GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:36
Tarih:17.12.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) - Yüce Türk milleti, değerli milletvekilleri; Savunma Sanayii Başkanlığı bütçesiyle ilgili İYİ PARTİ Grubunun görüşlerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum.

Adında "millî" ifadesi bulunan iki bakanlığımız var: Biri Millî Eğitim, biri Millî Savunma. Savunma Sanayii Başkanlığı bütçesi millî güvenliğimiz açısından önemli bir bütçedir. Dünya tarihinin en eski ordusunun, NATO'nun 2'nci büyük ordusunun, belki de hepsinden kıymetlisi, Peygamber Efendimiz'in, sözleriyle İstanbul'un fethinden dokuz yüz yıl önce şereflendirdiği Türk ordusunun ihtiyaçlarının karşılayacak bir bütçeyi konuşuyoruz ama elimizdeki resmî rakamlara baktığımızda, dünyanın sayılı, NATO'nun 2'nci büyük ordusuna genel bütçeden ayırdığımız payda sınıfta kalıyoruz. Bakın, ilginç olan, hemen hemen tüm bakanlıkların bütçelerinde ciddi aşımlar varken Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesinde aynı şey olmadı. 2019 yılı için Millî Savunma Bakanlığına ayrılan para 46,5 milyar lira, harcanan paraysa 29 milyar lira.

Değerli milletvekilleri, iktidar, 2019'da, savunmamız için ayırdığı paradan 17,5 milyar lirayı harcamıyor yani yaklaşık 3 milyar dolar tasarruf ediyor. İşte, bam teli burası. Elinizin altında 3 milyar dolar var ve siz buna rağmen, stratejik fabrikamız Tank Paleti 50 milyon dolar bulamadığınız için götürüp Katar ortaklığı özel bir şirkete devrediyorsunuz. Yaptığınız bütçeyi doğru kullanamıyorsunuz, yapacağınız bütçeden de ümitlenmemizi bekliyorsunuz. Bu gerçek çırılçıplak ortadayken biz söyleyince de bağırıp çağırıyorsunuz. Soru çok basit: Savunma bütçesinde harcamadığınız 3 milyar dolar varken bu kadar önemli bir fabrikayı niye 50 milyon dolar için peşkeş çekiyorsunuz?

Bakın, İYİ PARTİ Grubu adına "Burayı hangi şartlarda, kaç liraya verdiniz?" diye bizzat soru önergesi verdim. Araştırma önergesi verdim "Oturalım, konuşalım, yanlıştan dönelim." diye, oralı olmadınız. İktidardan gelen cevapta diyor ki: "Millî güvenliğimizi ilgilendiren askerî sırdır, açıklanamaz." Allah Allah! Ya, madem askerî sır, bu sırrı büyük Türk milletinin bir vekili olarak ben bilmiyorum, fabrikanın sahibi olan aziz milletimiz de bilmiyor, hatta onay veren siz AKP milletvekilleri de bilmiyorsunuz. İçinizden birisine sorsam, cevap veremezsiniz. Bu nasıl bir askerî sırdır ki 50 milyon dolar yatırım yapacak yabancı bir şirket biliyor da milletin kendisi bilmiyor. Siz, Türk milletini millî güvenlik sorunu mu sayıyorsunuz? Yine, zekâmızla dalga geçiyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, "Türk ordusunun stratejik fabrikası Tank Palet peşkeş çekildi." dediğimizde iktidar sıraları ayağa kalkıyor, diyorlar ki: "Özelleştirilmedi, sadece işletme devri yapıldı." Fıtrat öyle bir fıtrat ki 5 yandaş iş adamını milletten büyük görüp milletin menfaatinden kıymetli buluyorlar. İşte, dün akşam, Katarlılarla ortak olan iş adamı Ethem Sancak ekrandaydı, göbeğini kaşıya kaşıya Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine keyif bağışladı, keyif. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, bu ülkenin bir evladı olarak yemin ediyorum üzüldüm, utandım. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Devletten 200 milyon dolara aldığı şirketin yarısını, üç beş ay sonra, yarısını, bakın yarısını, üç beş ay sonra 300 milyon dolara Katarlılara sattığını açıkladı. Düşünün, şirket değeri birkaç ay içinde devletten aldığı paranın 3 katına çıkıyor, aslında çıkmıyor, aslında değeri o. Ama görünen o ki birkaç ay içinde, 600 milyon doları bulan şirket üçte 1 fiyatına bu iş adamına verilmiş. 20 milyar dolarlık Tank Paletin işletme hakkını da yirmi beş yılda 250 tank yapılacak diye, 50 milyon dolarlık yatırım ayağına devrediyorlar. Dün gece öğreniyoruz ki ilk etapta üretilecek tank sayısı bin yani 11 milyon eurodan 11 milyar euroluk bir iş imkânı, böyle bir ticaret yok!

Değerli milletvekilleri, işin aslı apaçık ortada. Zamanlamaya baktığınızda mideniz bulanıyor, peşkeş çekilen adrese baktığınızda kafanız karışıyor. Eylül 2018'de Katar'dan 500 milyon dolarlık hediye uçak geliyor, iki ay sonra Tank Paletin işletme hakkını Katarlı ortaklığı bir şirkete devreden süreç başlıyor; 1 koyup 100 alıyorlar.

Şimdi, bu peşkeşi savunan Cumhur İttifakı'na soruyorum: Bir iş adamı olsanız, 50 milyon dolar yatırım yapacak diye 20 milyar dolarlık fabrikanızı bir başkasına devreder misiniz? Ben, Ethem Sancak'a sesleniyorum buradan: 20 milyar liralık bir fabrikasını 50 milyon liraya bize devretsin, doları attım, TL olarak, bakalım devredecek mi? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, soruyorum: Ethem Sancak'ın fabrikası bu devletin fabrikasından daha mı kıymetli? Samimiyetle cevap verin, buna gerçekten samimi bir cevap istiyorum.

Bu durumu Türk ordusuna komutanlık etmiş Millî Savunma Bakanına soruyoruz, "İşçilerin hakkı korunacak." diyor. Sayın Bakan, siz sendikacı değilsiniz. Biz, size "millî güvenlik" diyoruz, siz "millî savunma sanayisi" diyorsunuz; "askerî sır" diyoruz, siz sendikacılık yapıyorsunuz. Tank Palet Fabrikası için, sıkılmadan "Eski püskü fabrika." diyorlar, "Sadece palet üretiyor." diyorlar, küçümsüyor, bir anlamda fiyatı kırıyorlar. Sanki Tank Palet Fabrikası ayağımıza cizlavet üretiyor. Afrin operasyonunun en önemli silahlarından obüs tanklarını da Tank Palet Fabrikası üretti, onlara mühimmat taşıyan Poyraz araçlarını Tank Palet Fabrikası üretti. Oradaki ilk kaynağı da Cumhurbaşkanı attı. İktidar ve yandaşı kalemşörler, öyle şeyler söylüyor ki sanırsın Katarlı ortak firmanın sözcüleri. Fabrikayı değersizleştirmek için her türlü yalanı söylemekten geri durmuyorlar. İşçilere ve mühendislere vefasızlık, nankörlük yapıyorsunuz. Bakın, o insanlar çok üzülüyor, yazık ediyorsunuz. Bu konudaki en önemli noktalardan biri de şu: ALTAY tanklarının üretim ihalesine Türkiye'nin iki büyük firması daha girdi. Peki, o ihalenin şartnamesinde, ALTAY tanklarının üretimi için Tank Palet Fabrikasının tahsis edileceği bilgisi var mıydı? Hayır, yoktu; asla yoktu. Eğer bilselerdi, onlar da ona göre fiyat verirdi. Saçma sapan bir ihale yaptınız. Şimdi ben soruyorum: Fabrika bizim, mühendisler bizim, işçiler bizim, makineler bizim ama Katar ortaklı bir firma orada tank yapacak ve bize satacak...

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay da "Tank Palet Fabrikasının nasıl büyüyeceğini göreceksiniz, rahat olun." diyor. Sayın Oktay, sorarım size: Yönetiminde bulunduğunuz TÜRK TELEKOM'un içi boşaltılırken, Lübnanlı ortak parayı cebine indirip tüyerken de bu fikirde miydiniz? TÜRK TELEKOM'da neyi başardınız ki şimdi biz Tank Paletle ilgili sözünüze inanalım? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Biz sizi TELEKOM'dan biliyoruz sayın Oktay. Eğer yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatıysa, vay Tank Paletin hâline.

Bakın beyler, bu fotoğrafa iyi bakın, bu fotoğraf 1974 yılında, Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'nda, orada kalan tankımız. Bugün küçümsediğiniz Tank Palet, kahraman ordumuzun yavru vatanda karşılaştığı sorunların sonucudur, bu yüzden kurulmuştur. Fabrika kurulsun diye Sakaryalı bir büyüğümüz arazisini bağışlamış, Sakarya halkından toplanan paralarla o fabrikanın içinde tesis kurulmuştur. Siz kimin malını kime satıyorsunuz, önce onu söyleyin!

Hiç kimsenin değilse bile, o fabrika kurulsun diye dişinden tırnağından artırıp altınlarını bileziklerini masaya koyan ablalarımızın, annelerimizin ahı yakanızdan düşmeyecek. Cumhurbaşkanına buradan sesleniyorum: Bu işten vazgeçin. Aslında çok acı günler yaşıyoruz. Tank Palete 50 milyon dolar bulamıyorlar ama simitçinin 500 milyon dolarlık borcunu tak diye milletin sırtına yüklüyorlar.

Ben de dâhil aklı başında herkes Tank Paletin sözleşmesini soruyor. "500 milyon dolarlık uçak hediye edilecektir." mi yazıyor o sözleşmede? Yoksa "Erdoğan'ı gördükçe aşık oldum. Böyle bir ilahi aşk. Ona her şeyim feda olsun." diyen iş adamının sözleri mi?

Bakın, burada mesele çok basit. Burada bir mücadele var ve bu mücadele "Varlığım Tayyip Erdoğan'a feda olsun." diyenler ile "Varlığım Türk varlığına armağan olsun." diyenlerin arasındadır. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Bir mücadele var ve bu mücadeleyi biz kazanacağız. Bu gerçeği görünce neden bağırdıklarını ya da neden sustuklarını daha iyi anlıyoruz çünkü Türk'e dair ne varsa sevmiyorlar, çünkü Türkçe düşünemiyor, Türkçe yaşayamıyorlar; Tank Paleti peşkeş çeken aklın, Türk'ün olduğu her konudaki sessizliğini de yakalıyoruz.

Konuşmamı benim için vazgeçilmez olan, bir anlamda da ilahi bir emir olan vazifeyi yerine getirerek bitirmek istiyorum: "Türk'e dair her konuda sessizler." dedim. Bakın, Yüce Rabb'imiz "Bütün müminler kardeştir." buyuruyor. Bu buyruktan anlıyoruz ki Müslümanlar arasında ayrım yapılamaz ama Türk'ün her değerine düşman olan bir iktidar, Filistin'e, Myanmar'a, Cibuti'ye gösterdiği hassasiyeti Doğu Türkistan'daki Müslüman kardeşlerimizden esirgiyor. Zulüm gören, hayatını kaybeden Doğu Türkistanlı kardeşlerimize ve İsa Yusuf Alptekin'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Tamam, buyurun toparlayın

ÜMİT DİKBAYIR (Devamla) - Ve Müslümanlar arasında ayrım yapan, bu kadar kutsal bir mevzuyu bile Çin'le alacak-verecek hesabına kurban eden AK PARTİ Hükûmetini ayıplıyor ve kınıyorum. Millî sıfatı taşıyan bir Bakanlığın bütçesini hazırlamak için de konuşmak için de işi doğru yapabilmek için de Türkçe düşünüp, Türkçe konuşabilmek gerekir.

Ne Amerika ne Rusya ne de Çin, her şey Türk'e göre, Türk tarafından, Türk için yapılmalı diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)