| Konu: | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 13.02.2020 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelirken 3Y iddiasıyla gelmişti: "Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele." Şimdi, bu 3Y'yi 3 örnekle anlattığımızda nerede olduğunuzu anlayacaksınız.
Yolsuzluk; en barizi, daha yakın tarihte yargıda tartışılıyor. Sarayın başdanışmanı, yargıda hâkimlere, savcılara bir uyuşturucu baronunun yararına dahletmekle gündemde ve "Ben aradım bu hâkimleri. Savcılar çağırsın, ben bu konuda konuşurum." diyor. Takdir kamuoyunun, çok fazla yargısız infaz yapacak değilim burada.
Yoksullukla mücadele... Bizim kadim kültürümüzde siz yoksul olsanız bile kapınıza gelip de "Açım." diyen birisi olursa onu doyurursunuz, onunla ilgilenirsiniz, varsa sıkıntılarını çözersiniz, hatta cebinizdeki son parayı onunla paylaşır, onu öyle gönderirsiniz. Sizin, Genel Kurul salonunuz eviniz değil midir? Oraya gelip "Açım." diyen insanı apar topar o salondan çıkarıyorsunuz ve kamuoyu şu anda nerede olduğunu, ne yaptığını ve ismini bilmiyor. Gerçekten demokratik bir devlette yaşıyor olsaydık şu anda bir rehabilitasyon merkezinde onun sorunlarıyla ilgileniyor olurduk ve "Güçlü bir sosyal devletimiz var, onu yeniden hayata kazandıracak." derdik ama hiç kimse böyle söylemiyor. Ortada yok; üç gün sonra mı ortaya çıkar, beş gün sonra mı? Şaibeli bir süreden sonra ortaya çıkıp da söyleyeceklerinin bir anlamı da kalmayacak. Demek ki yoksullukla da bir mücadeleniz yok. 8 milyon işsizin olduğu bir ülkede yaşatıyorsunuz insanları, sonra burada "Açım." diyen insanlarla ilgili kriminolojik tarifler yapıyorsunuz. Yapmayın, yazıktır; yapmayın, çok insani değildir. O zaman, 8 milyon insanın arkasına bir mersule ekleyin, işleyebileceği suçları arkalarına yazın, takibe alın. Böyle bir şey olabilir mi, böyle bir şey olabilir mi? Bir sosyal devlet yaratıp bu sorumluluğu yerine getirememek sizin utancınızdır. Utanın ve kenarda durun, burada bahaneler üretmeyin.
Yasaklarla mücadele... Buyurun, Leman dergisi. Ne var bunda biliyor musunuz? Leman dergisinde bir karikatür basıldı. Sayın Bakan Kanal İstanbul'un etrafından araziler almış -bu konu tartışıldı kamuoyunda- burada diyor ki: "Bakın, burası çok önemli." "Bakın, burası çok önemli." "Bakın, burası çok önemli." (CHP sıralarından alkışlar) Hemen hemen kanalın her tarafını almış gibi gösteriliyor bir karikatürde; adı üstünde, karikatür, sanat, sanat. Neresinden bakarsanız bakın, bunun yasaklanabilecek bir yanı yok. Sayın Bakan avukatıyla talep ettiyse çok ayıp etmiş. Bu karikatüristi çağırıp yanında bir devlet adamı olgunluğuyla teşekkür edip ödüllendirmesi gerekirdi. Bu hareketler anormalse, erişilmesi, yasaklanması gerekiyorsa bunlar Sayın Bakanın hareketleri; o zaman, ona da erişmeyi yasaklayalım, televizyonlara çıkmasın, olur mu, bunları söylemesin.
Anayasa'nın 28'inci maddesi "Basın hürdür." diyor, 26 ve 27'nci maddesinde yine aynı özgürlükler düzenleniyor, sanata ilişkin ve basına ilişkin özgürlükler düzenleniyor. Siz, yasaklayarak bir Anayasa ihlalini masum hâle getirmeye çalışıyorsunuz. O Anayasa ihlallerine bizi burada da ortak etmeye çalışıyorsunuz. Getirdiğiniz yasalar, bir defa kafadan aykırı Anayasa'nın 127'nci maddesine. İçine Ahlat'taki sarayı koyuyorsunuz, Anayasa'nın 138'inci maddesinin son fıkrasına aykırı. Bütün ihlalleri buraya getiriyorsunuz, bizi kendinize suç ortağı yapmaya çalışıyorsunuz. Başka Anayasa ihlalleri de yapıyorsunuz.
Haberiniz var mıdır, yok mudur bilmiyorum, size gelmemiş olabilir ama saray yerel yönetimlerle ilgili bir çalışma yaptı, belediye başkanlıklarına da gönderdi görüşlerini almak üzere, bilginiz var mı? Yok. İşte böyle, saray başka yerde, siz başka yerdesiniz. Tek adam rejiminin özelliği bu. Bu yasada, sırf Kanal İstanbul'a hazırlık olsun diye, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı "Kanal İstanbul çalışmalarına katılmayacağım." dedi diye özel hüküm koyuluyor. Büyük projelerle ilgili -yapılmazsa- şu anda Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının var olan hükmü tırpanlanıyor, deniliyor ki: "Vali 3 kişilik bir heyetle karar alır, bu projeyi bir vilayet kanalıyla, Yatırım İzleme ve Koordinasyon kanalıyla yapar." Burada eksik olan ne biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Devam edebilir miyim efendim?
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Daha önceki yasa maddesinde bu karara karşı sulh hukuk mahkemesine başvuru hakkı varken bu da kaldırılmış. İşte, sizin var olan Anayasa'ya bağlılığınız bu kadar. Anayasa'nın 125'inci maddesi ve son fıkrası "İdarenin bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine tabidir." diyor. Hangi hakla bunu getiriyorsunuz, hangi hakla önümüze koyuyorsunuz? Hep beraber, Anayasa'nın 81'inci maddesine göre yemin ettik burada. Orada diyor ki: "Hukukun üstünlüğüne, demokratik devlete, dayanışma ve adalet anlayışına, herkesin insan haklarından ve temel haklardan yararlanmasına ve Anayasa'ya sadakate..." Getirdiğiniz bütün yasalar Anayasa'ya aykırı. İçtiğiniz bu yemin sizin yemininiz değil midir? Sizin anayasal suçlarınıza bu Meclisi neden ortak etmeye çalışıyorsunuz? Biz yokuz ve siz de ileride bu yükü taşıyamayacaksınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)