GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:04.02.2020

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız...

Evet, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan imar planı çalışmalarında kamu kurum ve kuruluşlarının görüş bildirme süresi on beş günden otuz güne çıkarılıyor fakat bu otuz gün içerisinde fikrini beyan etmeyenler için de olumlu görüş bildirdiğine dönük bir madde bu. Bu madde mutlaka geri çekilmelidir çünkü içinde bulunduğumuz süreç, daha fazla fikre ve bu fikirlerin de kapalı kapılar ardında, resmî yazışmalarla değil, tam tersine, bu sürecin doğrudan ortakları olan bilim insanları, akademisyenler, odalar, meslek örgütleri ve doğrudan muhatap olan halkın fikrinin fazlasıyla alınması gereken bir süreç. Dolayısıyla, burada fikir alınma süreçlerinin çok daha yaygınlaştırılması, çeşitlendirilmesi gerekir. Evet, bu maddenin geri çekilmesi gerekir, beklenti budur.

Dün Ankara'da 19 insan polis şiddetiyle darbedilerek, ters kelepçe takılarak gözaltına alındı. Ankara'da KESK Şubeler Platformu, Tabip Odası, TMMOB ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının çağrısıyla Kızılay Genel Müdürlüğü önünde bir araya gelen kurum temsilcileri ve yurttaşlar BAŞKENTGAZ, Kızılay ve Ensar Vakfının karıştığı yolsuzluk olayıyla ilgili açıklama yapmak istediler ve her dönemde olduğu gibi nerede bir yolsuzluk, hırsızlık, zulüm varsa, buna bir tepki gelişiyorsa, polis kolluk kuvvetleri ne yapıyorsa dün de aynısını yaptılar. Fakat saldırı sonrası EĞİTİM-SEN'de bir açıklama yapmak zorunda kaldı arkadaşlarımız ve KESK Ankara Şubeler Platformu dönem sözcüsü İsmet Meydan açıklamada şunları belirtti: "'Deprem vergisi' adı altında yoksul ve emekçilerden ek vergiler toplanırken, sermaye sahiplerine vergi kaçırma veya vergiden kaçınma -evet, bu da AKP'li yıllarda AKP'nin literatüre soktuğu yeni bir kelime "vergiden kaçınma"- fırsatı verildi. Kızılay, tek adam rejiminin yozlaştırdığı, içini boşalttığı bir dernek hâline getirilmiştir. Kamuya çöreklenmiş rantçı anlayış tüm kurumları kendine bağlamıştır." diyen Meydan, Hazine ve Maliye Bakanlığına çağrıda bulunarak Kızılay üzerinden kaçırılan verginin cezalı bir şekilde geri ödenmesini, bunun gibi benzer bağış transferlerinin açıklanmasını, vergi denetimi yapılmasını, Kızılay Yönetim Kurulunun görevden alınarak yüksek maaşlı yöneticilerin hakkında soruşturma açılmasını talep etti. Ayrıca, yine Meydan, Ensar Vakfının kamuya yararlı vakıf statüsünden çıkarılmasını ve Millî Eğitim Bakanlığının bu vakıfla imzaladığı tüm protokollerin iptal edilmesini istedi.

Evet, burada bir kez daha görüyoruz ki varlığı itibarıyla kamuya bir saldırı niteliği taşıyan bu Vakfın, aynı zamanda Millî Eğitim Bakanlığıyla da bir dizi protokol imzalayarak AKP'nin geliştirdiği "kindar ve dindar nesil" diye tabir edilen oysa her türlü halk düşmanı, halka zararlı faaliyetlerin merkezi hâline gelmiş bu Vakfın görüyoruz ki kamuya yararlı bir vakıf olduğunu açıklamış oldular.

Evet, deprem kuşağında olan ve peşi sıra yaşanan depremlerle on binlerce insanımızı kaybettiğimiz, yine on binlerce insanımızın yerinden yurdundan olmak zorunda olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Peki, bugün biz neyi konuşuyoruz? Bugün biz depremle ilgili, depremin yarattığı sonuçlarla mücadele etmek için toplanan deprem vergilerinin, paralarının hortumlanmasını konuşuyoruz. Dün de yapılan basın açıklamasında ya da bu süreçte sosyal medya dâhil bu konuda sorulan bütün soruların cezalandırıldığını biliyoruz ve biz buradan tekrar soruyoruz: Deprem için toplanan 70 milyar TL nereye hortumlandı, bu paraları kim çaldı? Bu soruyu sormaya devam edeceğiz. Yetmiyor; deprem toplanma alanlarının kimlere rant için peşkeş çekildiğini soruyoruz. Biliyorsunuz -örneğin İstanbul için- on binlerce toplanma alanı belirlenmişti fakat bir süre sonra bunların da yine inşaat şirketlerine peşkeş çekildiğini öğrenmiş olduk. Yetmiyor; Kanal İstanbul gibi rant projesinin bilim insanları tarafından ifade edilen deprem riski uyarıları karşısında yine iktidar "Ne derseniz deyin biz bunu yapacağız." diyor ve bunu bir beka sorunu hâline getirdiğini tartışıyoruz. Yetmiyor; onlarca çocuğa cinsel saldırıyla gündeme gelmiş bir pespaye kurum nasıl devletin temel bir kurumu hâline gelmiş bunu görmüş oluyoruz. İhtiyaç sahiplerine... Evet, burada bir trio var, bir halk düşmanı trio.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Birisi devletin halka hizmet, yardım için kurduğu Kızılay, birisi inşaat şirketi Torunların yönettiği doğalgaz şirketi BAŞKENTGAZ, bir diğeri de onlarca çocuğa cinsel saldırıyla suçlu bir vakıf. İşte bu tablo, on yedi yıllık AKP'nin resmidir. Buna bir de "askerî-sanayi kompleks" denilen savaş sanayisini eklediğimizde yani savaş çıkmadan ayakta kalamayacak savaş baronlarını eklediğimizde işte size AKP tablosu ve işte beka denilen tablo bu. Kendi ceplerini doldurmaktan başka hiçbir dertleri olmayanların halka "millî politika" diye yutturdukları politika tam olarak bu. Bu bir çürümedir.

Bu çürüme karşısında biz halklarımıza, emekçi halkımıza şu çağrıyı yapıyoruz: Bu kader değil, depremin sonuçları kader değil tıpkı işçi cinayetlerinin kader olmadığı gibi. Bunlar cinayettir ve bunun karşısında tüm işçi sınıfı, emekçiler, ezilen halklarımızın mücadeleyi yükseltmeleri gerekir.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)