GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhurbaşkanlığının, Türkiye'nin millî çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak, Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı güvenliğin idame ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti tarafından talep edilen desteği sağlamak, bu süreç sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekât ve müdahalede bulunmak üzer
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:02.01.2020

MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; öncelikle sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Yeni yılın şahsınız, aileleriniz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabb'imden niyaz ediyorum.

Üzerimde bir selam var, onu cümlenize iletiyorum: Hafta sonu, programlarımız kapsamında Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır'daydık. Diyarbakır'daki ziyaretlerimiz içerisinde, "Diyarbakır Anneleri" diye nam salan ve evlatları HDP eliyle ya da başka aracılarla PKK'ya kaçırılan ya da kandırılarak götürülen çocukların annelerinin, ailelerinin hepinize selamları var; sizleri de bekliyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve alkışı da hak ediyorlar, evet, Meclisimizden alkışı da hak ediyorlar. Bu bir iktidar-muhalefet meselesi de değil. Gerçekten çok yürekli ve cesur bir mücadele veriyorlar.

Değerli milletvekilleri, Libya'da yaşananlar bir iç savaş boyutunu çoktan aşmıştır. Burada yaşananlar, sebepleri ve geldiği nokta itibarıyla Suriye'yle benzerlikleri olduğu gibi, çok farklı özellikleri de taşımaktadır. Libya'da Suriye'de olduğu gibi vekâlet savaşları sürdürülmektedir. Burada da meşru Hükûmete karşı savaşanlar, kendilerini silahlandıran uluslararası güç odaklarının menfaatlerinin takipçiliğini yapmaktadırlar. Bunun yanında Libya'nın petrol ve doğal gaz rezervlerinin durumu Suriye'ye göre farklılık arz etmektedir. Libya'da Ulusal Mutabakat Hükûmeti, kendi kaynaklarını kendi değerlendirebilecek durumdadır ve Libya'da Türkiye'nin stratejik ortak olarak varlığı Libya'da Libya halkını hiçe sayarak hesap yapanları rahatsız etmiştir; konunun özü kısaca budur. Türkiye, insani gerekçelerle de enerjide dışa bağımlı bir ülke görüntüsüne son vermek için de bu tip hamlelere mecburdur. Bugün Akdeniz'deki haklarımızı, Libya'daki meşru Hükûmetle yaptığımız iş birliği ve mutabakattan kaynaklanan imkân ve avantajlarımızı nasıl koruyacağız? Elbette her devlet haklarını nasıl koruyorsa biz de öyle koruyacağız.

Bugün emperyalist ülkeler, binlerce kilometrelik mesafelerden içinde bulunduğumuz coğrafyaya niçin geliyorlar, ne için askerî ve istihbari hamlelerle hatta taşeron örgütleri kullanarak bizim ve çevre ülkelerin beka parametrelerini tehdit ediyorlar? Buralara demokrasi getirmek için mi? Niye burada olduklarını hepimiz biliyoruz ve herkes, tüm askerî varlıklarıyla bu coğrafyada iken bizim yüzümüzü başka tarafa dönerek ıslık çalmamız sadece bizim geleceğimizi başkalarının insafına bırakmak olacaktır. Yalnız şu husus unutulmamalıdır: Bugün Türkiye'nin Libya'daki varlığına karşı çıkanlar, bu coğrafyanın yer altı ve yer üstü kaynaklarını tarumar etmek için cumhuriyetimizden önceki devletimiz Osmanlı'yı parçalayanlar Türk ve İslam topraklarını işgal edip yağmalayanlardır. 1550'den yani Turgut Reis'in Libya'yı fethinden 1911'e kadar toprağımız olan Libya'ya yardım elimizi uzatmamızı, yaptığımız askerî, siyasi ve ekonomik iş birliğini ve ondan doğan haklarımızı korumamızı "maceraperestlik" olarak adlandıran zihniyeti de anlamakta güçlük çekiyorum.

Değerli milletvekilleri, küresel emperyalizmin etkisizleştirme politikasıyla Türkiye'nin etrafı sarılmaya çalışılıyor. Türkiye, uluslararası hukuk tahrip edilerek Akdeniz'de Antalya Körfezi'ne sıkıştırılmaya çalışılıyor. Türkiye, aleyhinde yapılan bütün planları bozabilecek güçlü bir ülkedir ancak karşılaştığınız her problemde olduğu gibi gereğini yapmıyorsanız netice alamazsınız, haklarınız ve haklı olmanız eğer haklarınızı koruyamıyorsanız hiçbir işe yaramayacaktır. Bu tablo içinde Doğu Akdeniz'de kurulan Yunan-İsrail-Sisi ittifakına bir alternatif oluşturmamanın ağır bedellerini görmek zorundayız. Bu yüzden stratejik veya jeopolitik anlamda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden sonra mevzi tahkim edebileceğimiz yegâne ülke Libya'dır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye-Libya deniz sınırları anlaşması çok önemli ve değerli bir anlaşmadır. Meşru Libya Hükûmeti emperyalistlerin kuklası Hafter güçleri karşısında zor günler geçirmektedir. Türkiye için Libya'daki Birleşmiş Milletler tarafından tanınan resmî Hükûmete destek olmak önemli bir görev ve sorumluluktur, aynı zamanda tarihî bir mesuliyettir. Biz Büyük Birlik Partisi olarak Libya'daki müttefikimiz Ulusal Mutabakat Hükûmetinin askerî olarak desteklenmesini de bir zaruret olarak görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Destici, buyurun.

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - Bu konuda Türkiye'deki tüm partiler net olmak ve birlik olmak zorundadır. Ülkemiz tek ses olmalıdır çünkü bu konu Türkiye'nin önündeki en az elli yılını doğrudan ilgilendiren bir karar olacaktır çünkü bu konu Türkiye'nin Akdeniz'deki varlığını doğrudan ilgilendiren bir karardır.

Değerli milletvekilleri, bu konu vesilesiyle Muhammed Mursi'yi de hatırlamamız ve rahmetle anmamız gerekir. Şayet Mursi'ye darbe yapılmasaydı ve bugün Mursi'nin ya da o zihniyetin başında olduğu bir Mısır olsaydı bugün durum çok daha farklı olurdu hem bizim açımızdan hem de bölge halkları açısından. Bugün Mısır'daki, Mısır'ın başındaki yönetimin varlık sebebini en iyi Mısır'ın emperyalizme verdiği tavizler izah etmektedir.

Özetle, Türkiye Libya'da Birleşmiş Milletlerin tanıdığı meşru Libya Hükûmetiyle yaptığı anlaşmayla Akdeniz'de haklarını güvenceye almıştır. Türkiye'nin Libya hamlesini, Kıbrıs Barış Harekâtı'yla başlayan, daha sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla devam eden, Suriye ve Akdeniz politikalarıyla şekillenen bir bütünün parçası olarak görüyoruz ve görmeliyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım Sayın Destici.

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - İnşallah, bu stratejik hamlelerimiz sonrasında Akdeniz'den Türkiye'yi silme heveslerine son vermiş olacağız.

Tekrar ediyorum, bu, bir devlet meselesidir ve devletimizin yanındayız, onun için de Libya tezkeresine "evet" diyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Allah kahraman ordumuza ve tüm güvenlik güçlerimize zeval vermesin. (AK PARTİ sıralarından "Âmin!" sesleri) Tuzak kuranların ve tuzak bozanların en mahiri ve en iyisi olan Allah hasımlarımıza fırsat vermesin, onların tuzaklarını ve oyunlarını yerle yeksan edip Türkiye'mizin birliğini daim etsin ve her alanda bizlere başarı, muvaffakiyet ve zafer nasip etsin diyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)