| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 19.12.2019 |
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 14'üncü maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz çok kritik süreçlerden geçmektedir. Gün geçmiyor ki uluslararası camiada, içinde bulunduğumuz yeni bir gelişme yaşanmamış olsun. Bir taraftan, Akdeniz'de Libya'yla tarihî bir mutabakat yapılarak kara suları sınırlarımız genişletiliyor, Kıbrıslı kardeşlerimizin hiçbir hakkının kaybolmaması sağlanıyor; yine bir taraftan, Suriye'de güvenli bölge oluşturulması için askerî ve diplomatik üstünlükler elde ediliyor. Diğer taraftan, yine çok stratejik bir hamleyle Kıbrıs Geçitkale'de tamamen kendi üretimimiz olan insansız hava araçları İHA ve SİHA'lar konuşlandırılarak Doğu Akdeniz'de kurulan oyunları bozuyoruz. İleri teknolojiye sahip insansız hava araçlarımızla, sınırlarımızda terör örgütlerine de göz açtırılmıyor. Zulüm ve haksızlık dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın -hangi ırktan, hangi dinden, hangi mezhepten olursa olsun- insanlık adına Türkiye olarak oradayız ve orada olmaya da devam edeceğiz. Bu da tarihin bize yüklediği insani, vicdani ve İslami bir sorumluluktur.
Değerli arkadaşlar, son zamanlarda, stratejik ortağımız Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın bazı ülkeleri -Fransa'da bunların içinde- Suriye'de Kürtlerle savaşıyor algısını oluşturmaya gayret ediyorlar.
Değerli arkadaşlar, Suriye'de güvenli bölge oluşturarak ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin bu bölgelere yerleştirilmeleri için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından başarıyla yürütülen Barış Pınarı Harekât'ı bir savaş değil operasyondur. Bunun böyle bilinmesi lazım. Kürtlerle olan kardeşliğimize halel getirme çabaları beyhudedir ve kimsenin de haddine değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizim kardeşliğimiz çok eskilere dayanmakla birlikte, son otuz yıllık süreci kısaca değerlendirmek istiyorum: 1988 yılında, Kuzey Irak'tan ülkemize sığınan 150 bine yakın "peşmerge" diye tabir ettiğimiz Kürt kardeşimize kucak açtık. Diyarbakır, Mardin ve Muş illerinde bunları kamplarda misafir ettik. Bu misafirlerimizi zaman zaman Avrupa'dan gelen başkan veyahut da cumhurbaşkanları ziyaret ettiler, zaten Türkiye'ye geldiklerinde ilk ziyaret ettikleri yerler oralardı. Ben Muş'ta görev yapıyordum. O dönemde bunu çok net hatırlayan bir kardeşiniz olarak şunu söylüyorum: O zamanın Fransa Cumhurbaşkanının eşi Bayan Mitterrand geldi ve bizim Muş kampından çok cüzi miktarda, az miktarda -zannediyorum 100'e yakındı- bir seçme alıp Fransa'ya götürdü. Fransa'ya götürdüğü mültecilerden birisinin mektubunu okumak istiyorum, mektup burada, aslı bizde: "Türk devleti bizim devletten daha kuvvetli, daha iyi, daha sağlam ve daha selamette olsun. Türk devleti canımızı istese vereceğiz çünkü bizi mahşerden kurtaran bir devlettir." Bunu söyleyen Mirza İlyas diye bir kardeşimiz.
Bir başka mülteci, Doski aşiretinin lideri olan Tevfik Doski: "Türkiye Cumhuriyeti bizi ölümden kurtardı. İki saat daha uçaklar kalkmasaydı hepimiz ölecektik, bu nedenle -kullandığı ifadeyi Kürtçe de söylüyorum- '...' (x) canımız Türkiye'ye feda olsun." (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunun mektubu da burada. Yurt dışına giden peşmergelerin onlarca mektubu burada, hepsi Türkiye devletine teşekkür mahiyetiyle.
Sayın Obama döneminde de Kobani'den ülkemize iltica eden mülteci sayısı 350-360 bindir. Bunları kimse kabul etmezken biz kabul ettik. Onların giyimleri, yemeleri içmeleri, sağlık ve eğitim durumları, hepsi bize ait. Dost görünen Avrupalılar ve stratejik ortağımız ABD kaç tanesini kendi ülkelerine götürdü? Veya yaptıkları yardımları var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Aydın.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - Ama teröre 33 bin tır silah desteği verirken neyi düşündüklerini de biliyoruz. Kendi ağızlarıyla ikrar ediyorlar "Biz petrol için oradayız ve petrol sahalarını korumaya da devam edeceğiz." diyorlar.
Değerli arkadaşlar, tam yüz on gündür ülkemizde kutlu bir direniş var. Onları "Diyarbakır Anneleri" olarak tanıdık. Yürekleri yakan feryatlarıyla zorla dağa kaçırılan evlatlarının geri dönmesi için nöbet tutuyorlar. Eli öpülesi annelerimizin direnişlerini çok değerli bulduğumuzu ve sonuna kadar yanlarında olduğumuzu net bir ifadeyle haykırırken ister stratejik ortak ABD ister dost ve müttefik AB ülkeleri olsun bu duyarsızlıklarını da şiddetle kınamadan geçemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerimizle 2020 yılı bütçemizin ülkemize, milletimize, mazlum ve maznun gönül coğrafyamıza Yüce Allah'tan hayırlar getirmesini temenni ediyor, yukarıda sunduğum Birleşmiş Milletler belgesinin de işaret ettiği medeniyet dünyamızın kuşatıcılığı anlayışının ihyası adına bereketli olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)