| Konu: | 8 Şubat Gaziantep'e "gazi" unvanı verilişinin 99'uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 05.02.2020 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstiklal Madalyalı, dünyada "Gazi" unvanına sahip ilk ve tek şehir olan Gaziantep'e Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından "Gazi" unvanının verilişinin 99'uncu yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmasından kısa bir süre sonra, Antep, 15 Ocak 1919'da İngilizler tarafından işgal edildi. Fransa'yla aralarındaki anlaşmazlık üzerine Ekim 1919 sonunda İngilizler Antep'i Fransızlara bırakmışlar ve 5 Kasım 1919'da tamamı Ermeni gönüllülerinden kurulu Fransız birlikleri Antep'e girmiştir.
Bir Ermeni tercüman eşliğinde Fransızların Akyol Karakolu'ndaki Türk Bayrağı'nı indirmesi ve Mehmet Kamil'in, annesini Fransız askerlerinin alçakça tacizlerinden korumak adına tepki göstermesi sonucunda şehit edilmesi üzerine Antep halkı olaylara büyük tepki göstermiş ve bu tepki dalga dalga yayılmıştır.
Fransız kuvvetlerinin üzerine kâbus gibi çöküp kahramanca savaşan Karayılan ve arkadaşları, 1920 yılının Ocak ayında Fransızların bir süvari birliğini pusuya düşürmüş, büyük zayiat verdirmiştir. Bu durum karşısında, Fransızlar ek kuvvet istemişler, onları da Antep-Kilis hattında karşılamak üzere Şahinbey görevlendirilmiştir.
Şahinbey Fransız kuvvetlerine Kertil'de oldukça büyük zayiat verdirerek geri çekilmiş, ikinci hattı Elmalı Köprüsü'nde kurmuştur.
Günlerden 28 Mart 1920, hava soğuk ve yağmurlu, siperler kazılmış, sabah uyanır Şahinbey, arkadaşlarının çoğu gitmiş, 19 kişi kalmışlar, onlar da derler ki: "Şahin Ağam, çekilelim, koca orduya karşı ne yapabiliriz?" Şahinbey kabul etmez ve "Cesedimi çiğnemeden Fransızlar Antep'e giremez." der. Şahinbey tek başınadır, son kurşununa kadar savaşır ve süngü takarak köprünün üzerine çıkar, sağ elini kaldırarak "Dur!" diye bağırır. İşte, o sırada bir ses yükselir semaya, Yavuz Bülent Bâkiler'in kaleminden sunuyorum o sesi:
"Ben Antepliyim, Şahin'im ağam,
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim,
Yumruklarım memleket kadar büyük.
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım,
Düşman kurşunlarına inat köprü başında,
Memleket türküleri çağıracağım.
Bu dağlarda biz yaşarız, bu dağlar bizim dağımız,
Namusumuz temiz, bayrağımız hür,
Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız,
Burada erkekçe dövüşür.
Bir bayrak dalgalanır Antep Kalesi üstünde,
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak,
Bayraklar içinde en güzel bayrak,
Düşüncem senden yanadır.
Hep senden yanadır çektiğim kahır,
Bu senin ülkende, senin gölgende,
Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesın duvaklar,
Korkum yok ölümden, kâfirden yana,
Alacaksa alsın beni şafaklar.
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Al bayraklar altında kara bir kartal gibi
Yaşamak ne güzel şey.
Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa,
Çıkmış bir eski savaştan,
Türk'ün bir karış toprak parçası için,
Destanlar yazacağız yeni baştan.
Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini,
Çıktı karşıma biri,
Çıktıkça çektim tetiği bismillahlarla beraber,
Vurdum alnından kâfiri.
Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillah,
Bu kaçıncı ölüdür?
Bir türkü söylenir siperlerde her sabah,
Vurun Antepliler, namus günüdür!
Ben Antepliyim, Şahin'im ağam,
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim,
Yumruklarım memleket kadar büyük."
Şahin şehit olmuştur ama Antep'i mücadele ateşi sarar. Silahsızdılar, müdafaasızdılar; azdılar, bir avuçtular ama yılmadılar. On ay sekiz gün süren "Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum." inancıyla yapılan mücadele sonunda 6.317 evladını şehit vererek Antep teslim olur ama Fransa'ya değil, açlığa teslim olurlar.
Kahraman Gaziantepliler, Gaziantep, dünyada bir tek Türk kaldıkça senin ismin, mukaddes tanınacak; dünya durdukça senin Gazi kalen, Türklüğün ebedî bir timsali olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Kendi gücüyle işgale on ay sekiz gün dayanan ve düşmana geçit vermeyen Antep için, Bakanlar Kurulu Başkanı ve Millî Savunma Bakanı Fevzi Çakmak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6 Şubat 1921 tarihli 147'nci Toplantısı'nda Meclis Başkanlığına, "Antep" isminin "Gaziantep" olarak değiştirilmesini kapsayan bir kanun teklifi sunar. 3 maddeden oluşan bu kanun teklifinin metni şöyledir:
"Madde 1- Ayıntap livası merkezi olan Ayıntap kasabasının namı Gaziayıntap'a tahvil olunmuştur.
Madde 2- Bu kanunun icrasına Dahiliye Vekili memurdur.
Madde 3- İş bu kanun tarih-i neşrinden itibaren mer'idir."
Oy birliğiyle kabul gören kanun teklifi 8 Şubat 1921 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
26 Ocak 1933 tarihinde 2 Gazi bir araya gelir. Atatürk'ün Gaziantep'i ziyaretinde, Kent Meclisince hemşehrilik beratı verilir ve nüfusa bağlı olduğu yer olarak "Gaziantep Bey Mahallesi, 41'inci hane" olarak yazılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Başkanım, bitiriyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Çok güzel konuşuyor, çok güzel konuşuyor hatip.
BAŞKAN - Gaziantep için...
Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Antep savunması hakkında "Bu tek Türk şehri, hiçbir yerden maddi yardım görmeksizin, kendi kahramanlığıyla kendini kurtardı ve 'Gazi' unvanına bihakkın liyakat kesbetti. 'Türk'üm.' diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü, Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler. Ben Anteplilerin gözlerinden nasıl öpmem ki? Onlar sadece Antep'i değil, Türkiye'yi de kurtardılar." diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, 6.317 şehidimizi ve ebediyete irtihal eden tüm gazilerimizi rahmet, minnet ve duayla anıyorum.
Gaziantep'in "Gazi"lik unvanını alışının 99'uncu yıl dönümünü Gazi Meclisimizin çatısı altında kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)