GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:13.12.2012

TOLGA ÇANDAR (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve boş iktidar koltukları?

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Biz de varız.

TOLGA ÇANDAR (Devamla) - Evet, siz neyse ki buradasınız, Allah'tan.

2013 yılı için Kültür ve Turizm Bakanlığına 1 milyar 851 milyon 734 lira para ayrılmış, güle güle harcayınız; binde 47, yani bütçenin binde 47'si. 

Şimdi, bunun üzerinde çok da? Dün arkadaşlarımızdan bir tanesi şey demişti: "Bütçe siyasi bir şeydir." ben de işin bu tarafıyla ilgileniyorum doğrusu, bunu komisyonlarda konuştuk zaten. Binde 47'yi nereye harcamışız, ne yapılmış bununla, ne yapılmamış, yetmiş mi, yetmemiş mi artık bunu önümüzdeki sene inşallah, ölmez, sağ olursak? Bunu konuşmanın bir yararı yok çünkü zaten biraz sonra oylama zamanı gelince, "Kabul edenler, etmeyenler... Perde?" bu şey, böyle bitecek, onun için biz bugün?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada, yıllarca egemen güçlerin saldırısına uğrayan ve uğramaya devam eden sanatçılardan, edebiyatçılardan, yazarlardan konuşalım istiyorum. İktidar partisi gibi düşünmediği için yani muhalif olduğu için tutuklanan, Silivri zindanlarında çürümeye mahkûm edilmiş yazarlardan söz edelim. Bugün 100.000'e yakın insan Silivri'ye gitti biliyorsunuz Türkiye'nin dört bir tarafından; biraz bunlardan konuşmak lazım. Sekiz yüz yıl önce yazılmış bir rubaiyi, bir medya ortamında kullanarak bu rubaiden hareketle yorum yapıp iktidarı eleştirdiği için mahkemeye verilen dünyaca ünlü, ülkemizin yüz akı, çağdaş Türkiye'nin yüz akı denebilecek Fazıl Say'ı konuşalım Sayın Bakan. Bugün, aslında, biraz bunları konuşmak lazım. Mesela, ben, siyasal görüşlerine katılmıyorum bunu komisyon çalışmaları sırasında da söyledim, ama bir sanatçı sahnede düşüncesini ifade etti diye, Ferhat Tunç'a Grup Yorum'a, Pınar Sağ'a yapılan uygulamaları burada konuşmayacağız da nerede konuşacağız? Bir kültür insanı olarak yerinin de tam burası olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda, işsiz veya? Okullar açmışsınız, arkeoloji okulları, mezun etmişiz insanları, ondan sonra iş bulmaya gelince "Bizde iş yok." demişiz, nereye gitsin bu? Yunanistan'a mı gönderelim? Yani Yunanistan, bizim arkeologlarımıza iş verin mi diyelim? O hamile arkeologlar mesela benim bölgemde 2 hamile arkeolog kış günü işinden çıkartılıyor. Bunları konuşmak lazım aslında.

Sayın milletvekilleri, Bakanlığın çeşitli orkestraları var, çeşitli grupları var. Ben bunları konuşacağım bugün, tiyatroyu ve operayı başka bir arkadaşımız konuşacak. Yani parasını bizim devletin ödediği, vergilerimizle ödenmiş bu sanatçıları siyasi düğünlere göndermenin Türkiye'nin, çağdaş Türkiye'nin kültür, sanat yaşamına ne gibi bir katkısı olduğunu konuşmak lazım. Yani bunun için mi kurduk, siyasilerin, iktidar milletvekillerinin yakınlarının düğünlerine veya o belediye başkanlarının festivallerine karşılıksız bu sanatçıları gönderelim diye mi biz bu orkestraları kurduk? Bunları konuşmak lazım.

Telif haklarını konuşalım. Sanatçılar yıllarca çalışıyor. Sanatçı ürünlerinin yani kültür ürünlerinin telif hakkını gerektirecek bir ürün olup olmadığını konuşmak lazım. Albüm yapıyor sanatçılar. Daha ertesi gün, piyasaya çıktığı gün alınıyor birisi tarafından, dijital ortama veriliyor ve bütün o emek sömürüsü gırla gidiyor. Bunun önüne geçemiyor mu Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı? Neden yıllardır bu bir türlü yasal statüye kavuşturulamıyor, çok merak ediyoruz sanatçılar olarak değerli milletvekilleri.

Bakınız, hepiniz düğün yaptınız ve düğün çalgıcıları kullandınız, önüne bahşiş bıraktınız. Bu bahşişten vergi alınır mı? Köyde oturan bir müzisyenden, seyyar müzisyenden vergi almıyorsunuz ama şehirde oturandan vergi alıyorsunuz. Bu nasıl bir şey? "Bütün hepiniz köye yerleşin." mi demek istiyorsunuz? Bunları kaldırmak lazım. Bu insanların, bu seyyar müzisyenlerin vergi yükünü üstünden alınız yani o bahşişten hiç değilse vergi almayınız. Bana çok ayıp geliyor doğrusunu isterseniz.

Bir başka konu -hemen kısa kısa geçiyorum, altı dakikada ne anlatayım başka- ben yıllarca Avrupa konserlerine giderken konsolosluklar önünde bekledim vize alayım diye, şimdi arkadaşlarım beklemeye devam ediyorlar. Bu bir sanatçı için yaşanabilecek en büyük onursuzluk ama Avrupalı müzisyen Türkiye'ye geleceği zaman elini kolunu sallaya sallaya geliyor, burada? 5'inci sınıf, bizim yarımız, beşte 1'imiz bile etmeyen sanatçılar, oradaki sokak çalgıcıları gelip burada Rachmaninov muamelesi görüyor, ondan sonra da çuvalla parayı götürüyor ama biz oraya konsere giderken sendikalara para yatırmak? Niye bizim sendikamıza para yatırmadan girebiliyor elini kolunu sallaya sallaya? Neden vizesiz gelebiliyor, nasıl oluyor bu Batı hayranlığı? Bunu bir türlü anlamış değiliz değerli dostlarım.

Ben bu konularla ilgili yasal düzenlemeler için çalışmalar yaptım, yapmaya da devam ediyorum: Sayın iktidar partisi milletvekillerinden, vicdanlarına seslenerek, rica ediyorum: Yarın öbür gün ben bu yasa tasarılarını Meclis Başkanlığına verdiğim zaman, "Bu nasıl olsa CHP'li bir milletvekilinden geldi, biz bunu olduğu gibi, külliyen reddedelim." mi diyeceksiniz yoksa arkadaşlar, "Bu ülkenin sanatçılarının bu yasalara ihtiyacı vardır, buna destek olalım hep beraber, vicdan bunu gerektirir.  Evet, doğrudur Tolga Çandar, gelin, bunu beraber yapalım." mı diyeceksiniz, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz sayın milletvekilleri.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çandar.