| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 19.12.2019 |
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Göz göre göre yalan!
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Kayan, ben bir sükûneti tesis etmeye çalışıyorum.
Arkadaşlar, bakın, bir arkadaşınız konuşmaya çıktı, lütfen...
Buyurun Sayın Kayan.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
...2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Borçlanma, az gelişmiş ülkelerde büyük bir sorundur. Borç ödeme, yatırımlar ve sermaye birikimini önlemekte, büyümeyi engellemektedir. Yüksek borç, ülkesinin kredisini düşürür, itibarını azaltır. Dış borçlar, toplumda yüksek vergi beklentisi yaratır. Toplum, varlık vergisi beklentisine girer. Özel sektör tarafından verimli yatırımlar yapılamaz. Artan borçlar, Hükûmet üzerinde baskı yaratır, borcun para basılarak ödenmesine neden olur. Para basarak, yurt dışından yüksek faizli kredi alarak yatırımcıya teşvik vermek enflasyonu azdırır. Alınan dış borçların millî gelire oranı her geçen gün artmakta; borç yükü içinden çıkılmaz bir hâl almaktadır. Ekonominin daralmasıyla vergi toplamakta zorlanıyorsunuz; yatırımcılara verilen teşviklerle büyümeyi hızlandırmaya çalışıyorsunuz.
İsraf devasa bütçe açığı doğurmuştur. 2019 yılı için planlanan bütçe açığı 80 milyar TL'ydi ancak yılın on ayında bu bütçe açığı 100 milyar TL'yi geçti. Üstelik 2019 yılında Merkez Bankası yedek akçesi, imar barışı gibi tek seferlik gelirler olmasaydı bütçe açığı yaklaşık 150 milyar TL'yi aşacaktı. 2002 yılında, AKP öncesi Türkiye'nin dış borcu 130 milyar dolar seviyesindeyken 2019 yılında dış borç 450 milyar doları geçti; alınan borçlarla döviz getirecek üretim yapılmadı; paralar betona gömüldü arkadaşlar. On yedi yılda toplam 70 milyar dolar özelleştirme yaptınız; 2,5 trilyon dolar vergi topladınız. Yap-işlet-devret modeliyle müşteri garantili yapılan köprü, otoyol, şehir hastaneleri için hazineden bir kuruş çıkmadığına göre 2,5 trilyon dolarlık vergi, 320 milyar dolarlık dış borç, 70 milyar dolarlık özelleştirme geliri nereye gitti?
Alım gücü on dört yıl öncesine göre yüzde 7 azaldı. Son on altı yılda sadece Londra bankerlerine 150 milyar doları faiz olarak ödediniz. Devletin borcu sürekli büyüyor, vatandaşın cebindeki delikse daha da büyüyor. "Kriz yok." diyorsunuz ama damat, her konuşmasında sıkı para politikasından, maliye politikasından bahsediyor. AKP Hükûmetinin bildiği tek bir politika var, o da vatandaşa kemer sıkma politikasıdır. İflasların sayısı çığ gibi büyüyor, her geçen gün borç batağına giren kişi sayısı artıyor, işsizler ordusuna yenileri ekleniyor. Ortada hepimizin olan bir borç var değerli arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri, Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta "Borç yiğidin kamçısıdır." diyor. İşte, bu ülkede doğan her bebek yabancılara 33 bin TL borçlu bir yiğit olarak doğuyor! Üretemiyorsak nasıl ödeyeceğiz bu borçları? İşte, can alıcı nokta burası çünkü bu borçlar da borçla ödenecek. İktidar harıl harıl borç arıyor, bulamayınca vatandaşın sırtına biniyor; vergiler artırılıyor, Varlık Fonları kuruluyor, varlık vergisi geliyor değerli arkadaşlar, Gelirler Genel Müdürlüğü kuruluyor ama yine işin içinden çıkamıyorsunuz. Yabancı yatırımcı ülkeye gelmiyor, yerli yatırımcı yurt dışına kaçıyor çünkü adalet yok, hukuk yok, özgürlükler yok ve her şeyden önemlisi, bağımsız yargı yok.
Sonuç olarak, on yedi yıllık iktidarınızda borçlu olan sizlersiniz; maaşı cebine girmeden vergisini kestiğiniz çalışana, emeğini sömürdüğünüz işçilere, üç kuruşa muhtaç ettiğiniz emekliye, üretmekten nefret ettirdiğiniz çiftçiye, eğitimi yazboz tahtasına çevirerek gelecekleriyle oynadığınız gençlere, göçük altlarında, tren raylarında kaybettiğimiz hayatlara, her gün katledilen kadınlara, talan ettiğiniz doğaya borçlusunuz.
Bugün bütün itirazlarımıza rağmen bütçeyi bu Meclisten geçireceksiniz fakat emin olun ki, bu millet bu bütçeyi size helal etmeyecektir. İşsizlik Sigortası Fonu'nu yediniz, 15 Temmuz şehitlerinin fonunu yediniz, emekli ikramiyelerine göz diktiniz, kara günler için saklanan yedek akçeyi de yediniz; demek ki sayenizde Türkiye, en karanlık günleri yaşıyor. Daha söyleyeyim mi? Ecevit'in bıraktıklarını yediniz, sizden önceki iktidarların yaptıklarını yediniz, yüksek faizle aldığınız dış borçları yediniz, 82 milyon vatandaşın birikimlerini yediniz, Tank Palet Fabrikasını yediniz, hâlâ doymadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kayan.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Şimdi de Kanal İstanbul'la Türkiye'yi yemeye hazırlanıyorsunuz. Ameliniz kurusun diyorum, doymaz bir ameliniz var. (CHP sıralarından alkışlar) Bu amel, yandaşlarınıza hep para kazandıracak, cebini dolduracak fakat bu ülkenin başına bela getirecektir. Enver Paşa'nın yaptığını aynen yapıyorsunuz. Karadeniz'de 2 tane gemi sayesinde Osmanlı'yı Birinci Dünya Savaşı'na soktu, Osmanlı'yı batırdı. Siz de Karadeniz'e Kanal İstanbul'u açmakla Türkiye'yi batırmak istiyorsunuz. Belki farkındasınız, belki değilsiniz değerli arkadaşlar ama Amerika size bunu yaptırıyor. Niye mi? Çünkü Montrö Boğazlar Sözleşmesi nedeniyle boğazlardan geçemiyor. Sizi büyük bir avutma içinde, bu kanal sayesinde ona da kavuşacak diyorum. Türkiye'yi batıracaksınız, bizden uyarması diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)