| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 36 |
| Tarih: | 17.12.2019 |
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir Plan Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda bir tiyatro oynanıyor. Bütün yetkileri elinde toplayan tek adam elbette bütçeyi de hazırlayacak, bütçenin bütün kontrollerini kendi elinde tutacak. Bu, Parlamentoya yapılan en büyük haksızlıktır, en büyük ayıptır. (CHP sıralarından alkışlar) Bir ülkenin parlamentosu eğer bütçesini yapamıyorsa bu büyük bir garabettir değerli arkadaşlar.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüp Genel Kurula iniyor. Bakıyoruz, 2018 bütçesinin kesin hesabı da görüşülüyor. Şöyle bir iki rakamla değineceğim: 2018'de Cumhurbaşkanlığı bütçesinin başlangıç ödeneği -ucu açık- 845 milyon ama bununla yetinmiyor saray, 1 milyar 648 milyon bütçe harcıyor. Bu bütçe daha sonraki yıllarda artıyor, 2019 bütçesinde 2 milyar 818 milyon liralık bir başlangıç ödeneği -önümüzdeki yıl kesin hesabını göreceğiz- şimdiden 3,5 milyarları aşmış durumda. 2020'de istenen bütçe, başlangıç bütçesi 3 milyar 152 milyon... Mahcup bir rakam, mahcup bir ifade. Niçin? Çünkü hiçbir şekilde başlangıç bütçesi ya da istenen bütçe tutturulamıyor, tıpkı on yedi yıldır AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanlığının hazırladığı hiçbir bütçenin hedefinin tutmadığı gibi.
Şimdi, bu sadece ödenek, bir de bunun örtülü ödeneği var. Geçtiğimiz yıllarda örtülü ödenek Başbakanlığa aitti ama Başbakanlık Müsteşarı örtülü ödeneğin farkındaydı, nerelere harcandığını iyi kötü biliyordu. 2003 yılında AKP ilk bütçeyi hazırladığında 98 milyon Türk lirası örtülü ödeneğe para koydu. Sonra öyle bir artış söz konusu ki akıllara zarar, 2018 bütçesinde 1 milyar 768 milyon örtülü ödenek parası kullanılmıştır. Peki, 2020'de? 2020'de normal Cumhurbaşkanlığı bütçesi 2'ye katlanmış yani 3 milyar 152 milyonluk bütçenin yanı sıra bir de 5 milyar 763 milyon lira örtülü ödenek var. Bununla da yetinilmiyor, daha önce Maliye Bakanlığına ait olan yedek bütçe var, bu bütçenin tamamı da Cumhurbaşkanlığında. Bu ne kadar? Bu da sadece 2020 yılı rakamlarıyla 8 milyarın üstündedir. Demem o ki 2020 yılında Cumhurbaşkanı 17 milyarın üzerinde harcama yapacak ama ucu açık, tıpkı 2019'daki 2 milyar 818 milyon, 3,5 milyarı aşmışsa -kayıtlara geçecek- 2021'de -2021 bütçesini görüştüğümüzde- göreceğiz ki o başlangıç bütçesi, 5 milyarı da aşmış.
Şöyle bir geriye gidelim, önceki Cumhurbaşkanlarından ikisiyle kıyaslama yapmak istiyorum: 10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, sekiz yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı, sekiz yıl boyunca toplam harcadığı bütçe 197 milyon; bir yıllık ortalaması 25 milyon. 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yedi yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı, yedi yıl boyunca harcadığı para 746 milyon; artış var, AKP'de doğal ama onun da yıllık ortalaması 106 milyon. 12'nci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı para bir yılda -2018'den bahsediyorum- 1 milyar 648 milyon, varın gerisini siz düşünün. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu bütçe, bir israf bütçesidir; bu bütçe, lüks bütçesidir, sefahat bütçesidir, saltanat bütçesidir, şatafat bütçesidir! (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - O zaman Başbakanlığın bütçesi ne kadarmış?
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bir şeyden bahsediliyor: "İtibardan tasarruf olmaz." Bir ülkenin itibarı, demokrasisiyle ölçülür, özgürlükleriyle ölçülür, insan haklarıyla ölçülür. Bir ülkenin itibarı, sarayıyla, şatafatıyla, saltanatıyla, köşküyle, uçaklarıyla ölçülmez. Siz, eğer yoksul vatandaşlarınıza aş, işsizinize iş sağlıyorsanız, işte o zaman itibarlı bir ülke olursunuz. Bu ülkenin itibarı ne zaman yükseldi? Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı olduğunda, 1.071 rakımlı Çankaya Köşkü'ne çıktığında bu ülkenin itibarı vardı. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkenin itibarı AKP'yle birlikte yerle yeksan oldu, şimdi yerlerde sürünüyor.
Bir başka konu: Değerli arkadaşlarım, kurumlar var, atanmışlar, bir sürü atanmış bakan var, o kurumların bürokratları var. Atanmışlar, kim atamış? Cumhurbaşkanı. Demek ki liyakate göre, birikimine göre donanımlarına göre atamış ama Sayın Cumhurbaşkanı bu atanmışları da itibarsızlaştırıyor. Nasıl? Cumhurbaşkanlığında Danışmanlar Kurulu var. Danışmanların danışmanı var değerli arkadaşlar. Düşünün, Danışma Kurulu, danışmanlar, danışmanların danışmanları Cumhurbaşkanına servis yapıyorlar. Peki, bu bakanlar ne oluyor, bu bakanların bürokratları ne oluyor değerli arkadaşlar? Bu bakanlar itibarsızlaştırılıyor, bu bürokratlar itibarsızlaştırılıyor. Ben ve arkadaşlarım böyle bir muameleye maruz kalsak bir saat o koltuklarda oturmayız; bir saat, bir saat oturmayız.(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, dönelim, Danışma Kurulları var, bir de Yüksek İstişare Kurulu var değerli arkadaşlar. Yol arkadaşları, birlikte yola çıktığı arkadaşlar, danışacak, feyzalacak, onların birikiminden faydalanacak. Yok, yol arkadaşlarına danışmak bile parayla. Yahu, sizin yol arkadaşlığınız, yoldaşlığınız, dostluğunuz da parayla mı olacak? Herhâlde bir süre sonra Allah'ın selamı parayla alınıp verilecek bu ülkede. Bu hâle getirdiler Türkiye'yi. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir başka konu: Milletin evi, eyvallah da milletin evi olması için milletin adamı halkın içinde olacak, halkıyla kucaklaşacak; itibarsızlaştırmayacak, eşit davranacak, herkesi kucaklayacak. Böyle bir şey var mı? Yaklaşabilene aşk olsun. Peki, ya milletin evi... Ya, milletin evinde demir bariyerler, korkuluklar, bir de etten duvar var; birkaç metre değil, yüzlerce metre yaklaşamazsınız. Sözüm ona, sarayın camisine, kütüphanesine herkes elini kolunu sallaya sallaya gidebiliyormuş; yok böyle bir şey. Araştırılmadan, soruşturulmadan, isimler yazılmadan bir Allah'ın kulu onun önünden geçemez. Alın size milletin evi! Milletin evi, Çankaya Köşkü. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Milletvekili.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Gün gelecek, benim yalnız ülkemin, benim güzel ülkemin işsizlerine, yoksuluna, garibanına, esnafına, işverenine çile çektirenler mutlaka iktidardan gidecekler ve yeniden tarafsız Cumhurbaşkanı, siyaset gömleğini üzerinden çıkarıp 82 milyon vatandaşa eşit davranan Cumhurbaşkanı Çankaya Köşkü'nde oturacak ve halkının içinde olacak, onlarla bütünleşecek.
Bir ülkede eğer ah almışsanız, bir ülkede işçinin, çocukları taciz edilen ailelerin, sokakta katledilen kadınların ve koltukları gasbedilen seçilmişlerin ahını almışsanız o bütçeden hayır gelmez. Siz istediğiniz kadar "Hayırlara vesile olsun." deyin, ah almışsanız, hayırsızca işler yapılmışsa asla hayra vesile olmayacak diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)