| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 21.12.2019 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 158 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan evvel, ben de polis memurumuza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı nişanlısına da acil şifalar diliyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifiyle 12 kanunda değişiklik yapılarak kültür ve turizm, sağlık, arsa, konut, tarım, orman, personel rejimi, kamulaştırma ve yargı alanlarına ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Kanun teklifindeki ağırlıklı düzenlemelerden bir kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığıyla ilgili olanlardır. Buna göre, Bakanlığa bağlı müze ve ören yerlerinde yapılan hizmetlerin kamu yararı özelliği dikkate alınarak su ve atık su tarifeleri ve tahakkuk eden su bedellerine sınır getirilmektedir. Henüz ödenmemiş olan geçmiş su ve atık su kullanım borçları yeniden yapılandırılmakta, bu şekilde hâlen Bakanlıkla bazı belediyeler arasında yaşanmakta olan sorunlara da çözüm getirilmektedir. Düzenlemeyle ayrıca, Bakanlığın kamu hizmetlerinde ihtiyaç duyduğu taşınmaz mal alımı ve kültür veya turizm yatırımlarına ilişkin kamulaştırma bedelleri dâhil olmak üzere döner sermayeden desteklenmesi öngörülmektedir. Bu şekilde, müze, ören yerleri, kazı alanları ve turizm tahsislerine konu olacak alanlarda hızlı kamulaştırmanın yapılabilmesi, müze ve ören yerlerinin, Bakanlık kütüphanelerinin ve kültür merkezlerinin bakımı, onarımı ve restorasyonu gibi birçok iş ve işlemlerin yürütülmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığının Döner Sermayesi, ülkemizin bu konudaki tüzel kişiliğe sahip tek kuruluşudur. Son yıllarda, Bakanlığın Müze Kart uygulaması ve yabancı turistlere uygulanan müze giriş ücretleri sayesinde DÖSİMM'in artan gelirlerinin Bakanlığın hizmetlerinde kullanılması kuşkusuz kültür, sanat faaliyetlerine önemli bir katkı sağlayacaktır.
Turizm sektöründe 2016 yılında yaşanan olumsuz gelişmelerden sonra 2017 ve 2018 yıllarında toparlanma sağlanmış, 2019 yılında ise daha olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Dünya Turizm Örgütünün verilerine göre, Türkiye 2018 yılında dünyanın en fazla turist çeken 6'ncı, en fazla turizm geliri elde eden 14'üncü ülkesi olmuştur. 2019 yılında ise yaşanan olumlu gelişmeler doğrultusunda turist sayısının 51 milyonu aşması, turizm gelirlerinin de 34,5 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığıyla ilgili diğer bir husus ise Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı personeline uygulanacak mevzuat konusundaki tereddütlerin giderilmesidir. Ajans kuruluşu itibarıyla özel hukuk hükümlerine tabidir ve çalıştırdığı personel de esasen memur statüsünde değildir. Bununla birlikte, teklifle konuya açıklık getirilerek Ajansın özel hukuk hükümlerine tabi personel çalıştıracağının kanunda işaret edilmesiyle tereddütler de ortadan kaldırılmış olmaktadır.
Kanun teklifiyle, Sağlık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığında Yükseköğretim Kuruluna göre görevlendirilen öğretim görevlilerine ilave ödenek verilmesi öngörülmektedir. TÜBİTAK örnek alınarak yapılan düzenlemeyle, Enstitüde nitelikli eleman temininde çekilen sıkıntının giderilmesi amaçlanmaktadır. Esasen, olumlu bir düzenlemedir ancak bununla birlikte kanunlarla münferiden yapılan ve genel personel ve ücret rejimi dışına çıkan düzenlemeler yaygınlık kazandığı takdirde diğer kurum yahut meslek gruplarının da benzer taleplerine yol açabilmektedir. Bu nedenle, esasen, kamudaki ücret, statü ve unvan karmaşasını gideren kapsamlı bir personel rejimi reformunun bir an evvel hayata geçirilmesi gerekmektedir. On Birinci Kalkınma Planı'nda da vurgulandığı gibi ehliyet ve liyakat esaslı bir yaklaşımla, memleketimizin tüm nitelikli insan gücünden etkin ve verimli şekilde yararlanılmasını mümkün kılan bir personel rejimi inşa edilmeli ve uygulanmalıdır.
Öte yandan, kanun teklifi, cumhuriyet savcılarının asliye ceza mahkemelerinde duruşmaya çıkmaya başlayacağı tarihi 31/12/2019'dan 1 Eylül 2020'e ertelemektedir. Hatırlanacağı gibi, yargı reformunun birinci paketi çerçevesinde, cumhuriyet savcılarına yeni iş yükleri getirilmiştir. Soruşturma süreçlerinin hızlı yürütülebilmesi adına, asliye ceza mahkemelerinde yapılan duruşmalarda cumhuriyet savcısının bulunma zorunluluğunun önümüzdeki adli yıl başlangıcı olan 1 Eylül 2020 tarihine kadar ertelenmesi bu şekilde hükme bağlanmaktadır. Tabii, burada sağlıklı bir insan gücü planlaması yapılarak meselenin hâkim, savcı yetersizliğine göre değil, yargı boyutuyla gerekli olup olmama yönüyle kalıcı bir düzenlemeye kavuşturulması da kuşkusuz yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, teklifle düzenlenen bir diğer konu, yatırım ve üretimin teşvik edilmesi amacıyla, sanayi sicil belgesini haiz katma değer vergisi mükelleflerine münhasıran imalat sanayisinde kullanılmak üzere yapılan yeni makine ve teçhizat teslimatında KDV istisnasının 31/12/2022'ye kadar uzatılması; ayrıca, Cumhurbaşkanına bu süreyi iki yıla kadar uzatma yetkisinin verilmesidir.
Gelişmiş sanayi ülkelerinde makine imalat sanayisi ile otomotiv, demir yolu, havacılık gibi ulaştırma sanayisinin imalat sanayisi içerisindeki ağırlığı, bu ülke sanayilerinin belirgin özelliği olarak dikkat çekmektedir. Makine imalat sanayisinin yatırım mallarının ve üretim teknolojilerinin geliştirilip üretildiği temel sektör olması; bununla birlikte, otomotiv gibi ulaştırma sanayisi sektörlerinin çok sayıda parçayı tedarikçi ve ilgili sektörlerden temin etmesi ve teknolojik gelişmelerde öncül konumu, bu sanayileri ekonomik büyümenin ve kalkınmanın önemli bir unsuru kılmaktadır. Bu çerçevede, imalat sanayisinin, yüksek katma değerli, ileri teknoloji üreten ve kullanabilen çevre dostu teknolojileri uygulayan; azami düzeyde yerli kaynak kullanan ve etkin bir girdi tedariki sağlayan; sürdürülebilir, uluslararası rekabet gücü kazanmış yatırım ve ara mallarında ithalat bağımlılığının azaldığı bir konuma ulaşması temel hedef olmalıdır. Bu açıdan, imalat sanayisinin geliştirilmesi ve desteklenmesine ilişkin her türlü girişimi; bu doğrultuda, süre uzatımının yapılmasını da önemli görüyoruz. Bununla beraber, süre uzatılması yerine, konuya kalıcı çözümler üretilmesinin yerinde olacağını da değerlendiriyoruz.
Diğer taraftan, kanun teklifiyle, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tabiat parkı ve millî parklarda yirmi dokuz yıl süreyle yatırımcıya kiraya verilen alanların süresinin yirmi yıl olarak düzenlenmesi öngörülmekte, bu süreçte mevcut sözleşmeler de korunmaktadır. Ayrıca 2004 yılında kapatılan Arsa Ofisi'ne yönelik kamulaştırma davalarının ilgili kanunda hak ve yükümlülükleri devredilen TOKİ tarafından takibi hususu, kanunun çıktığı tarih öncesi davalar bakımından TOKİ'nin bağlı olduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla ilişkilendirilmesi ve davaları Bakanlığın takip etmesinin sağlanması öngörülmektedir.
Öte yandan, Kamulaştırma Kanunu'nda yapılan değişiklikle, idareler adına tescil edilmiş olmasına rağmen kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmediği durumlarda, hak sahibine ödenecek bedelin hesaplanmasında kamulaştırma tarihinin esas alınması öngörülmüştür.
Bu düşüncelerle söz konusu kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)