GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:11.12.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk Araştırma Merkezi bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Milletler kahramanlarıyla yaşarlar. "Kahramanlık"tan sadece savaş meydanlarında yiğitlik, alplık yapılması anlaşılmamalıdır. Edebiyatın, insanlığın, gönül ve inanç dünyamızın ve de siyaset alanımızın da kahramanları vardır. Gazi Mustafa Kemal, Alparslan gibi, Yavuz gibi, Fatih gibi, Kanuni gibi milletimizin önemli tarihî şahsiyetlerinden biridir. Önemi, hem verdiği mücadeleden hem de yeni bir devlet inşacısı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin banisi olmasından gelmektedir. Onu kalıcı yapan da, arkadaşlarıyla beraber, bugün üzerinde yaşadığımız ülkeyi emperyalizm canavarının ağzından alarak millete emanet etmesidir. Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti devletini başka bir gezegenden veya ülkeden gelerek kurmadı; Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük bir tarihin ve medeniyetin yüzyıllardır süregelen geleneklerinden beslenen bir asker ve siyaset adamıydı. Elli yedi yıllık hayatının yirmi beş senesini Osmanlının askerî öğrencisi ve subayı olarak yaşamış, bu sürenin on üç senesi Trablusgarp, Balkanlar ve Çanakkale gibi savaş meydanlarında geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, tarihî şahsiyetleri bekleyen en önemli tehlikelerden biri, doğru anlaşılmamak veya doğru anlaşılma yollarının tıkanmasıdır. Tarihe nefret zemininde bakarsanız hiçbir şey göremezsiniz. Nefret doğruları, tabulaştırma yanlışları görmeye engel olur; oysa, doğru da, yanlış da her tarihî şahsiyetin kaderinde vardır. İyi işler yapmış bir insanın hataları onun değerini düşürmeyeceği gibi, başka bir şahsiyetin istisna iyileri de onu ibra etmeye yetmez. Onun için, Gazi Mustafa Kemal'in hayatını, yaşadıklarını, yaptıklarını sadece 1919 sonrasıyla algılamak kendisine yapılacak en büyük haksızlıklardan birisidir.

Atatürk, iyi işler yapmış ama her tarihî şahsiyet gibi zaman zaman da eleştirilmiş olan bir büyük devlet adamıdır. Cumhuriyet döneminin en çok konuşulan, en çok anlatılan kişisi olmasına rağmen, aynı zamanda en az anlaşılan kişisidir; çünkü, onu anlatanlar, onu anlatmak yerine ya kendi vehimleriyle yonttukları hayalî bir kişiyi anlatmışlar ya da etrafında bir dokunulmaz alan oluşturarak anlaşılmasına mâni olmuşlardır. Eleştirel bir gözle anlatılmayan hiçbir tarihî şahsiyet gerçek manada anlaşılmış sayılmaz; çünkü, bilinen kaidedir, eleştirilemeyen kutsallaştırılır, kutsallaştırılan da eleştirilemez.

Tarihî bir şahsiyetin tek cephesini görüp öteki yönlerini ıskalamak da doğru bir anlatım biçimi değildir. Atatürk, hem etrafında duvarlar örülerek anlaşılması engellenen bir kişi hem de ideolojik mücadelelerin aracı hâline getirilerek yanlış takdim edilmiş bir şahsiyettir. Atatürk, nevi şahsına münhasır, milletine sevdalı, yaşadığı çağın eğilimlerini iyi okuyan, itikaden Müslüman, cesur, kararlı bir devlet adamıdır. Üstün meziyetleri vardı, ama zaafları da vardı; doğruları vardı, ama hataları da vardı; cüret ve cesareti vardı, ama korkuları da vardı; alkışlanacak, taklit edilecek yönleri vardı, ama eleştirilecek yönleri de vardı; yumruğu vardı, ama kalbi de vardı. Böyle bir Atatürk, tabulaştırılarak toplumdan koparılmış bir Atatürk'ten bin defa daha evladır. Unutulmamalıdır ki layüsellik sadece ve sadece Allah'a aittir.

Türk gençliğinin, tüm tarihî değerlerden olduğu gibi ondan ve hayatından öğreneceği çok şey vardır. Bir tarihî şahsiyetin bir millet için değer olması için illa bizim gibi inanması, bizim gibi düşünmesi gerekmez, bu necip millete hizmet etmesi kâfidir. İşte Atatürk Araştırma Merkezinin yapmakla mükellef olduğu görev budur. Onu doğru anlamak, doğru anlatmak ve onu sevmenin hiçbir ideolojik eğilime bağlı olmadığını ortaya koymak, bir başka ifadeyle, Atatürk'ü heykel bekçiliği yaparak değil, emanetlerinin bekçiliğini yaparak takdim etmektir. Yani tabulaştırmaktan emanet bekçiliğine evrilen bir anlatım ve takdim mantığı.

Sayın milletvekilleri, demokrasilerde tabular yoktur, hür ve eşit vatandaşlar vardır. Demokrasi, herkesin düşüncelerini şiddete bulaşmamak ve şiddeti teşvik etmemek şartıyla rahatlıkla söyleyebileceği rejimdir. Bunun bir yönü de eleştiridir. Demokratik toplum eleştiri toplumudur, her düşüncenin kendine hayat sahası bulabildiği toplumdur. Böyle toplumlarda tabulaştırılmış insanlar ve fikirler olmaz. Bu çerçeveden bakarak Atatürk Araştırma Merkezine çok önemli görevler düşmektedir.

Batılılar mitolojiden gerçek çıkarırlar, doğulular gerçeği mitolojiye dönüştürürler. Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk'ü insan yönüyle, komutan yönüyle ve siyasetçi yönüyle araştırıp ortaya çıkaracak bir kurum olarak çalışmalıdır. Atatürk Araştırma Merkezi 2012 yılında 31 adet ulusal, 6 adet uluslararası bilimsel etkinlik gerçekleştirmiştir. 2013 senesindeyse cumhuriyetimizin 90'ıncı yılı çerçevesinde yoğun bir bilimsel faaliyet programı planlamaktadır. 2012 yılında toplam 25 adet kitap basılmış, 2013 için ise 30 kitap basılması planlanmaktadır. 2012'de 6'sı yüksek lisans, 3'ü doktora olmak üzere toplam 9 öğrenciye 126 bin TL burs verilmiştir.

Atatürk Araştırma Merkezi bütçesinin ve genel anlamda 2012 bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özdağ.