GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:18.12.2019

HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün sizlerle, toplum sözleşmesi olan Anayasa'nın nasıl rafa kaldırıldığını ve buna bağlı olarak Türkiye ve Orta Doğu'nun temel sorunu olan Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasının bu sorunun başat etkeni olduğunu paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, Anayasa'nın nasıl rafa kaldırıldığını ve ne yazık ki bir darbe anayasası olan 1982 Anayasası'nın nasıl arar hâle gelindiğini sizlerle paylamak istiyorum.

Anayasa'nın 2'nci maddesi, değerli arkadaşlar, rafa kaldırılmıştır. Demokratik hukuk devleti ilkesi yok sayılmaktadır. Partimize ait olan 31 belediyeye kayyum atanmıştır. Demokratiklik ilkesi ihlal edilmektedir. Halkın iradesi gasbediliyor. Yasama yetkisi olan 7'nci madde açıkça ihlal edilmektedir. Yasama yetkisi TBMM'de olması gerekirken saraya devredilmiştir. Yasa teklifleri doğrudan doğruya saraydan gelmektedir. Yargı yetkisini içeren Anayasa'nın 9'uncu maddesi ihlal ediliyor. AKP Başkanı, AİHM'in almış olduğu Demirtaş'ın derhâl serbest bırakılmasına ilişkin kararına karşı "Gereğini yapar, mahkeme kararını boşa çıkarırız." demek suretiyle yargıya talimat vermiş ve nitekim yargı, gereğini yapmıştır. Yine, Demirtaş ve Kavala kararı uyarınca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18'inci maddesi ihlal edilmiştir. Kanun önünde eşitlik ilkesi Anayasa'nın 10'uncu maddesinde yer alıyor ve bu madde de ihlal edilmektedir. Kürt sorununu dile getiren partimizin yönetici, temsilci ve seçilmişlerine ikili hukuk sistemi uygulanmak suretiyle eşitlik ilkesi ihlal edilmektedir. Kürt coğrafyasında sistematik bir biçimde her gün gözaltı ve tutuklamalar yapılmaktadır, halkın iradesine el konulmaktadır. Yaşama hakkını, maddi ve manevi varlığını koruma hakkını düzenleyen Anayasa'nın 17'nci maddesi ihlal edilmektedir. Daha 6 Aralıkta Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Soğukpınar köyünde katledilen Murat Kaya'nın yaşam hakkı ihlal edilmiştir. Hayata Dönüş Operasyonu'yla insanların hayatları yok edildi ve insan hakkı ihlali söz konusudur. Türkiye'de yaşayan halkların; Lazların, Çerkezlerin, Kürtlerin ve diğer halkların manevi varlığı olan ana dilde eğitim görme ve varlıklarını tanıma hakları ihlal edilmektedir. Konut dokunulmazlığını düzenleyen Anayasa'nın 21'inci maddesi ihlal ediliyor.

Değerli arkadaşlar, baskın düzenlenen bütün evlerin kapıları kırılıyor, evler darmadağın ediliyor. Kanaat ve düşünceyi açıklama, yayma, bilim ve sanat, basın hürriyetini düzenleyen Anayasa'nın 25'inci, 26'ncı, 27'nci, 28'inci maddeleri ihlal edilmektedir. Soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulan gazeteciler tutuklanıyor. Aziz Oruç bugün tutuklandı. 139 gazeteci cezaevindedir. Siyasetçiler, Demirtaş ve Yüksekdağ olmak üzere binlerce partilimiz cezaevinde. Partimize yönelik olan operasyonlarda 2015 yılından bu yana toplam gözaltı sayısı 16 bini geçiyor. Tutuklama ise değerli arkadaşlar, 6 bine yaklaşmaktadır. Bilim insanları; Fikret Başkaya hakkında dava açılmış, davası devam ediyor. Avukatlar; İbrahim Vargün cezaevinde, Selçuk Kozağaçlı cezaevinde. 146 avukat şu anda cezaevinde değerli arkadaşlar.

Üniversitelerde resmî ideoloji hâkim kılınmıştır. Üniversitelerde kürsüler işlevsiz hâle getirilmiştir. Üniversitelerin Türkiye'nin yaşadığı sorunlara dair hiçbir fikri yoktur. YÖK'ün baskısı altında üniversiteler can çekişmektedir. Toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleyen Anayasa'nın 34'üncü maddesi ayaklar altındadır. 2911 sayılı Yasa, mülki amirlerin emirleriyle rafa kaldırılmış durumdadır. Türkiye'nin 81 ilinde şu anda toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasak hâldedir.

Değerli arkadaşlar, asıl -tabiri caizse- tam dananın kuyruğunun koptuğu yere geliyoruz. Değerli arkadaşlar, Anayasa'nın kuvvetler ayrılığını tanımlayan maddesi...

MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) - Anayasa'nın 3'üncü maddesini de hatırlatır mısınız.

ABDULLAH KOÇ (Devamla) - "Yasama, yürütme ve yargı yetkisi tek elde toplanmaktadır." denilmektedir Anayasa'da. Peki, ben size şunu sorayım: Arkadaşlar, kuvvetlerin içerisinde en kuvvetli olan sizce hangisidir? Tabii ki saray kuvvetidir. Değerli arkadaşlar yani ülkede üç kuvvet var, en kuvvetli olan kuvvet saray kuvvetidir. Mecliste 600 vekil olmasına rağmen, tek adam rejimi hepsinin üstündedir. Hele yargı tamamen kuvvetten düşmüş, gücü ve kuvveti saraya devredilmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu Parlamento halkın zararına iş yapıyor. Buradan geçen yasalar meşru kabul ediliyor. Bakın, burada sekiz dokuz gündür bütçe görüşülüyor. Hâlbuki saray bu bütçeyi altı ay önce hazırlamış ve bu bütçe bu şekilde kabul edilmiştir. Ne yapıyoruz değerli arkadaşlar? Bu bütçede görüşmeler yapıyoruz; Komisyona geliyoruz, Komisyondan geçiyor, tartışmalar yapılıyor, daha sonra Meclis gündemine getiriliyor, tartışılıyor. Günlerce bu tartışmalar yapılıyor, ancak ve ancak içerikte, anlamda ve rakamlarda hiçbir değişiklik yapmamak suretiyle bu bütçe Meclisten aynen geçiyor. Değiştiremiyoruz. Değerli arkadaşlar, maalesef, günün sonunda sadece "Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir." şeklinde bir süreç işliyor. Deniliyor ki: "Eğer kabul edilmezse saray yine eski bütçesini yürütecek ve bu şekilde devreye sokacak."

Değerli arkadaşlar, son Anayasa'da da bu yetki yine Meclisten alındı, Meclis bu yetkiden de yoksun bırakıldı ve bu yetki ne yazık ki sarayda. Arkadaşlar, bu Meclis halkın iradesini yok sayıyor, halka rağmen iş yapıyor. Değerli arkadaşlar, halk yok sayılıyor, halkın zararına bu iş işliyor. Hadi, gelin, egemenlikten biraz bahsedelim. Sizlere soruyorum: Egemenlik kimde? Sizlerin itirazı varsa, saraya rağmen hadi gelin, EYT'liler için "Kabul edenler... Etmeyenler..." diyelim. Gelin, on binlerce düşünce suçu olan kişilerin tutsaklıklarına son vermek için "Kabul edenler... Etmeyenler..." diyelim. Hadi gelin, KHK'lerle mağdur edilen insanlar için "Kabul edenler... Etmeyenler..." diyelim. Gelin, siyasi tutsaklar için, kadın cinayetlerinin araştırılması için, işçi, köylü, işsizlerin derdine çare olmak için bu kadar kısa bir oylama yapalım. Olmayacağını çok iyi biliyoruz çünkü sarayın kuvvetine karşı çıkmayacak, baş eğmeyecek bir kuvvettir Meclisin kuvveti değerli arkadaşlar. Değerli arkadaşlar, olmayacak çünkü ranta, talana, savaşa paralar akmayacak; o yüzden böyle bir oylama buradan geçmeyecek, o yüzden bu Meclis halkın zararına çalışan bir Meclistir, o yüzden kendi halklarına gerçekleri yansıtmayan bir Meclisle karşı karşıyayız. Egemenlik halkta değil, bir kişide, zümrede ve sermayededir değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, sizin hoşunuza gitmeyecek ama Türkiye'nin gerçek fotoğrafı ne yazık ki bu.

Çözüm, özgür vatandaşlık, demokratik siyaset, ana dilde eğitim hakkının tanınmasından geçiyor değerli arkadaşlar. Gelirde adil bir bölüşüm, çalışma hakkının güvenceye alındığı, sendikal hakların işçilerin yararına olacağı ve iş cinayetlerinin son bulacağı bir güvenceyle mümkündür değerli arkadaşlar. Çözüm, sarı sendikacılığın yerine bütün işçilerin iradesini yansıtacak yepyeni bir sendikacılık anlayışıyla mümkündür değerli arkadaşlar. Çözüm, halkın bütün görüşlerini, bütün tepkilerini rahatlıkla sokakta yansıtabilme özgürlüğüne sahip olduğu bir ortamdadır değerli arkadaşlar. Çözüm, çoğulcu demokrasi, tarafsız ve bağımsız bir yargı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve bütün çözümleri beraberinde getirecek yepyeni bir anayasadadır değerli arkadaşlar. Bu anayasayı yapacak olan... Halkların bütün kimliklerini yansıtacak, bütün taleplerini yansıtacak, bütün renkleriyle yeniden tanımlanacak yepyeni bir anayasa gerekli değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, sizinle bir şey daha paylaşmak istiyorum: "1982 Anayasası'nı arar hâle geldik." dedik. 1982 Anayasası ile 1921 Anayasası arasında neredeyse yüz yıl geçmiş durumdadır. 23 maddeden oluşan 1921 Anayasası, Türkiye'deki bütün renkleri tanımlayan, Türkiye'deki bütün farklılıkları tanımlayan bir anayasadır; yüz yıl gerisindedir 1982 Anayasası.

Gelin, 1921 Anayasası'na uygun yepyeni bir anayasayla bu toplumu bir arada tutalım ve yepyeni bir toplum sözleşmesiyle topluma adaleti getirelim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çok teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)