutsak. Üniversitelerde akademik özgürlük taleplerine karşı sessiz kalınıp görmezden gelinen yine gençler. Türkiye'de gençler gelecek hayalleri sorulduğunda farklı ülkelerin vatandaşı olmak istediklerini ifade ediyorlar, Türkiye'de gelecek planlaması yapmıyorlar.
Değerli milletvekilleri, ayrımcılık, eşitsizlik koşulları öyle bir duruma geldi ki artık spor faaliyetleri bile kimin yaptığına göre değerlendiriliyor. Spor; kadın-erkek, Kürt, Türk, Arap, her kimlikten, her inançtan insanın en temel haklarından biridir; sadece bedensel bir iyilik için değil, aynı zamanda kolektif bir etkinlik, bir dayanışma, bir ruhsal iyilik hâli için yapılmalıdır. Ama sporu Kürtler yapınca ortaya bir iyilik değil, bir ırkçılık çıkıyor. Amedspor, bölge illeri dışında neredeyse katıldığı her maçta linç edilmeye çalışıldı. Linç edenlere en ufak bir ceza verilmezken Amedspor izleyicisiz maçla cezalandırılıyor. Hem kadın futbol takımı hem erkek futbol takımı olan, cinsiyet eşitliğine son derece dikkat eden ve çalışmalarını bu yönde yürüten yasal bir futbol takımı neredeyse gol attı diye ceza alacak. Süper Toto Teşkilat Başkanlığı bütün 2. ve 3. Lig kulüplerine "reklam" adı altında ödeme yaparken Amedspor'a 3 sezondur ödeme yapmıyor. Çoğu kulüp belediyelerden destek alırken Diyarbakır kayyumu yıllardır bu desteği sunmuyor.
Değerli milletvekilleri, gençlerin futbol turnuvasının dahi terörize edildiği böylesi bir atmosferde, böylesi bir hakikatin içerisinde gençlik kendini nasıl var edecek? Gençliğin her türlü özgür düşünce ortamına sahip olması gerekmektedir. "Şu partinin genci" veya "bu partinin genci" olmaz, bütün gençler geleceğimizdir ve bizlerin bu geleceğe sahip çıkma gibi asli görevi vardır. Üniversitelerde akademik ortamların özgürleştirilmesi, işsizlik sorununa çözüm bulunması, güvenlik soruşturmaları yüzünden işine başlayamayan genç meslek sahiplerinin önünün açılması, gözaltı ve tutuklama politikalarından vazgeçilmesi gerekmektedir. Özgür ve umutlu bir ülkenin geleceğinin sırrı burada yatmaktadır. Bu, bizlerin gençlere bir hediyesi değil, bir borcudur. Hükûmet, bu, gençliğe düşman politikalarını sürdürdükçe gençlere her defasında gelecek borçlanmaya devam edecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)