GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:12.12.2012

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bütçe kanununun SPK, BDDK ve Hazine bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini iletmek üzere söz almış bulunuyorum. Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AKP hükûmetlerinin iktidarlarının 11'inci bütçesini görüşüyoruz ve bu bütçe görüşmeleri sırasında karşımıza öyle bir tablo çıkıyor ki, demokrasilerde devletin yapacağı harcamaları ve bu harcamaların yapılması için alınacak vergilere halk adına milletin seçilmiş temsilcilerinin karar vereceği ilkesinden ve bunun da yine halkın iradesine uygun olarak davranıp davranılmadığını denetleme ilkesinden vazgeçilmiş bir bütçeyle yolumuza başladık. Biz, burada, bütçe yapma ve bu Meclisin bütçe yapma hakkını sadece budamadık, Sayıştayın haklarını, yapması gerekenleri de budayarak aslında millî iradenin haklarına derin bir budama ve o hakkı kullanamama uygulamasını da bu bütçeyle ortaya koyduk.

Bütçe hakkı, yasama organına bütçe kanunuyla verilen bir harcama izni ve yetkisinin kullanıp kullanılmadığının ve kamu kaynaklarının israf edilip edilmediğinin denetleme yetkisini sağlıyor, hesap sorma ve hesap verme mekanizmalarını ortaya koyuyor ama hesap sorma, hesap verme ve denetimden kaçkın olma tercihinde olan iktidar, maalesef, bugünkü uygulamalarla da, en ağır temsil yetkisinde olduğumuz yüce Parlamentonun uygulamalarında böyle büyük bir soru işaretinin yaşanmasına sebep oluyor.

Değerli arkadaşlar, bugün baktığımızda, genel ekonomi açısından bazı verileri sizlerle paylaşmak, bazı uygulamalardaki gerçekleri de altını çizerek sizlere sunmak istiyorum. Öncelikle, Türkiye büyüyor ve altın, parlak sonuçlarla hem dünyada hem Türkiye basınında yer alıyor. Peki, gerçek böyle mi? Bakıyorsunuz 1980 ve 2002 yılları arasına, bu süreçte, dünyada bizim, 151 tane aynı ligde yarıştığımız ülke vardır. Bunların büyümesine yüzde olarak bakıldığında 3,7; Türkiye'ninki 3,9 yani onlardan daha çok büyümüşüz. Peki, AKP'nin devri iktidarı döneminde ne olmuş? Bizimle aynı ligde olan ülkeler yüzde 6,6 büyürken bizim ortalama büyümemiz yüzde 5,1'lerde kalmış.

Peki, bakıyoruz, "İhracatımız arttı, ihracatımız arttı?" İthalat ne oldu, hiç kimsenin sorduğu yok. Şöyle bir ithalata baktığımızda, yetmiş dokuz yılda yani 2002'ye kadar 642 milyar dolar ithalatı olan ülkemizin, yine devri iktidarı döneminde 1,6 trilyon dolarlık ithalatı gerçekleşmiş durumda.

Peki, yine bakıyoruz, borçlanma nasıl olmuş? Ben, çok kısa süre olduğu için kısa kısa rakamlar vermek istiyorum ve vatandaşı ilgilendiren başlıkları da dikkatinize sunmak istiyorum. Vatandaşın bankalara kredi kartı borcu ne olmuş? 16 kat artmış. Peki, tüketici kredisi ne olmuş? O da 82 kat artmış yani borçlanıyoruz. Peki, öyle ilginç borçlanma yöntemleri buluyoruz ki 13 Şubat 2011'de Mecliste bir yeniden yapılandırma yasası çıkarttık yani hani şu meşhur af var ya sürekli, devri iktidarınızda 7 defa ortaya konan ve

orada bir "kolaylık" başlığı altında bir uygulama getirdik. Dedik ki: "Vatandaş, devlete borcun vardı, bunları ödeyemedin; bunu yapılandırıyoruz, kredi kartını kullan, taksitle öde."

Şimdi, ondan sonra bakıyorsunuz bankaların elindeki bireysel kredilere -tüketici kredisi ve kredi kartları açısından ve kredi kartlarının da taksitli kredileri açısından- bunlarda oransal artışın dikkat çekici noktada olduğunu görüyorsunuz. Yani devletin borcunu, üzerindeki riski, bankalar kanalıyla milletten farklı bir şekilde alıyorsunuz.

Diğer taraftan karşılıksız çeklere bakıyorsunuz. Çok uzun vadeye gitmeyeceğim. Sadece, size, yine Merkez Bankası ve Bankalararası Takas Odaları Merkezinin datalarına, rakamlarına göre bir tek rakam vereceğim, o da şu: Ekim ayında, baktığınız zaman, ibraz edilen çek sayısı, geçen seneye göre yüzde 27,8 oranında artmış.

Peki, karşılıksız çek miktarı ne kadar artmış? Yüzde 100. Ekonomimiz çok iyi ya, onun için bu sonuçlara erişiyoruz(!)

Diğer taraftan baktığınızda, cari orandır şirketlerin en önemli oranı, gücünü gösterir. Bizdeki cari oran da kısa vadeli borçların döviz rezervleriyle karşılaşması. Maalesef, orada da önemli oranda sınıfta kalıyoruz.

Peki, borçlanma açısından diğer bir rakamı söyleyeyim: Burada da toplam borç miktarı yani iç borcunuz, kamunun iç, dış borcu, özel sektörün borçları ve özel kesimin iç borçları. Bunun, alt alta koyduğumuzda, gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, 2002'de yüzde 103'ken bugün yüzde 117'ye geldi. Bunlar çeşitli, farklı rakamlarla değerlendirilebilir.

Bir de tabii, ekonomiye güven. Ekonomiye güven için Merkez Bankası ve TÜİK'in açıkladığı güven endekslerine bakın. Bakın arkadaşlar, kasım ayında ne olmuş, bunu bir değerlendirin.

Diğer taraftan, bağımsız kurumlarla ilgili uygulamalara gelelim. Türkiye maalesef AKP Hükûmetiyle beraber, iki tane ciddi kan uyuşmazlığı yaşadı. Bunlardan biri kuvvetler ayrılığı ilkesi, ikincisi de bağımsız kurumları, özerk kurumları maalesef ki engelleyen bir tavırla ortaya konan yasama.

Nasıl mı oldu? Hatırlayın, kanun hükmünde kararname torbaları çıkarttık. Yani torbanın adı "AB Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun", içinden çıkan olay, buradaki bağımsız kurumların bir gecede  siyasetin güdümüne alınması ve onun sonuçları.

Diğer taraftan, yine ikinci bir kanun hükmünde kararname ile İMKB'nin yönetimine el koydunuz. Çok önemliydi o torba kanun hükmündeki kararnamenin başlığı, o da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ait Teşkilat Yasası'yla ilgili kanun hükmündeki kararnameydi. Bunların içinden müdahalelerinizi gerçekleştirdiniz.

Şimdi, Sayın Bakan, bir Sermaye Piyasası Kanunu çıktı, o sırada aniden geceleyin bir önergeyle SPK'nın yönetimi değiştirildi ve diyor ki: "Hızıma ayak uyduramadı." Sayın Bakan, senelerdir "Türkiye'de bir Sermaye Piyasası Kanunu çıksın." diye bekleyen piyasa aktörleri var ve bu Sermaye Piyasası Kanunu, Türkiye'de derinliği olan, güvenilirliği olan, şeffaflığı olan, yatırımcıya güven veren, sermayeyi tabana yayan ve yatırımları teşvik edecek yeni bir piyasa oluşturma amacıyla oluşturulan bir sermaye piyasası. Peki, madem hızlı değildi, madem yeterince sizin hızınıza ayak uyduramıyordu, böyle bir yasanın çalışmalarını niye bu yönetimle yaptınız? Değiştirseydiniz yönetimi, farklı bir yönetimle yasa çalışması olsaydı. Peki, bu yönetimi kim atadı? Hadi her şeyde CHP suçlu ama onu da biz atamadık, onu da siz atadınız. Kendiniz atadınız, ondan sonra, farklı bahanelerle birtakım başlıkları ortaya koyuyorsunuz. Gelin Sayın Bakan buradan neden SPK yönetimini değiştirdiğinizi, neden böyle bir önergeye ihtiyaç duyduğunuzu açıklayın lütfen.

Bir de "Hız." diyorsunuz ama ben sizin hızınızı da anlamıyorum. Bir bakan "Hız." diyor, bir bakan "Frene bas." diyor; hızdı, gazdı derken maalesef, tepe taklak giden bir yönetimle karşı karşıya kalma durumundayız çünkü daha iki gün önce açıklandı: Türkiye'nin son üç yılın en düşük büyüme hızını yaşadığı, yine son üç yıla baktığımızda üretim düşüşünün ekim ayında en fazla olduğu dönemi yaşadık. OVP'lerle hedef koyuyorsunuz, bununla beraber, baktığınızda, karşınıza çıkan her hedefi revize ediyorsunuz ve nasıl bir güvenilirlik sağlayacağınızı gerçekten çok merakla takip ediyoruz.

Diğer taraftan, finans piyasaları: Finans piyasalarını İstanbul'a taşıyorsunuz. İstanbul'a taşımak, orada rant yaratmak, finans piyasaları için iş yapmak değildir, önemli olan, güvenilirliği olan, uygulamalarında doğru kanunlarla ortaya çıkacak olan bir finans piyasası ortaya koymaktır.

Bakın, Türkiye'ye kaynak geliyor, yeni ödemeler dengesi açıklandı; orada baktığınız zaman portföy yatırımı açısından Türkiye'ye gelen ilk on ayda 27 milyar dolar, sadece doğrudan yatırım olarak gelen 7 milyar. Türkiye ne cenneti oldu? Türkiye, o para bankerlerinin yatırımlarıyla, sıcak parayla kazandığı en önemli cennet hâline geldi ve şunu da söyleyeyim: Bir Sermaye Piyasası Kanunu çıkardınız, bu kanun dâhilinde, maalesef suç ve ceza, Ceza Kanunu da Anayasa'da belirlendiği tanımın dışında sadece ve sadece idari birimlerin eline bırakılmış bir muallakın içine girdi. Sizin ve piyasalar hakkında olumsuz düşünenler, cezalı olacak, "doğru" hareket etmeyen yatırımcıya Demokles'in kılıcı gibi elinizde sallayacaksınız.

Bir diğer konu da BDDK. Yeni BDDK Başkanı atandı, ilk hedefi 60 banka. Kimdir bu 60 banka? 60'a çıkılacakmış bankalarda, hangi kriterler ve hangi hedeflerdedir bu yeni banka sahipleri acaba, onu da merakla bekliyoruz ve?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - ?son bir şey daha söylemek istiyorum: Baktığınızda, siyaset yapmak, hele hele Türkiye'de bir kadın olarak siyaset yapmak çok zordur. Ama bu siyaset zorluğunun içerisinde bu yüce Meclisin çatısı altında görev, sorumluluk ve belki de devlet adamlığı açısından hareket ve sözlere çok dikkat edilmesi gerekirken, bir kadın milletvekiline konuşurken tavır ve sözlerde her zaman çok daha dikkatli olunması gerekir. Tüm kadın milletvekillerimizin bu anlayışla bunu paylaşması gerektiğine inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.