GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:18.12.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bütçe Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu maddeyle, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'la sağlanacak garanti imkânı ve dış borç ikrazının üst limiti 4,5 milyar Amerika Birleşik Devletleri dolarına çıkarılmıştır. Böylece, yatırımcı firmalar kolayca krediye ulaşabileceklerdir. Bu işin ufak tefek şaşırtmaları da var. Örneğin, ihale şartnamesinde krediye devlet kefaleti yokken, ihale bittikten sonra devlet kefaleti de konulabilmektedir.

Sayın milletvekilleri, kıyakta sınır yok. Devlet, yalnız kredi kefili olmayıp iş adamlarını daha da memnun edecek usulleri de uygulamaktadır. Bunlar, bedavaya verilen silah fabrikası, rekabetsiz üretimle silahların devlet tarafından alım garantisi gibi şeyler.

Hazırladığınız bu bütçenin külfetlerinin ve nimetlerinin adil bir şekilde dağıtıldığını söylemek mümkün değil; külfet vatandaşa, nimet yandaşa. Bir tarafta elektrikten doğal gaza, sınav ücretinden yurt ücretine, pazardaki esnafın tezgâhındaki gıda ücretlerinden bebek bezlerine kadar yapılan zamlarla hayatını idame ettirmekte zorlanan vatandaşımız, diğer tarafta vergi borçları silinen müteahhitlerimiz, zora düştükçe devralınan Next Level, Ağaoğlu ve son numara da Simit Sarayı.

Bence bu bütçenin birinci amacı eğitim olmalıydı, sonraki öncelikleri belki 10'uncu, belki 100'üncü sırada olabilirdi.

"Devlet etçilik yapar mı?" "Devlet sütçülük yapar mı?" dediniz; en sonunda devlet simitçilik yapar hâle geldi. Bu, altın simit.

Özel sektörde yatırımcılar yanlış kararlar alıp batıyorsa, bunun külfetini vatandaşın sırtına yüklemek nasıl bir vicdandır? Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in dediği gibi; para milletin, hak milletindir. Milletin kendi hazinesi ve kamu bankaları, yandaş iş adamları sıkıştığında seferber ediliyor, vergiler siliniyor, onlara çare bulunuyor; sıra vatandaşa geldiğinde "Olsa dükkân senin." deniliyor. Sizi para babaları seçmedi, sizi millet seçti; ya milleti göreceksiniz ya da yoldan çekileceksiniz.

AK PARTİ iktidarı borçlanmada artık çağ atladı. Miatları yirmi beş otuz yılı bulan borçları dikkate aldığımızda, bir nesil ortalama otuz yıl olduğuna göre, bu en az 2 nesli kapsayacak bir borçlanmadır.

IMF'nin 2018'de yayımladığı bir rapora göre, Türkiye'de ekonomik ve politik belirsizlikler artmıştır. Üst üste gelen seçimler bu belirsizliği beslemiş, yabancı sermayeyi ülkemizden uzaklaştırmıştır. Siyasi istikrarsızlık devam ediyor, yeni partiler kuruluyor, vatandaş kendi arasında erken seçimi konuşuyor. Kredi maliyetleri yükseliyor. Bazı ülkelerde faiz ekside kalırken biz yüzde 7 faizle krediyi ancak bulabiliyoruz. Belirsizlik Endeksi'nde 1 standart deviasyon, yıllık yatırımlarda yüzde 5 azalmaya tekabül ediyor. Yatırım dönüşleri belli olmayan sektörlerde yatırım daha da azalıyor, küçülüyor; yatırımlardan kaçınıyorlar.

Türkiye, orta gelir tuzağı etrafında dolanmaktadır. Orta gelir tuzağı nedir? Orta gelir tuzağı için değişik kriterler kullanılmakla birlikte, ben burada, Amerika Birleşik Devletleri'nde gayrisafi millî hasılanın kişi başına düşen değerinin yüzde 20 kadarını gayrisafi millî hasılamıza kıstas alıyorum. Orta gelir tuzağında neler oluyor? Tasarruflar ve yatırımlar düşüyor, imalat sanayisinin gelişimi yavaşlıyor, sanayide çeşitlenme ortadan kalkıyor, emek piyasasının koşulları zayıflıyor, ücretler düşüyor.

Bazı yıllar için bizim kişi başına gayrisafi millî hasılamızı Amerika Birleşik Devletleri'yle kıyasladığımızda; 1982 yılında yüzde 18, 2008 ila 2012 yılları arasında yüzde 18-20'lik bir düzeyi tutturmuştur ancak 2006 ila 2015 yılları arasında, bütçemizde kâğıt üzerinde yapılan iki değişiklikle, iki uygulamayla, gayrisafi millî hasılamız yüzde 50'den fazla arttı. Bunu dikkate aldığımız vakit, en yüksek 1982 yılındaki gayrisafi millî hasıla oluyor.

Ülkemizdeki gelişmeleri yabancı ülkelerle kıyaslardık 2000'li yıllardan önce. Medyadaki kartelleşmeden sonra bu da ortadan kalktı. Orta gelir tuzağından çıkmak için başka ülkeler ne yapmış? Bunun en güzel örneği Polonya'dır. Polonya, yirmi beş yıllık bir süre içinde gayrisafi millî hasılasını 6 bin dolardan 26 bin dolara çıkardı. Bu, ekonomik büyümenin yanında ekonomik gelişmeyi de sağladı. Günde 10 dolar kazanan nüfus yüzde 54 iken, bunu yüzde 26'ya düşürdü. Gini endeksini 32,08 gibi düşük bir değerde tuttu. İşte gelişim budur. Polonya'nın bu başarısı beşgen bir yapı üzerine oturtulmaktadır.

Bunlar kısaca şöyle:

1) Yönetim. Seçimle gelen hükûmetler ortak vizyon kullanmışlar ve bunu hepsi uygulamış.

2) Sürdürülebilirlik sağlanmış. Mali politikalar ekonomik kurallara uygun yapılmış, bütçe açığı limitli tutulmuş, inandırıcı enflasyon hedefleri ortaya konulmuş.

Ülkemizde, ne enflasyonda ne de kalkınmada hedeflenen rakamlar hiçbir zaman tutturulamamıştır. 2023 yılı için konulan ekonomik hedefler, hepimiz de biliyoruz ki yüzde 50 revizyona uğratılmıştır.

3) Dışarıyla bağlantılı olma. İç piyasalar, global piyasalar çok entegredir. Polonya da bu entegrasyonu sağlamak için yabancı ürünlere konulan vergileri indirmiş, dışarıdan gelen sermaye artmış, Polonya şirketleri inovatif olmuşlar, mücadele eder ve rekabet eder hâle gelmişler.

4) Zayıf şirketlerin desteklenmesine tamamen "dur" denildi.

5) Kaliteli eğitim. Eğitim, her kesimden insan için erişilebilir olmuş.

Burada biraz duralım. Kendi grubumu, parti grubumu dikkate aldığımda, bizim grubumuzdaki milletvekillerinin yüzde 85 kadarı eğitimleri sayesinde bir yere gelmiş. Biz büyüklerimizden bu imkânları alıp bu fırsatları yakalarken çocuklarımız için bunu sağlayabiliyor muyuz, vicdanen rahat mıyız? PISA sınavlarında en üstte yer alan çocuklar ülkelerinin lokomotifi oluyorlar. Türk çocuklarından en üst düzeyde yer alanlar yüzde 6 iken, gelişmiş ülkelerde bu sayı yüzde 20'lere çıkmaktadır.

"PISA bize uymaz." diyen bazılarına Üniversite Giriş Sınavı sonuçlarını gösterebilirim. Burada sınav sonuçları facia. Tarihte 10 soruda 2 doğru, fizikte 14 soruda 1 doğru, matematikte 40 soruda 4,7 doğru, kimyada 13 soruda 0,9 doğru, ana dilde 24 soruda 4,9 doğru; 15 bin kişi de sıfır çekti.

Geçenlerde AK PARTİ'li bir hatip konuşurken "Sınıf büyüklükleri nedir?" dedim "25 kişi." dedi. Bu, çok ayıp bir şey. Eskişehir'de şehir merkezinde 28 okul çift tedrisatlı eğitim yapıyor ve ortalama sınıf büyüklüğü 32 kişi. Gerçekleri olmamış gibi gösterme konusunda hiçbir çaba göstermemeniz arzumuzdur. Bunlar bir tarafa, Abdurrahman Dilipak'ın -hepinizin bildiği ve iltifat gösterdiği Abdurrahman Dilipak- Türk öğrencileriyle ilgili 10 Aralıkta yazdığı yazıyı, makaleyi hepinize tavsiye ediyorum.

Sizi bir an empatiye davet ediyorum; düşününüz ki şu saatte, bugün, suyun kenarındasınız, ayakkabılarınızı çıkardınız, çoraplarınızı çıkardınız, pantolonunuzu çemrediniz. Sırtınıza çocuğunuzu aldınız, bu çocuğu okula götüreceksiniz. Sayın Strateji ve Bütçe Başkanı, bu sizi çok daha fazla ilgilendiriyor. Bu sene yatırıma çok az para ayırdınız, umarım gelecek sene daha fazla ayırırsınız.

Bu, Bingöl Karlıova'nın Aktaş mezrasında oturan Kemal Okuyucu. Kemal Okuyucu, çocukları bu sefaletten, bu yoksulluktan kurtulsun diye her gün 4 kilometre yolu çocuklarını sırtına alarak götürüyor ve tekrar getiriyor. Bu, iktidar için büyük bir ayıptır. Türkiye'de pek çok Kemal Okuyucu var. Bu, Millî Eğitim Bakanının, Cumhurbaşkanının uykusunu kaçırması gereken bir olaydır.

Bu yıl genel bütçeden Millî Eğitim Bakanlığı yatırımına ayrılan para yüzde 0,53 yani yüzde yarım. Sıklıkla referans gösterdiğiniz 2002 yılı bütçesinde Millî Eğitim Bakanlığı yatırımına ayrılan para ise yüzde 1,3; şu andakinin 2,5 misli. Beğenmediğiniz 2002'de genel bütçeden Millî Eğitim için yatırıma ayrılan para, şu yıl ayrılan paranın 2,5 misli, 3 misliydi.

Toplumsal yapıya yatırım yapmak aklınıza gelmiyor. Ekonomik olmayan havaalanları, yollar, köprüler, tüp geçitler yapıyorsunuz, heybedeki son turp da Kanal İstanbul. Nedir bu kazıkazan yatırımlarınız? Cüsseli yapılarla aşağılık duygularını tedavi etmek çok zordur arkadaşlar.

Görüldüğü gibi, AK PARTİ hükûmeti ne yaptıysa Polonyalılar tersini yapmış. Bundan sonra, istikbalde gelecek hükûmetin ne yapacağı belli; şu anda AK PARTİ ne yapıyorsa bunun tersini yapacak ve o zaman başarılı olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Hepimizin çocukları var...

BAŞKAN - Sayın Kabukcuoğlu, teşekkür ediyorum.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, en önemlisi...

BAŞKAN - Vallahi, yapacak bir şey yok.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Bir dakika...

BAŞKAN - Yok, süre uzatımı yapmıyoruz Sayın Kabukcuoğlu.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)