GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:36
Tarih:17.12.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığını kuran ve faaliyete geçiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet ve minnetle anarak sözlerime başlamak istiyorum. Çünkü Diyanet, maalesef, kendi kurucusunu ne millî bayramlarda ne de vefat yıl dönümünde yeterli şekilde anmamış, onun için bir Fatiha istemekten bile imtina etmiştir. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Cuma hutbelerinde o büyük zata, bir faniye hayır duası etmeyi çok görmüştür. Oysaki bir beldede cuma namazı kılınması için o beldenin bağımsız olması şarttır. Küfrün postalları altındaki bir yerde cuma namazı kılınmaz. Atatürk, Türk milletinin bağımsızlığı için, semalarda Ezanı Muhammedî'nin okunabilmesi için yapılan millî mücadelenin komutanıdır, kahramanıdır. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ancak görüyoruz ki Diyaneti yöneten zihniyet bağımsızlığımızın mimarından değil "Keşke Yunan kazansaydı." diyen meczuplardan yana olmayı tercih etmiştir.

Kıymetli milletvekilleri, cumhuriyet tarihinde yüce dinimizin günlük siyasetin içerisine bu kadar girdiği başka bir dönem asla olmamıştır. Diyanet bile günlük siyaseti veri kabul ederek hutbelerini, vaazlarını düzenlemektedir. Bu durum, cami cemaatinde de tepkiler yaratmaktadır. Bu yüzden cuma namazını terk edenler, cumaya hiç gitmeyenler, maalesef, artmaktadır.

Bakın, İmamıazam Ebu Hanife günümüzde İslam dünyasında en çok takip edilen mezhep imamıdır. Ebu Hanife hem Emeviler hem de Abbasiler döneminde dinin günlük siyasete alet edilmesine tepki göstermiştir. Kendisine teklif edilen devlet görevlerini reddetmiştir. Bunun karşılığında işkence görmüş, ancak daima dik durmuştur. Bu dik duruş da Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere, günümüzdeki bütün âlimlere örnek olmalıdır, örnek olmalıdır diyorum. İslam âlimleri asla siyasetin baskın gücünden korkmamalıdır. Ebu Hanife'nin uğruna can verdiği dava bu davadır. Resulullah Efendimiz "Âlimler, peygamberlerin varisleridir." buyurmuştur. Başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere, kirli politik çıkarların suyuna gidenlere sesleniyorum: İktidarda kalmaya çalışan zümrelerin değil, Peygamber'in varisi olmayı tercih ediniz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Unutmayınız ki hadisişerifte belirtildiği üzere "Kıyamet gününde âlimlerin mürekkebi ile şehitlerin kanı tartılır. Âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanından ağır gelir." buyuruyor Yüce Peygamber'imiz. Diyanetin bu hadise layık olması gerekir.

Kıymetli milletvekilleri, cumhuriyet tarihinde din eğitiminin ve dinî yayınların en yaygınlaştığı dönemlerden birindeyiz. Sekiz yıl önce 22 ilahiyat fakültesi varken, bugün sayı 105'e çıkmıştır. İmam-hatip okullarının sayısı 5.138'i bulmuştur. 61 ilimizde imam-hatip lisesinin sayısı Anadolu lisesinin sayısını geçmiştir. Dinî yayınlar yapan pek çok televizyon kanalı, binlerce dinî yayın, dinî dergi ve neşriyat bulunmaktadır. Dinî her türlü tartışma, kamuoyu önünde yapılabilecek -Allah'a şükürler olsun ki- özgürlüğe sahiptir. Bu tabloda, ülkemizde her türlü ahlaksızlığın, yolsuzluğun, şiddetin azalması, inançlı insanların sayısının, iyiliklerin, güzelliklerin artması gerekmektedir ancak durumun hiç de böyle olmadığı aşikârdır. Yapılan bir araştırmaya göre, son on yılda kendisini dindar muhafazakâr olarak adlandıran gençlerin sayısı yüzde 28'den yüzde 15'e gerilemiştir. Yine, imam-hatip öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada, itikadi sorunların arttığı, deizm fikrinin yaygınlaştığı görülmüştür. Toplumumuzda, özellikle de gençlerde, dinin, toplum hayatından uzaklaşması eğilimini destekleyenler her geçen gün artmaktadır. "Dindar nesil" diye yola çıkan iktidar, başara başara nesilleri yüce dinimizden soğutmayı başarmıştır. Demek ki iktidarın dinî söylemleri en başta yüce dinimize zarar vermektedir. Demek ki Diyanet İşleri görevini layıkıyla yerine getirememektedir. Demek ki Peygamber'imizin "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." buyruğuna uygun davranılmamaktadır. İktidar üzerinden din empoze etmek ya da din üzerinden iktidar sağlamak artık toplumda geri tepmektedir. Bu durum, zaten dinin özüne de aykırıdır. Diyanet, toplumu İslamlaştırmaktan önce gönülleri kazanmak zorundadır.

Değerli milletvekilleri, Diyanetle alakalı 3 belge üzerinden bazı bilgiler vermek ve yorum yapmak istiyorum. Bu belgeler, 2018 Yılı Diyanet Faaliyet Raporu, VI. Din Şûrası Sonuç Bildirgesi ve 2019-2023 Strateji Raporu'dur. VI. Din Şûrası "Sosyokültürel Değişimin İnanca ve Dinî Hayata Etkisi" başlığıyla gerçekleştirilmiştir. Şûra Sonuç Bildirgesi'nde, ülkemizdeki dinî hizmetlerin çağın gereklerini yakalayamadığı, sosyokültürel değişimlerin dinî inançlara zarar verdiği ifade edilmiştir; ülkemizde dinî alanda yeterli akademik çalışma yapılmadığı vurgulanmıştır. Diyanetin bu konularda elinde sağlıklı verilerin de bulunmadığı ifade edilmiştir. Demek ki Diyanet bütçesi hakkıyla kullanılmamakta. Eksiklikler bizzat Başkanlıkça tespit edilmiştir.

2018 Yılı Faaliyet Raporu'nda, kurumda zayıf alanlarda personel arasında uyumsuzluk olduğu, istihdamda eğitimin durumunun dikkate alınmadığı, uzman eksikliklerinin olduğu ve "adam kayırma" algısının yaygın olduğu konuları yer almıştır. İnanabiliyor musunuz, Diyanet İşleri Başkanlığı kendi Faaliyet Raporu'nda "adam kayırma algısı"nın olduğundan bahsetmektedir. Ben, bütün bu sorunları Cumhurbaşkanı Yardımcımızdan sordum; gelen cevap şu oldu: "Hepsini hallettik." Nasıl düzelttiniz diye sordum; maalesef cevap yok. Madem düzelttiniz, aynı sorunlar neden 2019-2023 Strateji Belgesi'nin 23'üncü sayfasında "İç Kaynaklı Riskler" başlığı altında durmaktadır? Aynı sayfada personelin yetersiz olduğu, dinî sorunlara cevap verilmekte geç kalındığı, dinî eğitim sunan personelde eğitim eksikliği olduğu "zayıf yönler" olarak tarif edilmiştir. Bunlar asla kabul edilemez.

2023'te 15 milyar lirayı aşkın bütçe hedefleyen Diyanet İşleri Başkanlığı, kurum bu hataları yapamaz ve yapmamalıdır. Ben, Diyanet İşlerinin 2023 vizyonunda yeni hiçbir şey görmedim. Allah aşkına, gören varsa, bilen varsa bunları da hatırlatmanızı ve öne çıkarmanızı isterim.

Kıymetli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak akılla oluşturulmuş, dinin objektif verilerine dayanan bir din stratejisi olmalıdır. Bu bir kamu hizmeti olacaktır. Devleti dinle şekillendirmek için değil, toplumun dinî ihtiyaçlarında yaşanan yozlaşmayı engellemek için bu yapılmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu noktada çok önemli bir kurumdur. Ben bu kürsüden, Diyanet İşleri yönetimini çokça eleştiriyorum ama bu eleştirilerimi dışarıdan biriymiş gibi yapmıyorum; bunları bir öz eleştiri düşüncesiyle yapıyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığı, çok daha iyi idare edilmelidir ve ona uygun da çalışmalıdır. Bu noktada Diyanet personeli içindeki adaletsizlikler de giderilmelidir. Sözleşmeli, geçici, kadrolu, fahri gibi pek çok kadro mevcuttur. Bunların çoğu aynı işi yapmakta ama farklı haklara sahip durumda bulunmaktadırlar. Kadroluyla aynı işi yapan sözleşmeliler kadroya geçirilmelidir.

Alevi kardeşlerimizin dinî ihtiyaçlarını karşılayacak ödenekler sağlanmalıdır. Cemevlerini siyasi amaçları için kullanmaya çalışan gruplara izin verilmeyerek devletin kuşatıcı yüzü gösterilmelidir. Hristiyan, Musevi, Yezidi vatandaşlarımızın Diyanetle barışık olması sağlanmalı ve onlara da ihtiyaç duydukları hizmetler Diyanet tarafından uygun bir şekilde verilmelidir.

Sayın milletvekilleri, bu vesileyle, bütün eleştirilerimizin yanında iyi işleri de takdir etmek bizi mutlu eder. Diyanet Vakfının yurt sayılarının artırılması, İSAM gibi akademik çalışmalar yapan merkezlerin faaliyetleri ve diğer faydalı işlerden dolayı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - ....başta Diyanet çalışanlarını ve Diyanet İşleri Başkanlığını tebrik ediyor, bütçenin hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)