| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 30.01.2020 |
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür etmek istiyor canım bazen, yaptıklarından dolayı iktidara teşekkür etmek istiyor, öyle bir nezaketli yanım var ama son dönemde teşekkür edecek hiçbir şey bulamıyorum. Şimdi konuştuğumuz konu da aslında iyi şeyler yapsaydınız teşekkür etmemiz gereken bir konuydu ama kötü şeyler yapıyorsunuz, sizi teşhir etmemiz gerekiyor.
2002 yılında 59 bin tutuklu ve hükümlüyle cezaevlerini teslim aldınız, şu anda 290-300 bin civarında tutuklu ve hükümlüyle beraber cezaevi yapma kralları çıkarmaya çalışıyorsunuz içinizden; 300'ün üzerinde cezaevi var, son dönemde 137 tane daha cezaevi yaparak sorunların üstesinden geleceğinizi zannediyorsunuz. Bozduğunuz ekonomik düzenle yoksullaştırdığınız insanların suç işleme kapasitesini artırarak çözümü bu yollarda ararsanız ikinci bir yol daha hayata sokmanız lazım, cezaevlerinin yanında ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri de açmanız lazım çünkü toplumun ruh hâlini de çok fazla bozmuş durumdasınız.
Şimdi, cezaevlerinde sorunlar o kadar çok ki öyle üç dakikaya sığacak gibi değil; aslında infaz sistemiyle alakalı, tutukluluk rejimiyle alakalı, her şeyle alakalı.
Mesela Osman Kavala'yı ziyaret ediyoruz, Türkiye'nin önemli bir iş adamı, AİHM'den hak ihlaline uğradığına dair karar gelmiş ama sanıyorum ta tepeden talimatlarla beraber, kararla infaza geçilecek şekilde tahliye edilmesi engelleniyor. İşte, bu ve benzeri sebeplerden dolayı da cezaevlerinde çok insan var, biliyor musunuz?
Son dönemde yapmış olduğunuz 20 küsur cezaevinin 16 bin civarında kapasitesi olacak. Sadece Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla aşağı yukarı o kadar insanı içeride yatıracak durumdasınız.
Hoşgörüsüzsünüz, adaletsizsiniz, cezaevlerindeki insanların da çok fazla canını yakıyorsunuz. Zannediyorsunuz ki "insan hakkı" denilen şey sadece cezaevinin dışında olan insanlara ait; hayır. Bu Anayasa'da sayılmış olan temel hak ve özgürlüklerin tamamı, aynı zamanda, kısıtlandıkları medeni haklar hariç, cezaevinde kalan insanların da hakkıdır; yaşama hakkı, beden bütünlüğü hakkı, sağlık hakkı, bütün bunlar cezaevinde yaşayan insanların da hakkıdır.
"R tipi cezaevi" diye bir cezaevi modelini hayata soktunuz. Bazen trajikomik işler yapıyorsunuz orada. İki eli olmayan bir insanın yanına onunla beraber kalsın diye, biri belden aşağı felçli, diğeri boynundan itibaren felçli kişileri veriyorsunuz. Bu insanlar o cezaevinde ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hâle geliyor. İnsanlık dışı yaşam alanları yaratıyorsunuz ve ortaya ikinci bir cezalandırma yöntemi çıkarıyorsunuz. Aynı şey çocuk cezaevlerinde var; zaten bu kürsüye çıktığımda daha önce de söyledim, çocuklarla ilgili dramatik bir alandayız. "Çocuk tutuklu" diye bir kavramı bu ülke, bir defa, zihninden silmek zorunda. Çocuk cezaevlerinde çocuklar kötü muameleye maruz kalıyor; anneler, çocuklarıyla beraber tutukluluk süresini geçiriyor. Çocuklarıyla beraber cezaevine giren kadınlarla ilgili bir yasa teklifi verdim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım, devam edebilir miyim?
BAŞKAN - Bağlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Yine buradan seslendim, dedim ki: Çocuklar belli bir yaşa gelene kadar annelerin infazı ertelensin.
Aynı şey, hasta tutuklularla alakalı var. Adli Tıp Kurumu raporu geliyor; gelmesi bir mesele, gelene kadar içerideki insanlar yeterince sağlık sorunu yaşıyor, geldiği zaman da uymuyorsunuz. Adli Tıp Kurumu raporuna gerek yok; kurumlardan alınmış olan, devlet kurumlarından alınmış olan raporu bu iş hızlı olsun diye yeterli bulun dedik, bir kanun teklifi verdik, ona da hiç bakmıyorsunuz. Sayın Bakan çıkıyor, diyor ki: "Hastalarla ilgili ayrı bir infaz rejimini hayata geçirmemiz gerekir." Az önce burada, sevgili dostum, milletvekili arkadaşım söyledi; 457 ağır hasta var bu ceza ve tutukevlerinde. Eğer Bakan bunu düşünüyorsa siz bizden hızlı davransanıza, bu rejimle ilgili teklifi getirsenize kardeşim. Memleketi talan edeceğiniz kanun tekliflerini bir gecede geçiriyorsunuz da bu insan hakkı ihlalleriyle ilgili kanun teklifleri, Bakanın ağzından çıkmasına, bizim vermemize rağmen niye hiç alanınıza girmiyor? Başka bir alanda mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Efendim, izin verirseniz tamamlayım sözlerimi.
BAŞKAN - Sürenin üçte 2'sini eklemiş oluyorum ama sözlerinizi bağlamanız için tekrar açtırıyorum mikrofonu.
Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Şimdi, bütün bunlardan anlamamız gereken şeyler var. Bir sanatçı şu anda ölüm orucunda. Cezaevlerinde 50 civarında insan, geçen yıl içerisinde çeşitli hastalıklardan dolaylı öldü. Bir grip virüsü bile çıksa, 5-10 kişi ondan etkilenmiş olsa o konuya ilişkin göstermiş olduğunuz hassasiyeti neden "Bu 50 insan neden öldü?" konusunda göstermiyorsunuz? Cezaevinde insanlar ağır hastayken durduk yerde onların taleplerini "Biz ilgileniyoruz." diye reddeden bir idare yapısına sahipsiniz. Öldükleri zaman da herhâlde fıtrat ve takdiriilahi diyorsunuz. Bu insan haklarına sağır ve dilsiz hâliniz bir zulümdür. Devleti yönetiyorsunuz, devlet eliyle beraber bu ülkede yeni bir tutukluluk rejimi yaratıyorsunuz, birçok insanı cezaevine sokuyorsunuz, soktuğunuz insanlara da zulmediyorsunuz; inşallah ileride hesabını verebilirsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)