GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:06.02.2020

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 15'inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.

Aslında, bu yasa teklifinin tümünü incelediğimizde iki tane önemli saptamayı yapmamız gerekiyor. Bunlardan bir tanesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve yetkilerinin giderek artırılması, üzerindeki yükün daha da artırılması; ikincisi de devletin "kentsel dönüşüm" adı altında riskli yapılar ve riskli alanlarla ilgili yapacağı çalışmalarla ilgili bu süreci vatandaşa bırakmış olmasıdır. Yani bu, deprem gerçeğinin geçtiğimiz hafta gündeme gelmesiyle çokça konuşuldu Parlamentomuzda. Adalet ve Kalkınma Partisinin getirmiş olduğu -bu teklifin içinde- kentsel dönüşüm yasasıyla birlikte, devletin yapması gereken görevlerde bütçe olanaksızları ve bugüne kadar da yapılmış olan çalışmalarda elde edilen başarısızlık vatandaşa "Kendi işini kendin gör, kendi binanı kendin güçlendir." anlayışını getiriyor.

Değerli arkadaşlar, teklifin içindeki 15'inci maddede, parsel bazında plan tadilatlarının yapılmasını engelleyen bir düzenleme var. Doğru mu? Evet, doğru. Parsel bazında plan değişikliğine karşıyız ama ada bazında plan değişikliği acaba metnin içinde yer alan hükümleri yerinde sağlayabilir mi? Yani neden parsel bazında plan değişikliğinin doğru olduğuna inanıyoruz da ada bazındaki bir plan değişikliğinin de planın bütünlüğünü bozma gerçeğini kabul etmiyoruz? Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konudaki temel yaklaşımımız, plan bir bütündür ve planın parça parça edilmesiyle, ada bazında fonksiyon ya da yoğunluk artışı getirilmesiyle planın bütünlüğünün bozulması konusundaki endişelerimiz aynen devam etmektedir.

Burada değer artış vergisiyle ilgili de şunu belirtmek istiyorum: Bir plan tadilatıyla elde edilen değer artışının nereye verilmesi konusu da Türkiye'de uzun yıllardır tartışılıyor. Bu konuda değer artışından elde edilen bir rant varsa bu rantın aktarılması gereken yerin biz, yerel yönetimler olduğunu düşünüyoruz. O nedenle, Komisyon toplantılarında da Genel Kurul aşamasında da biz... Buradan genel bütçeye pay ayrılmasıyla yani bir bölgede plan tadilatı yapılmasıyla burada oluşan değer artış vergisiyle genel bütçeye yüzde 25 ya da yüzde 30 oranında pay aktarılmasıyla yerel yönetimlerin özerkliği, yerel yönetimlerin bağımsız hareket etmesi -idari, mali ve hukuki açıdan daha da gelişerek vatandaşın sorunlarına ve altyapı yatırımlarıyla hizmet etmesi- konusunda endişelerimizi belirtmek istiyorum.

Burada bir başka madde var. Bu maddeyle biz, birtakım planlama ilkeleriyle ilgili kısıtlamalar getirirken mazbut ve mülhak vakıfları istisna tutuyoruz. Yani mazbut ve mülhak vakıflara ait olan araziler üzerinde yapılacak olan plan tadilatları, plan bütünlüğünü sarstığına inandığımız bu maddenin kapsamının neden dışında bırakılıyor, bunu anlamak mümkün değil. Zaten bir planın bütünlüğü korunacaksa, ağırlıklı olarak -kamu elinde- hazine ya da belediye parselleri ile vakıflara ait olan arazilerle ilgili plan hükümlerine öncelikle kamunun ve vakıfların uyması gerektiğini mutlaka belirtmemiz gerekiyor.

Burada önemli bir ayrıntı var, vatandaşın kendi müracaatıyla bir değer artışı oluştuğunda, buna ilişkin değer artış vergisi malikler tarafından ödeniyor ama bir plan, ilgili belediye ya da Bakanlık tarafından yapıldığında bu değer artışı kapsam dışında kalıyor. Bunun anlamı... Başından beri itiraz ettiğimiz bir konuda şunu belirtmek istiyorum: Bu yöntemle hiçbir adada parsel malikleri bir araya gelerek, kendileri müracaat ederek plan tadilatı yapmazlar, bu plan tadilatının mutlaka Bakanlık ya da belediye eliyle yapılmasını sağlarlar.

Ben buradan, konuyu, açıklığa kavuşması açısından bir kez daha Genel Kurulun iradesine getirmek istiyorum. Bu yöntemle yasanın öngördüğü denetim ve bir planın bütünlüğünü bozacak plan tadilatlarının önüne geçilmesi kısmen sağlanmış olur ama gerek belediyeler gerekse Bakanlık, planın bütünlüğü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Gerek büyükşehir belediyesi ya da ilçe belediyeleri gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanlığının plan bütünlüğünü bozucu getirmiş olduğu teklifler, önümüzdeki dönem çokça karşılaşacağımız bir problem hâline gelecek demektir.

Burada bina yükseklikleriyle ilgili düzenlemede de şunu belirtmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, bir plan bütünü içinde bina yükseklikleri bence çok önemli bir konu değildir. Bölgenin genel düzeni içinde bina yüksekliklerini mutlaka düzenlememiz gerekir ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde eğer imarla ilgili bir düzenleme geliyorsa bina yükseklikleri ya da H maksimumlara takılmak yerine o bölgede hektar başına düşen yoğunluklar üzerinde bizim odaklanmamız lazım. Yani yaşanabilir bir kent oluşması için yüksekliklere değil, yoğunluklara dikkat etmemiz gerekir ve bir kısıtlılık getirilecekse şehir merkezlerindeki plan değişikliklerindeki yoğunlukları kısıtlayan düzenlemenin getirilmesi gerektiğine inanıyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)