| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 13.12.2012 |
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP ustalarınca ekonomide yeniden yapılanma düsturuyla oluşturulan, gaz sesleriyle fren seslerinin birbirine karıştığı, çok sesli ekonomi korosunun önemli enstrümanlarından birisi de Gümrük ve Ticaret Bakanlığıdır. Daha önce mevcut olan gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı ile mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki iç ticaret ile ilgili 4 genel müdürlük bu bakanlığın bileşenlerini oluşturmaktadır. Ekonomi alanındaki çok başlı ve çok parçalı yapının devamını arzulamadığımızı, bilakis ekonomi yönetiminde bütünlük sağlanması gerektiğini bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isterim. Ancak bütünlüğün sağlanması adına iç ve dış ticaretin ayrı bakanlıklar bünyesinde toplanması yanlış olmuştur. Bu bakımdan, sorumluluğu iç ticaretle sınırlandırılmış olan bir bakanlığa, dış ticaret alanında yer alması gereken gümrük idarelerinin zorla yamanmış olmasını doğru bulmuyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, bilindiği üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin 2011 genel seçimlerine iki ay kala aldığı yetki kanununa dayanarak çıkardığı 03/06/2011 tarih ve 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kurulmuştur. Hükûmet kendi çıkardığı kararnamenin daha mürekkebi kurumadan tam 3 kez değişiklik yapma ihtiyacı duymuş ve her zaman olduğu gibi, yine kervan yolda düzülmüştür.
AKP Hükûmeti, ne hikmetse kuruluş kararnamesindeki ilk değişikliği personel alımı konusunda yapmış ve yeni atamaları ÖSYM'nin yürüttüğü merkezî yerleştirme dışına çıkarmıştır. Kadrolaşma ve kayırmacılıkta gelmiş geçmiş bütün hükûmetlere rahmet okutan AKP Hükûmetinin yaptığı bu düzenleme malumun ilamıdır.
Yine, yapılan ilk değişiklikte göze çarpan önemli hususlardan birisi de gümrüklerde çalışan 200 civarındaki başkontrolör, kontrolör ve stajyer kontrolörlerin bir gecede müfettiş kadrolarına atanmalarıdır. Mevcut personele ilişkin bu düzenlemeyi yapan AKP Hükûmeti, gümrük sahalarında en ağır koşullarda görev yapan gümrük muhafaza memurlarının çalışma koşulları ve özlük hakları konusunda hâlen tek bir adım bile atmamıştır.
Asli görevleri kaçakçılıkla mücadele etmek olan ve yedi gün yirmi dört saat kesintisiz hizmet veren gümrük muhafaza memurları silahlı olarak çalışmak zorundadır. Ancak, yıpranma payı, silah tazminatı, görevin zorluğuna göre düzenlenecek tazminatlar gibi yasal haklardan yoksun bırakılmaya devam edilmektedir. Orman muhafaza memurları dahi silah tazminatı alıyor olmasına rağmen, gümrük muhafaza memurları, bırakın tazminat almayı, hurdaya çıkarılması gereken silahlarla görev yapmaya zorlanmaktadır. Bu durum, gümrük muhafaza personelinin çalışma azim ve şevkini son derece zedelemektedir.
Sayın milletvekilleri, gümrük idarelerinin bağlı olmasından kaynaklı olarak bakanlığın en önemli görevlerinden birisi, kuşkusuz, kaçakçılıkla mücadeledir. Kaçakçılık, toplum güvenliği ve sağlığının yanı sıra rekabetçi piyasa için de büyük tehdit oluşturmaktadır. Çok yönlü olan bu tehdidin önlenmesinde ekonomik tedbirler, mali tedbirler ve siyasal kararlılıkla birlikte gümrük sahaları ve sınır kontrolleri de önemli yer tutmaktadır. Ancak, ne var ki, Türkiye, AKP Hükûmetinin uyguladığı politikalar neticesinde kaçak işçiden cep telefonuna, sigaradan içkiye, çaydan şekere, akaryakıttan büyükbaş ve küçükbaş hayvana kadar tam bir kaçak cennetine dönüştürülmüştür. Emniyet Genel Müdürlüğü kaçakçılık raporlarında yer alan verilere baktığımızda, yakalanan kaçak mallardaki artışın yıllar itibarıyla giderek yükselmekte olduğu gözlenmektedir. Vahametin ulaştığı noktaya dikkat çekmek adına rapora konu edilen kaçak mallardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Yakalanan kaçak sigara 2009 yılında 10 milyon paket iken bu sayı her yıl giderek yükselmiş ve 2010 yılının ilk sekiz ayında 159 milyonu aşmıştır. Yakalanan kaçak cep telefonu 2010'da 39.809 iken bu sayı 2011'de 119.918'e çıkmıştır. Yakalanan kaçak et 2009'da
Uygulamakta olduğunuz ekonomik ve mali politikaların bir sonucu olarak bu durumu bizzat siz yarattınız. Açıklarınızı yamamak için sıkça başvurduğunuz maktu vergi, özel tüketim ve gümrük vergi artırımlarıyla Türkiye'yi âdeta kaçak cennetine çevirdiniz. Bu yolla cazip hâle getirdiğiniz akaryakıt, içki, sigara, çay ve elektronik eşya gibi ürünlerdeki yasa dışı ticareti neredeyse toplam pazarın beşte 1'ine ulaştırdınız.
Sayın milletvekilleri, Bakanlığın görev alanında olan gümrük kapılarına ilişkin diğer bir husus, hem gümrük kapılarının azlığı hem de bürokratik formaliteler yüzünden yaşanan aksaklıklar ve gecikmelerdir. Özellikle yaz aylarında, Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın tatillerini geçirmek üzere geldiği dönemlerde, onlarca kilometreyi bulan araç kuyruğu ve yaşadıkları çileler, geçtiğimiz yaza da damgasını vurmuştur. Yaşanan kuyruk çilesi yalnızca gurbetçilerle sınırlı değildir. Geçtiğimiz ekim ayının 11'inde bilgisayarlarını güncelleyen idare, 7 kilometreyi aşan tır kuyruğu oluşturmaya yetmiştir.
Gümrük kapılarına ihtiyaç duyulan veya planlandığı ileri sürülen yerlerde henüz açılmayan gümrük kapıları, diğer bir konu olarak ortada durmaktadır. AKP Hükûmetinin her seferinde "Açıyoruz." dediği, Sayın Başbakanın, genel seçimler için 21 Mayıs 2011 tarihinde Hakkâri'de yaptığı açıklamada "Sınır kapılarını açıyoruz, Derecik sınır kapısını bu yıl 14 Şubat'ta açtık." sözleriyle açıldığını iddia ettiği sınır kapısı hâlen açılmış değildir. Bunun yanı sıra Çukurca Üzümlü ve Şırnak Gülyazı sınır kapıları da hâlen açılmayı bekleyen ve bölge ekonomisine sağlayacağı katkılar bakımından oldukça önemli sınır kapılarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumda "AVM yasası" olarak bilinen yasanın ertelenmesi, bir yönüyle sermayenin siyaset üzerindeki baskısını artırmakta, diğer yönüyle de AVM'lerde yaratılan veya yaratacağı öngörülen ekonomik rant nedeniyle kimi siyasilerin iştahını kabartmaktadır. Bu döngü, kimi zaman belediyeler kimi zaman da Özelleştirme İdaresi eliyle siyasetin odağına oturtulmaktadır. Milyonlarca küçük esnaf ve sanatkârımızı, AVM'lerin haksız ve hukuksuz rekabeti altında ezdirmeye devam eden bu zihniyet için adalet kavramı, parti tabelasının sınırlarında sona ermektedir. Yıllardır bu yasanın çıkacağı beklentisiyle avutulan küçük esnafın neredeyse yüzde 25'i masraflarını dahi çıkaramadan kepenk indirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakanlığın görev alanında bulunması nedeniyle değinmekte fayda bulduğum bir diğer konu da esnaf ve sanatkârlarımızın geriye dönük sigortalılık, tecil ve borçlanma sorunudur. Bilindiği üzere, vergi mükellefiyeti bulunması kaydıyla, geçmiş dönemlerin borçlanılması ve bu sürelerin sigortalılık süresinden sayılması konusunda çeşitli mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır. Ancak yapılan bu düzenlemelerden herhangi bir sebepten dolayı yararlanamayan ve yararlandığı hâlde sistemden çıkmak zorunda kalan esnaf ve sanatkârlarımızın sayısı bir hayli kabarıktır.
Özellikle 2000 yılından önce vergi mükellefi olan esnaf ve sanatkârlarımızdan sigortalılık tecil şartı aranmaksızın mükellefiyet sürelerinin sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi ve bu süreler için borçlanma hakkı tanınması esnaf ve sanatkârlarımızın en büyük beklentisidir.
Bütçe görüşmeleri vesilesiyle bu beklentiyle ilgili olarak bir kez daha Sayın Bakanın dikkatini çekmek istiyor, bu vesileyle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Dora.