| Konu: | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 13.02.2020 |
MENSUR IŞIK (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Coğrafi bilgi sistemleri ile bazı kanun maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanun paketi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bu kanun, yine bir torba yasa ve bu torba yasanın özüne ve amacına baktığımızda iki şey dikkatimi çekmektedir, ikisi de ranta ilişkin: Bir tanesi, normal, kendi yandaş sermayedarlarına rant sağlamaktır. İkinci amacı ve hedefi de 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde AKP'nin özellikle büyükşehirlerde kaybettiği -bunu dün de söylemiştim- belediyelerdeki imar yetkisini bakanlıklarına devrederek o şekilde kendi rantını devam ettirmektir.
Tabii ki, biz, AKP'nin on sekiz yıllık iktidar sürecine baktığımızda sadece şunu görmekteyiz; çok net şekilde bunu ifade edebiliriz: "Benim işime ne yarıyor, işime ne yaramıyor; bana faydalı mıdır, faydalı değil midir?" Sadece bunlar çerçevesinde, bu amaç çerçevesinde, yasa değişikliğinden tutalım da iç ve dış politikasını bu şekilde belirlemiştir. Örneğin, İhale Yasası'nı bu AKP kaç kez değiştirdi acaba? Yüzlerce kez sanırım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 187. Çalıştım da söylüyorum.
MENSUR IŞIK (Devamla) - 187 kez İhale Yasası'nı değiştirdi. Peki neden? Kendi yandaşlarına ihaleleri rahat bir şekilde verebilmek için ya da kendi yandaşları cezaevindeyse, soruşturmaya tabi tutulmuşsa onları o soruşturmalardan veya cezaevlerinden kurtarmak için bunu yapmıştır.
AKP sadece bunu mu yaptı acaba? AKP, Ergenekon operasyonlarına veya soruşturmalarına da aynı bu çerçevede yaklaşmıştı. Bakın değerli arkadaşlar, sevgili halkımız; AKP, Ergenekon operasyonları başladığında şunu söylemişti: "Askerî vesayeti kaldıracağız, demokrasiyi hâkim kılacağız." Oysaki biz şunu artık çok net bir şekilde bilmekteyiz ki AKP'nin tek bir amacı vardı, anlaştığı, ittifak kurduğu cemaatle beraber devleti bütün kurum ve kuruluşlarıyla ele geçirmekti. Bunu çok net bir şekilde, bugün itibarıyla söyleyebiliriz.
AKP yine Kürtlerle, silahlı Kürt muhalefetiyle yürüttüğü savaşı(x) işine geldiği zaman barışa evirdi, işine gelmediği zaman da savaşa yöneltti. Bu savaşı hem bu Türkiye coğrafyasındaki Kürt coğrafyasında yürüttü hem de güney kürdistanda, Irak Kürdistanı'nda, aynı zamanda Suriye kürdistanında da bu savaşı yürüttü. Neye göre yürüttü? Bunu bu halkların çıkarı için ya da devletin çıkarı için asla yapmadı, sadece ve sadece "Bana yarar mı, yaramaz mı?" çerçevesinde baktı.
Bakın arkadaşlar, çözüm süreci vardı 2013-2015 süreci içerisinde. Çözüm sürecini niye bitirdiklerini söylemişlerdi? Güya Ceylânpınar'da 2 polis öldürülmüş, ondan dolayı çözüm sürecini bitirdiklerini söylemişlerdi. Oysaki AKP, 7 Haziranda tek başına iktidar olmaktan düşmüştü. Tek başına iktidar olmaktan düşen bir AKP, yeni baştan tek başına iktidar olmanın yolunu savaşta, kanda, kaosta, insanları baskılamakta, şantajda gördü ve 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki o dört beş aylık süreç içerisinde... Ki Davutoğlu bunu itiraf etmişti, ne demişti? "O süreçte neler olup bittiğini söylesem bugün birileri toplum karşısına çıkmaz, çıkamaz." demişti. O birilerinin kim olduğunu bütün Türkiye halkları ve buradaki bütün milletvekili arkadaşlarımız da bilmektedir, ki AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan'dan bahsettiğini ya da o dönemin kurmaylarından bahsettiğini hepimiz çok net bir şekilde bilmekteyiz.
Aynı zamanda, değerli arkadaşlar, ben burada FETÖ'ye dair tartışmaları duyduğumda gerçekten yani ne diyeceğimi şaşırıyorum. Dün yine Genel Başkanınız söylemişti grup toplantısında; o bütün konuşmalarınızı bir araya getirince hakikaten de yani "gülmek" desen gülemiyoruz, "şok" desen... Garip duygular yaşıyoruz, çok net bir şekilde söyleyeyim.
Şimdi, AKP on sekiz yıl önce "3Y" ile gelmişti ya -bunu dün de söylemiştim- yolsuzlukla güya mücadele, yasaklarla güya mücadele, aynı şekilde "yoksullukla mücadele" adı altında gelen bir AKP. Şimdi, ben buranın yanına başka bir "Y" daha ekleyeceğim "yüzsüzlük" diyeceğim ama belki cevap hakkı size doğar, onu demeyeceğim. Onun yerine diyeceğim ki tarihin gelmiş geçmiş en pişkin siyasal iktidarı olarak tarihe geçen bir AKP'siniz siz. (AKP sıralarından gürültüler)
REFİK ÖZEN (Bursa) - Sensin o!
MENSUR IŞIK (Devamla) - Saygılı olun! Saygılı olun, terbiyesizlik yapmayın! Yüzsüz olmasanız şunu söylemezsiniz. (AKP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Siz saygılı olun! Hem hakaret ediyorsun hem "Saygılı ol!" diyorsun!
MENSUR IŞIK (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, Ankara'da -şunu söyleyeyim- kurulan bir paralel devlet yapısı vardı değil mi? Muş'ta da aynı şekilde bu kurulmuştu.
Bakın değerli arkadaşlar, Muş'taki vali ya da ihale kurumu sizin o "cemaat" dediğiniz yapıya danışmadan, sizin kurduğunuz "cemaat" denilen yapıya danışmadan tek bir kişiyi ne memur yapabilirdi ne de müdür yapabilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MENSUR IŞIK (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MENSUR IŞIK (Devamla) - Bunu siz yarattınız. Biraz önce ben sizi dinlerken, dün Genel Başkanınızı dinlerken, aynı şekilde, gerçekten de yani insan ne diyeceğini şaşırıyor.
Dolayısıyla yani burada "FETÖ'nün siyasi ayağıymış, FETÖ'yü güçlendirenmiş, FETÖ'yü bu duruma getirenmiş..." Ki bunu bütün Türkiye halkları da biliyor, buradaki bütün vekiller de biliyor, başta sizin partinizin vekilleri.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)