| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 19.12.2019 |
CHP GRUBU ADINA FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına yüce Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen memleketimizin saygıdeğer yurttaşlarını en samimi duygularımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizde tartışmakta olduğumuz 2020 yılı bütçesi, AK PARTİ hükûmetlerinin milletimizi içine soktuğu, sürüklediği 3 büyük krizi -demokrasi krizini, diplomasi krizini ve ekonomi krizini- aşmasına imkân vermeyen ve çoğu durumda derinleştiren bir nitelik taşımaktadır. Adına "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen ve eğretiliği, garipliği, verimsizliği her geçen gün yeniden tescil olunan bu sistemin bütçesi devletin aklını, milletimizin vicdanını ve halkımızın menfaatlerini temsil etmemektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye 21'inci yüzyılda her alanda ilerlemesi gerekirken maalesef geriye doğru gitmekte, bazı kategorilerde yerinde saymakta, pek çok alanda ise küme düşmektedir. Uluslararası endekslerde hızla gerilere doğru itilmekte, neredeyse tüm kategorilerde aşağıya doğru sürüklenmektedir. Bu görünüm itibarıyla Türkiye, teknolojik olarak geri kalmış, KOBİ'leri, hane halkı ve tüm ekonomisi borç batağına saplanmış, dışa bağımlı, hukuksuzluğun ve keyfîliğin hâkim olduğu, otoriter ve itibarsız ülkelerle birlikte anılır hâle gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, Freedom House'un 2019 Raporu'na göre, özgür olmayan ülkeler statüsüne gerilemiş, temel hak ve özgürlükler bakımından Pakistan, Irak gibi ülkelerle birlikte anılmaya başlamıştır. Dünyada son on yılda demokrasisi en çok gerileyen ülke olarak maalesef ülkemiz tescil edilmiştir. Yargı bağımsızlığı sıralamasında on yıl içinde 50'nci sıradan 104'üncü sıraya kadar gerilemiştir. Bu alanda önceleri İspanya ve İtalya gibi ülkelerle aynı sınıfta yer alırken 2010'dan itibaren maalesef İran ve Cezayir gibi ülkelerle birlikte anılır hâle gelmiştir. Aynı şekilde, yargıç atamalarını tarafsızlık ve liyakat esasına göre yapma konusunda Türkiye, en kötü 5'inci OECD ülkesi konumuna sürüklenmiştir. Yargılama süreçlerinin siyasi ve ekonomik nüfuzla yönlendirilmesi konusunda en fazla usulsüzlük yapılan ve yargı bağımsızlığına müdahale edilen OECD ülkesi hâline gelmiştir.
Türkiye'yi, şeffaf olmayan ve hesap vermeyen yöntemlerle yöneten bu anlayış, uluslararası şeffaflık sıralamasında 180 ülke arasında 78'inci sıraya kadar düşürmüştür. Uluslararası Saydamlık Endeksi'ne göre, Tunus, Fas ve Bulgaristan'ın bile gerisinde yer almaya başlamıştır. Medya özgürlüğü ve medya çoğulculuğu sıralamasında da durum farklı değildir; Türkiye 41 OECD ülkesi arasında maalesef son sıradadır. Sınır tanımayan gazetecilerin hazırladığı rapora göre Türkiye, 2002'deki 100'üncülük sırasından 157'nci sıraya kadar gerilemiştir. AK PARTİ iktidara geldiğinde Pakistan'ın 19 sıra önünde bulunan Türkiye, 2019'da Pakistan'ın bile 15 sıra gerisine düşmüştür. İnternet Özgürlüğü Raporu'na göre, 2015'e kadar kısmen özgür, 2016'dan sonra ise özgür olmayan ülkeler kategorisinde yer almaya başlamıştır. Rapora göre, Avrupa'da özgür olmayan tek ülke maalesef Türkiye'dir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ hükûmetleri, izledikleri yanlış dış politikaların bir sonucu olarak diplomatik krizler ve küresel istikrarsızlıklar açısından Türkiye'yi Küresel Barış Endeksi'nde 163 ülke arasında 152'nci sıraya kadar geriletmiştir. Aynı şekilde, Küresel Terörizm Endeksi'ne göre Türkiye, Avrupa'da iç ve dış terörizme en çok maruz kalan bir ülke hâline getirilmiştir. Dünyada ise 138 ülke içerisinde maalesef terörizmin etkisine en açık 16'ncı ülke konumundadır. Uluslararası Barış Fonu'nun yaptığı Kırılgan Devletler Endeksi'ne göre Türkiye, güvenlik tehditleri, etnik ya da sınıfsal ayrışmalar, eşitsiz gelişim dinamikleri, insan hakları ihlalleri ve hukukun üstünlüğü gibi göstergelerde 178 ülke arasında en kırılgan 59'uncu ülke konumundadır.
AK PARTİ'nin dünyada ve bölgemizde izlediği itidalsiz ve istikrarsız dış politikanın bir sonucu olarak Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun itibarı da maalesef azalmıştır. Pasaportumuz 2006'daki 46'ncı sırasından bugün 52'nci sıraya gerilemiştir. Dış politikadaki itibarsızlaşmanın bir göstergesi olarak, maalesef, kamu görevlilerine verilen yeşil ve gri pasaportlara ön vize uygulaması dahi gündeme gelebilmiştir.
Değerli milletvekilleri, ülke olarak durumumuzun vahameti ekonomi alanında daha da net görülmektedir. 2000 yılında gayrisafi yurt içi hasıla büyüklüğü açısından dünyanın 17'nci ekonomisi olan Türkiye, 2019'da 19'uncu sıraya kadar savrulma yaşamış, 3 basamak gerilemiştir. 8,5 milyon nüfuslu İsviçre dahi Türkiye'yi yakalayıp geçebilecek bir konuma gelmiştir. Türkiye, bildiğiniz üzere, hem dünya nüfusunun yüzde 1'ine hem de ekonomik büyüklüğü itibarıyla küresel gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'ine sahip bir ülkedir. Neredeyse, tam anlamıyla, dünya ekonomisinin en ortasında yani en ortalama gelire sahip bir ülke konumuna takılıp bırakılmıştır; geçtiğimiz on sekiz yıl süresince âdeta vasatlığa mahkûm edilmiştir.
İlk bakışta dünyanın 19'uncu büyük ekonomisi olarak görülen Türkiye, maalesef, nitelikli üretim, nitelikli büyüme, nitelikli istihdam yaratabilen ve yüksek teknolojik kalkınma sağlayabilen ülkeler kategorisine girememiştir. Türkiye'de üretilen yüksek teknolojili ürünler toplam ihracatın ancak yüzde 2,3'ü kadardır. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye, OECD içerisinde yüksek teknoloji ihracat payı en düşük ülkedir; Portekiz'in bile yüksek teknoloji ihracatının yarısı kadar yüksek teknoloji ihracatı yapmaktadır. OECD ortalaması ise yüzde 17'dir. Türkiye, Dünya Dijital Rekabet Raporu'na göre, yüksek teknoloji ihracatı açısından, 63 ülke arasında 60'ıncı sıradadır. AK PARTİ Türkiye'yi, yüksek teknolojinin ve vasıflı iş gücünün gelişimi için gerekli olan AR-GE çalışmaları açısından geri bırakmıştır. 35 OECD ülkesi arasında, çalışmalara ayırdığı pay itibarıyla 28'inci ülke konumundadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye dünyanın en büyük 13'üncü pazarıdır. Buna karşın, Dünya Rekabet Endeksi'nde 141 ülke arasında ancak 61'inci sırada yer alabilmektedir. Rekabet elverişliliği yaratan kurumsal altyapıda 71'inci sırada, inovasyon ekonomisi-ekolojisi açısından 75'inci sırada, rekabet için gerekli olan beşerî sermaye sıralamasında ise ancak 78'inci sıradadır.
Dünyanın hızla dijitalleşme yarışına girdiği ve dijital ekonomilerin geliştiği bir dönemde bilgi ve iletişim teknolojilerinde memleketimiz ancak 69'uncu sıraya kadar ilerleyebilmiştir. Diğer bir deyişle, AK PARTİ'nin yanlış, plansız ve müsrif politikaları yüzünden Türkiye 4'üncü endüstri devrimini de ıskalama tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmıştır.
Türkiye, bu yüzden, üniversite mezunlarına iş bulamayan, genç nüfusuna umut olamayan, dışarıya beyin göçü veren bir ülke konumuna düşürülmüştür. Son üç yılda yurt dışına göç eden girişimcilerin, profesyonellerin sayısı 25-30 bini bulmuştur. ASELSAN, TAI ve benzeri savunma sanayimizin güzide kurumlarından ayrılan yüzlerce mühendisin yanı sıra binlerce hekimimiz de yurt dışına göç etmeye başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'mizin nasıl, anayasasız, hukuksuz, kurumsuz, bürokrasisiz ve liyakatsiz bir biçimde yönetilmesini içimize sindiremiyorsak bu bütçeyle ekonomimizin de kalkınmasız, planlamasız, inovasyonsuz, dijital ekonomisiz, KOBİ'siz, kooperatifsiz ve Tank Paletsiz bir biçimde idare edilmesini kabul etmiyoruz.
Türkiye'yi düşük asgari ücrete mahkûm eden, sınıfsal ve bölgesel farklılıkları azaltmayan, kadın istihdamını artırmayan, işsiz gençlerimize nitelikli iş bulamayan, emeklilerimizi yoksulluktan kurtaramayan bir bütçeyi aklımızın ve vicdanımızın kabul etmesi mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Açıkel.
FETHİ AÇIKEL (Devamla) - Böyle bir bütçeyi, bir faiz ödeme planı, bir rantçı kara düzen olarak aklımızın ve vicdanlarımızın kabul etmesi mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin tüm demokratlarını, tüm halkçılarını ve tüm vatanseverlerini bir araya getiren ve onların hep birlikte hazırladığı bir bütçe için devletin aklını, milletimizin vicdanını ve halkımızın faydasını temsil edecek bir bütçe için, umut dolu günlere yaklaştığımızın bilinciyle tüm Meclisimizi ve yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Halkın, yurttaşların bütçesi olmayan bu bütçeyi kabul etmeyeceğimizi burada tekrarlıyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)