GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:18.12.2019

CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, önce bir Türkiye fotoğrafı çekelim. Çok geriye gitmeye gerek yok; altı yıl önceye gideceğiz 2013'te nasıl bir Türkiye'yle karşı karşıyayız diye.

2013'te, ilk 20'nin içerisinde, dünyanın en gelişmiş 20 ülkesi içerisinde 16'ncı sırada olan ve millî geliri 950 milyar dolar olan bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyaydık. Hemen arkasından, başkanlık sistemi dediğiniz, bizim "ucube bir sistem" demiş olduğumuz tek adam rejimine geçtikten sonra, aradan altı yıl geçtikten sonra 722 milyar dolarla 19 ilâ 20'nci sıra arasında oynayan bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız yani 228 milyar dolar cebimizden buharlaşmış, uçmuş değerli arkadaşlarım. O tarihte, 12 bin doların üzerinde olan kişi başına bir millî gelir var, şu anda ise 9 bin doların altında rakamlarla oynayan bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlarım, geçenlerde Alman Bertelsmann Vakfı Türkiye'yle alakalı bir endeks yayınladı. Bu Sosyal Adalet Endeksi'nde kendine -baz almış olduğu- 41 ülkenin içerisinde Türkiye 40'ıncı sırada değerli arkadaşlarım. Buna göre, bu Endeks'e göre şöyle bir çalışma var: Türkiye'de, millî gelirden en fazla pay alan -yani bu pastadan en fazla gelir elde eden- yüzde 20 millî gelirin yüzde 47,6'sını alıyor; en alt dilimindeki yüzde 20 ise yüzde 7, yüzde 8 yani yüzde 6 civarında bir pay alıyor. Aradaki makas yüzde 7,8'lere ulaşmış değerli arkadaşlarım.

Bir ülke düşünün, bir ülkedeki ayakkabı üreticilerinin, ayakkabı sanayisinin yüzde 10'u konkordato ilan etmiş değerli arkadaşlarım. Hani hep diyordunuz ya "Avrupa bizi kıskanıyor, Almanya bizi kıskanıyor, İngiltere bizi kıskanıyor." diye. Bakın, 2019 yılının ilk on ayında bizi kıskanan Almanya 3 milyon otomobil üretmiş, hemen arkasından Fransa gelmiş 2 milyon, hemen arkasından İngiltere gelmiş 1 milyon; Türkiye'de otomotiv üretiminde yüzde 39'luk bir küçülme var, 268 bin civarında otomobil üretmişiz değerli arkadaşlarım. Hani ne diyordunuz bizlere? "Kıskanıyorlar bizi." diyordunuz. Ben geçen ay Avrupa'ydım, gerçekten bir kahveye bir "cafe"ye gittiğimiz zaman, karşımızda oturan Avrupalıları gördüm, çatladılar. Sordum ne oldu diye. Dediler ki: "Sizi kıskanıyorlar." Kıskanınca çatlıyorlar değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.

Öyle ki bakın, asgari ücretle alakalı da bir nitelendirme yapalım: Bizi kıskanan bu Avrupalılarda, Fransa'da, İngiltere'de, Almanya'da asgari ücret 1.500 avronun üzerinde değerli arkadaşlarım; bizde ise gayrisafi olarak -bu, 300 avro aslında- 410, 420 avro civarında ki bugünlerde de buna ilişkin görüşmeler devam ediyor değerli arkadaşlarım.

Bugün ilginç bir gelişme oldu. Bugün buraya çıkan bütün konuşmacılar ne diyorlar? Simit Sarayıyla alakalı örnekler veriyorlar. Belki gözünüzden kaçtı değerli arkadaşlarım. Bakın, bugün Çorum'da 2 kardeşimiz çaresizlik içerisinde, ailelerine intihar mektupları bırakarak intihar ettiler ama başka bir gerçek daha var: Sevgili Haydar Akar'ın memleketinde, Kocaeli'nin Derince ilçesinde, ismi de çok ilginç, ismini de aldım, Binnet Simit; Sayın Bakan, böyle bir şey olamaz, böyle bir tesadüf olamaz; bir doğal gaz borusuna kendisini asıyor, 1 çocuğu var. Bunu anlayabiliyor musunuz ve bankalarla alakalı borç listesini bırakıyor ve çaresizlik içerisinde "Ben bu utançla yaşayamam." diyor. Böyle bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyız değerli arkadaşlarım. Yani bunu bir düşünebiliyor musunuz? Boş verin AKP'yi! Hani diyorsunuz ya: "CHP'liler boş konuşuyor." Bir atın kenara, vicdanınızla baş başa kalın. Bugün 3 beden soğuyor, mezarda yatıyor değerli arkadaşlarım. Böyle bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Ecevit Hükûmeti dönemini hatırlayın, bir yazar kasa atıldı diye Türkiye'de kıyamet koptu. Bugün 3 insan, 3 can toprak altında yatıyor.

Benim öğrenci olduğum, çocuk olduğum yıllarda Ziraat Bankasının bir reklamı vardı, "çiftçi dostu" denirdi; Ziraat Bankası çiftçinin dostuydu. Şimdi, ne oldu değerli arkadaşlarım? Ziraat Bankası simitçinin dostuymuş. Böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık. (CHP sıralarından alkışlar) Yani siz soy ismi "Simit" olan, kendisini doğal gaz borusuna asan 1 çocuk babasına göstermediğiniz ilgiyi Simit Sarayına -beyefendi kendisine 1 tane uçak almış- ona gösterdiniz; bunu kabul etmiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bir ülkede banka kapıları zenginler için sonuna kadar açık, fakirler için daracık ise o ülkede demokrasi yoktur. Bunları asla unutmayın diye bir kere daha tekrarlamak istiyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu bütçe kimin bütçesi? Ne sorun var, neyi anlatmaya çalışıyoruz? İki tane çarpıcı örnek vereceğim. Aslında, ben böyle bir konuşma yapmayacaktım, Sevgili Haydar Akar iki gün önce bu bağlamda bir konuşma yaptı, ben de dedim ki size başka bir olayı anlatayım. Bakın arkadaşlar, ben Artvin'den, küçük bir yerden geldim. Bize bu kentte doğru olmayı, asla eğilmemeyi, yeri gelince kırılmayı öğrettiler ama memleketimizi satmamayı öğrettiler. Ben buraya geldim... Bir özel örnek anlatıyorum AKP'deki değerli milletvekili arkadaşlarım, bakın, hiçbirinize bugüne kadar hakaret etmedim, öyle bir düşüncem de yok ama şunu bilin: 2012'de, mahkeme kararlarıyla tescil edilmiş, Cerattepe'de "Maden çıkarılmaz." denen yerle alakalı, sizin Hükûmetiniz sayesinde bir ihale sözleşmesini getirdiler. 8'inci maddede şöyle bir şey var, diğer milletvekili arkadaşlarıma da arz ediyorum: Bir ihale yapacağız, bu ihalenin 8'inci maddesine göre, ihaleye girecek olan şirketin o ihale tarihinde 10 bin ton metal bakır, 500 bin ton tüvenan malzeme işleyecek tesise sahip olması gerekir dediler. Hiçbir şey anlamadım, bu ne demektir? Sayın Taner Yıldız burada mı? "Sayın Bakana sor, ne demek istediğini anlarsın." dediler. Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakana bir dilekçeyle, yazılı soru önergesiyle sordum, dedim ki: Sayın Bakanım, bu ihale tarihinde, ihaleye girmeden evvel, Türkiye'de 10 bin ton metal bakır, 500 bin tüvenan malzemeyi işleyecek kaç tesis vardır, kime aittir? Kime aittir değerli arkadaşlarım?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bilemezler! Bilemezler!

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Mehmet Cengiz'e.

Yapmayın, yazıktır dedim! (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, ben hukukçuyum, bir firmayı tarif eden -bir adamın girdiği- ihale olmaz; bunun adı hırsızlıktır. Bakın, ihaleye fesat karıştırmak demiyorum değerli arkadaşlar. AKP'deki değerli arkadaşlarım, bunun adı hırsızlıktır. Siyasi iradeden kendisine dayanak teşkil etmeyen, siyasi iradeden cesaret almayan bir adam bunu yapamaz arkadaşlar. Bunun karşılığı Yüce Divandır, siyasi iradeden bu desteği almayan...

Arkasından ne oldu? İhale yapıldı, o firma almadı. O kadar kıyamet koparttım ki o firma almadı. Aradan iki üç ay geçti, bir baktık ki redevansla gene gelip Mehmet Cengiz'e devretmişler değerli arkadaşlar.

AKP'deki değerli milletvekili arkadaşlarım, Mehmet Cengiz'in bu millete, bu halka olan ilgisini biliyorsunuz. O "tape" kayıtlarındaki sözlerini biliyorsunuz. Bir şey konusunda haksızlık etmeyelim. Bakın, bu sene, 31 Mart seçimlerinden evvel Sayın Cumhurbaşkanı Artvin'e gelirken kimi getirir diye merak ettik? Mehmet Cengiz'i getirdi; iyi ki getirdi, iyi ki getirdi. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün Artvin'de 9 belediyenin -8'dir de 7 diyeyim- 8'inde Cumhuriyet Halk Partisinin bayrağı dalgalanıyor, Millet İttifakı'nın bayrağı dalgalanıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlarım, Mehmet Cengiz geldiği için yaptık bunu, bunu unutmayın. Şimdi, böyle bir olay var.

Bunun dışında başka bir şey daha var, başka bir olay daha var değerli arkadaşlar: Yusufeli Barajı. Bakın, gene aynı adam çıkıyor Yusufeli Barajı'nın altından da. Yusufeli Barajı'yla alakalı 2012'de bir ihale yapılıyor -bunu dikkatle dinleyin- ihale bedeli 486 milyon TL. Kim almış olabilir?

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Cengiz Holding.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Cengiz alıyor, Kolin alıyor, Limak alıyor yani Daltonlar, Daltonlar alıyor, dikkat ediyor musunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Ne oluyor sonra değerli arkadaşlarım? Aradan geçiyor altı sene, bir de bakıyoruz ki burayla alakalı bir ikmal ihalesi yapılıyor. İkmal ihalesi ne demektir? Bununla alakalı bir eksiklik var mı diye, eksiklikle alakalı, tamamlanması gereken cüzi bir miktarla alakalı bir ihale yapılması gerekiyor. 30 Mart 2018'deki ihalede 1 milyar 428 milyon TL'lik ikmal ihalesi yapılıyor.

Arkadaşlar, bunun adı soygundur. Ben yirmi dört yıl avukatlık yaptım. Öyle geriye doğru baktığım zaman, biri birinin bisikletini çalardı, biri birinin tavuğunu çalardı, onların hakkını helal etmesini istiyorum. Ben çok özür dileyerek söylüyorum, hırsızlığı buraya gelince öğrendim, hırsızlığın ne olduğunu. Beytülmale el uzatmanın ne olduğunu bu Parlamentoda öğrendim.

Ben hukukçuyken şunu zannederdim: Kanun koyucuyu ulvi, ulaşılmayan bir makam zannederdim. Ne ulaşılmayan bir makam değerli arkadaşlarım? İstediğiniz gibi götürüyorsunuz işi, böyle bir şey olamaz! Burası Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Parlamentosudur. Her zaman derim, biz zaten Mustafa Kemal Atatürk'ün milletvekilleriyiz. (CHP sıralarından alkışlar) Bize doğru olmayı öğretti bu Parlamento; bize hak, hukukun ne olduğunu öğretti değerli arkadaşlarım. O nedenle, baştan beri ısrarla söylüyoruz: Bu Parlamentoda bütçe kanununun, bütçe hakkının, bütçenin ne olduğunu; 1215 Magna Carta'dan bu tarafa doğru hakkın, hukukun, adaletin ne olduğunu halk adına, millet adına sorması gerekenler bizleriz.

Bakın, daha dün akşam Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı da buradaydı. Arkadaşlar, sistem değişti. Sistemde milletvekillerinin hangi derecede olduğunu yaşayarak görüyorsunuz. Bize nasıl karşı çıkarsanız çıkın... Ben 24'üncü Dönemden beri buradayım, dokuz yıldır Parlamentodayım. Dokuz yıl önce bu Parlamentoda bakanların gensoru, yazılı soru, sözlü soruyla alakalı nasıl sıkıştırıldığını; Meclisin denetim mekanizmalarının ne olduğunu bilen milletvekiliyim. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi yok değerli arkadaşlarım, şimdi TBMM'nin adı var; "Türkiye Büyük Millet Meclisi" değil "majestelerinin Meclisi" var değerli arkadaşlarım. Ne yapıyorsunuz? Öbür tarafa doğru bakıyorsunuz. Bunu kabul etmek mümkün değil.

O nedenle, şunu bir kere daha açıklıkla ifade ediyorum: Burada getirilen, bizim önümüze sunulan... Hani, torbanın altında delik olur ya, bu delikle alakalı; nasıl bu deliğin yok edildiği, altından nasıl malların götürüldüğüne ilişkin iki tane çarpıcı örnek verdim. Eğer derseniz ki "Buna ilişkin neler yapalım? Ayrıntılarını anlatalım." size birçok örnek daha verebilirim ama ne yazık ki zamanım yok. Avukatlar çok konuşur, hızlı konuşur. Karşınızda parasız konuşuyorum, buldunuz beni; o anlamda, fazla konuşmayacağım. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İşin özü, bir tarafa doğru... Bütçeyle alakalı olarak önümüzdeki dönem... Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu bütçenin halkın bütçesi olmadığını, hakkın bütçesi olmadığını bir kere daha yürekten savunuyoruz. Bu ülkede hakkın, hukukun, adaletin; önümüzdeki dönemde özgürlüğün ve umudun ülkesinde hep beraber kardeşçe yaşayacağımız güzel günlerin özlemiyle ayırmadan hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Hepiniz iyi ki varsınız diyorum.

Sağ olun, var olun. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)