GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:28.01.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elâzığ merkezli depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bu Meclis kürsüsünde defalarca konuşulmasına, dikkat çekilmesine rağmen önlenemeyen, her geçen gün daha çok insanımızı tehdit eden uyuşturucu kullanımı için söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bir anne düşünün, zeytin ekmekle büyüttüğü, gözünden bile sakındığı, kokusunda umut ve huzur bulduğu evladını, odasında kaskatı morarmış bir şekilde buluyor; bir anne düşünün, çocuğunun uyuşturucu bağımlılığını öğrendiğinde çırpınmaya başlıyor; bir anne düşünün, "anneciğim" diye sımsıkı sarılan çocuğunun krize girdiğinde kendisini tanımadığını, kendisine sarıldığını görüyor; bir anne düşünün, evladı madde bağımlılığının kıskacında "Anne, ne olur kurtar beni!" çırpınışında, çaresizce ağlıyor. O anneyi ve onunla aynı kaderi paylaşan anneleri, babaları düşünün. Tehlikenin aslında hepimiz farkındayız ancak bu illete, bu teröre maalesef ki çözüm bir türlü bulunamıyor. Bu bir kısır döngü, uyuşturucu kullanımı beraberinde diğer suçlara bulaşmayı da getiriyor. Dolayısıyla hem zehirlenen nesiller hem de artan suç oranıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Uyuşturucuyla mücadele büyük bir ciddiyetle, büyük bir titizlikle, ilgili bütün kurumların katılımı ve desteğiyle, deyim yerindeyse, bir seferberlik hâliyle yapılmalıdır. Geleceğimizi tehdit eden uyuşturucu terörüne karşı topyekûn bir seferberlik başlatmalıyız.

Değerli arkadaşlar, 2011-2019 yılları arasında uyuşturucu kullanımı neredeyse yüzde 100 oranında artmış görünüyor. Uyuşturucu kullanım yaşı 10 yaşın altına yani ilköğretim yaşlarına kadar düşmüş. Düşünsenize, okul kantinlerinde satılan sağlıksız yiyeceklere karşı mücadele başlatıyoruz, konuşuyoruz, kamuoyu oluşturuyoruz ancak o okulun kapısında bekleyen başka bir tehlikeyi, geleceğimizi tehdit eden büyük ve sinsi tehlikeyi maalesef ki görmüyoruz. Bu ne demek biliyor musunuz? Daha on-on beş yıl önceye kadar uyuşturucu tacirleri için transit bir güzergâh olarak görülen ülkemizin, artık hedef pazar hâline gelmiş olması demek.

Bakınız, ülkemizde 2015'te 22.019 kişi hakkında uyuşturucu kullanımından işlem yapılırken bu rakam 2018'de 66.535'e kadar çıkmış. Madde bağımlılığına bağlı ölümlerdeki artış nasıl bir canavarla karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. 2013 yılında 232 kişi, 2017'de 941 kişi, 2018 yılında 657 kişi hayatını kaybetmiş. Düşünün, tam 3.837 can bu uyuşturucu terörüne kurban gitmiş. Salgın hastalık gibi binlerce canımızı almış, üstelik, bu canların yarısından fazlası 35 yaşın altında, daha çok genç.

Öncelikle uyuşturucuyla mücadelenin hepimizi ilgilendirdiğini, bu illetin belirli özelliklerdeki kişilere musallat olmayıp her çevreyi, her ortamı, hepimizi tehdit ettiğini kabul etmeliyiz. Beylik lafları bırakıp durumun ciddiyetini kavramalıyız. Uyuşturucunun hedefi, bizim çocuklarımız, biziz, hepimiziz.

Uyuşturucuyla mücadele merkezlerinin sayıları, yatak kapasiteleri maalesef ki yetersiz. Bin kapasiteye sahip olan bu merkezlere, Emniyet Genel Müdürlüğünün rakamlarına göre, 251 bin kişi müracaat etmiş, bu illetten kurtulmak isteyen 251 bin vatandaş ve bu kişiler ayakta tedavi olarak kaydedilmiş. Bu kişiler soğuk algınlığı için gelmiyor, bağımlılıklarından kurtulmak için geliyor. Bunlar bir iki ilaç verilip gönderilemez; bağımlılığın tespiti, tedavisi ve tedavi sonrası takibi gerekiyor.

Ayrıca, uyuşturucuya ulaşmak kolaylaşmış ülkemizde. Olayın vahametini şuradan anlayabilirsiniz: İstanbul'un göbeğinde hırsızlık ihbarına giden polis bir oda dolusu Hint keneviri buluyor, ev tarla gibi ve hırsızla birlikte ev sahipleri de uyuşturucu imalatından gözaltına alınıyor. Düşünsenize, ya o hırsızlık ihbarı olmasaydı?

Birçok uyuşturucu türü ülkemize dışarıdan geliyor. Sınırları kevgire ve yolgeçen hanına dönmüş ülkemizde uyuşturucunun girişi de kontrol edilemiyor. Mesela eroin, tüm dünyaya Afganistan'dan yayılıyor ve bizim sınırımızdan her gün binlerce Afgan elini kolunu sallayarak giriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural Çokal, tamamlayın lütfen.

TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - Suriye sınırımız zaten yolgeçen hanı. Sınır güvenliği olmayan bir ülkede uyuşturucu ticareti engellenemez.

Konuşmamın sonunda uyuşturucuyla mücadelenin nasıl bir bilinç gerektirdiğini bir arkadaşımın yaşadığı olayla anlatmak istiyorum. Uyuşturucu terörüyle mücadeleyi millî bir mesele olarak gören arkadaşımın 8 yaşında bir oğlu var ve babasının toplumu bilinçlendirme çalışmalarına şahit olmuş. Okulda arkadaşlarıyla şeker yerken arkadaşlarını uyarıyor, diyor ki: "Arkadaşlar, bu şekerlere benzeyen uyuşturucular var. Tanımadığınız kimseden sakın şeker almayın." Arkadaşım okula çağırılıyor ve öğretmen, oğlunun yaşına göre davranmadığını söylüyor. Arkadaşımın cevabı, 10 yaş altına düşen uyuşturucu kullanımında 8 yaşındaki çocukların tam da bu şekilde bilinçlendirilmeleri gerektiği ve bu konuların ilgili müfredatlara eklenmesi gerektiği oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - Tamamlayayım Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın Sayın Vural Çokal.

TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - Teşekkürler.

Değerli milletvekilleri, uyuşturucu terörünün hedef aldığı yaş grubu karşımızda yeni bir çocuk istismarı olarak duruyor ve iyi ve kötü ayrımının yapılamadığı bir yaşta hayatlar bir zehir bataklığına sürükleniyor. Buna ülke olarak bütün boyutlarında önlem almak, "Dur!" demek zorundayız. Geleceğimizi tehdit eden uyuşturucu terörü siyasetüstü bir konudur. Biz muhalefet olarak uyuşturucuyla mücadelede başlatılacak olan seferberliğe destek vermeye hazırız. Yeter ki daha çok çocuk yaşta bedenler zehirlenmesin, hayatlar yitip gitmesin, analar, babalar evlatlarına bakıp çaresizce ağlamasın, geleceğimiz bu sinsi tehditten kurtulsun.

Gelin, hep birlikte bir seferberlik başlatalım ve bu çatı altında uyuşturucu tehdidine karşı geniş, kapsamlı bir çalışma yapalım, her yönünü konuşalım deyip Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)