| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 21.12.2019 |
RAFET ZEYBEK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
13'üncü maddeyi dinledik. Evet, 2011 yılında asliye ceza mahkemelerinden savcılar çıkartılmıştı, gerekçesi "Yeterli sayıda savcı yok, soruşturmalar daha sağlam yapılsın." denmişti ama aslında değerli arkadaşlar, gerekçesi o değildi. Yani yargı, maalesef, 2010 yılından sonra işlevsizleştirilmeye, etkisizleştirilmeye ve hâkimiyet altına alınmaya çalışıldı, bunlar hep onun sonucudur. Biliyorsunuz, o değişiklikten sonra da yine sulh ceza mahkemeleri kapatıldı, sulh ceza hâkimlikleri kuruldu. Şimdi, aslolan mahkeme asliye ceza mahkemeleridir ve biliyorsunuz, yargıda 3 tane güç var: İddia, savunma, karar makamı.
Şimdi, aslolan asliye ceza mahkemelerinden cumhuriyet savcılarının çıkarılmış olması maalesef adil yargılanma hakkının ihlalini doğurur. Bu konuda -birçoğunuz, hukukçu arkadaşlar biliyordur- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de benzer kararları vardır ama buna rağmen, çok geçici olmak üzere -üç yıllıktı o zaman- cumhuriyet savcıları duruşmalardan çıkarıldı, 2014'te "Olmadı." dediler, bir daha değiştirdiler 2019'a. Hep bunlar, biliyorsunuz, geçici maddelerle yapılıyor. Şimdi de deniyor ki: "Ya, biz yine yetiştiremedik, bu sefer, ne zaman olsun?" Gerçi, yakın, 1 Eylül 2020'de ama herhâlde o zaman da uzatılacak, öyle görünüyor çünkü
Değerli arkadaşlar, bunlar yargının sorunlarını çözmez. Yani orada gerçekten, cumhuriyet savcısının olması... Çünkü savunma oradadır, savunma yapıyordur, karar verecek oradadır ama asıl iddia eden kişi duruşma salonunda yoktur. Yani böyle bir yargılama olmaz, asliye ceza mahkemelerinde olmaz.
Şimdi, sulh ceza mahkemeleri kaldırıldı. Sulh ceza mahkemelerinin dosyaları, daha doğrusu, suçlular asliye ceza mahkemelerine devredildi, artırıldı. Şimdi, hâkim yetersiz diye mahkemeleri kapatmak mı gerekiyor, adaleti bırakmak mı gerekiyor? Yeterli hâle getirilecek. 2011 yılında bu değişiklik yapıldı, sonraki üç yıl içerisinde eksiklik giderilirdi, giderilmedi. Sekiz yıl, değerli arkadaşlar, sekiz yıl geçti yani sekiz yılda eğer o savcı açığını gideremiyorsanız yazıktır bu ülkenin adaletine, yargısına.
Şimdi, bakınız, sulh ceza mahkemelerinin kapatılması, onun yerine sulh ceza hâkimliğinin atanması tam bir, yargıya darbedir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, dünyada örneği yok. Hâkimin mahkemesi yok, bakın, sulh ceza hâkimlerinin mahkemesi yoktur. Mahkemesi olmayan bir hâkim düşünün, böyle bir şey olabilir mi? Neden yapıldı o zaman o? "Sulh ceza hâkimlerini hâkimiyet altına alacağız, istediğimizi yaptıracağız." diye yapıldı. Ama bunun zararlarını şimdi görüyoruz değerli arkadaşlar.
Bakın, yargının yine çok çok önemli sorunlarından biri -burada sık sık dile getiriyorum ama- hâkimlik teminatı yok, hâkimlik teminatı. Hâkimler... Bakın, her gün görüşüyorum, çok değerli, çok çalışkan hâkim, savcı arkadaşlarım da var, herkes tedirginlik içinde, korku içinde. Düşünebiliyor musunuz, korkan bir hâkim karar verecek, karar verirken "Acaba nasıl değerlendirilir?" diyecek. Böyle bir şey olabilir mi?
Bakın, ben, Sayın Adalet Bakanına bütçe görüşmeleri sırasında burada sormuştum "Bir İstanbul grubu var mıdır?" yani bu yargının içerisinde etki edecek gruptu ya. Yani "Biz bütün gruplarla mücadele ediyoruz." dedi Sayın Bakan ama değerli arkadaşlarım, bakın, İstanbul'dan, son aylarda, çok sayıda hâkim, savcı, haklarında disiplin soruşturması bile yapılmadan sürüldü, sürgün gidiyor ve bu sürgünü Hâkimler ve Savcılar Kurulunun üstündeki bir grup yapıyor, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun bilgisi dışında yapılıyor, Cumhurbaşkanlığından geliyor emir, yapılıyor ama Cumhurbaşkanına da bir grup veriyor bunu. Yani o hâkim, savcıların içerisinde, çok yakinen tanıdığım, tehdit edilen hâkim, savcılar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Zeybek, son cümlelerinizi alayım.
RAFET ZEYBEK (Devamla) - Tamam.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Eğer Bakanlık bu konuya bir ilgi duyarsa, eğer Bakanlık bu konuyla ilgili bir araştırma yapacak olursa bilgi vereceğim Bakana, kendisine de söyleyeceğim zaten. Yargı şimdi böyle bir hâle gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, ondan sonra, bu ülkede biz şu iddiada bulunamayız: "Türkiye'de bağımsız bir yargı vardır, tarafsız bir yargı vardır." "Türkiye'de adalet dağıtılıyor." diyemeyiz. Türkiye'de adalet dağıtılmıyor ya da belli insanlara adalet dağıtılıyor. Oysa biz hep şunu söylemiyor muyuz: Herkese adalet, herkese adalet, sadece yürütmeye adalet değil, sadece Meclise adalet değil, herkese adalet, sadece milletvekillerine değil, vatandaşa da adalet diyoruz, işçisine adalet diyoruz, memuruna adalet diyoruz. Eğer bunu sağlayabileceksek bu yargının yakasından elimizi çekeceğiz, başka çaresi yoktur.
Teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)