GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:13.02.2020

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

27'nci Dönemde birkaç konu genel özellik hâline geldi. Bir tanesi torba yasa. Herhâlde torba yasa olmadan hiçbir yasa teklifi Meclisimize gelmedi. Diğeri de, her bütçe açığı tartışmasından sonra yeni bir vergi geliyor, işte, "rant vergisi" adı altında burada olduğu gibi. Bir diğeri de, üçüncü önemli husus da merkezî hükûmeti yani sarayı güçlendirecek yeni maddeler ilave ediliyor. Özellikle 31 Mart seçimleri, İstanbul seçimleri sonrası açık bir şekilde ilan ettiklerinden çok rahat söylüyoruz: Belediyelerin yetkilerini kısarak bunu merkezî hükûmetlere aktarmaya başladılar ve bu yasanın içerisinde de bunlar mevcut.

Aslında, başkanlık sisteminin en temel prensibi yerel yönetimleri güçlendirmek ama bakıyorsunuz burada merkezî hükûmet yetkileri aldığı gibi vergileri de kendi uhdesine almaya çalışıyor. Daha önce, geçen aylarda turizmde işte konaklama vergisi yine aynı anlayıştan kaynaklıydı. Kapadokya'da alan vergisi oluşturulması da yine aynı anlayışta. Çünkü yerele, buradan alınan vergilerden herhangi bir ilave yapılmıyor. Belli ki bu yönteme devam edilecek. Bu geçmiş iki yıl gibi, gelecek yıllarda da bu tür maddelerin tekrar Meclise geleceği açık.

Burada temel hedef aslında rejimi tutmak değil, aslında ülkenin ekonomisini toparlamak değil; saray rejiminin devamını sağlamak yani sarayın iktidarının devamını sağlamak fakat bu yaptıklarınız temel devlet yönetim biçimine, siyaset biçimine aykırı. Örneğin, halktan alınan vergi; burada, bakıldığında, halktan alınan vergi demokrasiyle eş değer görülür. Eğer alınan vergi hakkaniyetliyse, eğer alınan vergi sağlıklı biçimde harcanıyorsa, adil ve şeffaf ise o zaman demokrasi gelişir, sosyal adalet gelişir. Aksi hâlde tam tersine döner ve işin kötüsü, imtiyazlı bir heyet oluşur, imtiyazlı bir grup oluşur. Bunun adına biz "sarayın 5 müteahhidi" deriz, biri "sarayın çevresi" der ama sonuç itibarıyla bir zümre oluşur ve bu zümre diğer kesimleri sosyal anlamda, siyasal anlamda, hukuksal anlamda, ekonomik anlamda baskılar, baskı altına alır. Örneğin, biraz önce yaşananlar da bunun tipik bir örneğidir. Burada, Meclisimizin 5'inci partisinin konuşmacısının konuşmasını beğenmeyebilirsiniz ama elinizdeki bu güçle o sıralara kadar gidip oraya baskı uygulamanız yine bu anlayışın tekerrürüdür. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Ne alakası var?

BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Burada, devletin kurumlarını ve yetkilerini devlet, millet adına değil de AKP'nin menfaati adına alırsanız bu olur, alınan vergileri aidat olarak alırsınız.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Olayı iyi anlayamamışsın. Olayı anlamamışsın, anlayamamışsın. Olay öyle değil. Bakın, öyle derseniz yanlış olur.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Süremden yeme, başka süre verirse onu da söylerim.

O yüzden de yürütme -özellikle yasamanın elde ettiği- kudretli ve saray rejiminin partili Cumhurbaşkanı depremle ilgili vergi dahi sorulduğunda aynen şu ifadeyi veriyor muhalefet partisinin Genel Başkanına: "Harcanacak yerlere harcadık, sana mı hesap vereceğim?" Şimdi, böyle temel bir konuda eğer siz "Ben bunun hesabını vermem." derseniz, denetlemeden kendinizi uzak tutarsanız o zaman demokrasiyi sandıktan ibaret sayarsınız; her seferinde ifade ettiğiniz gibi, 2 sandık arasında herhangi bir sorgulamaya, herhangi bir denetlemeye itiraz edersiniz. Öyle olunca da depremin yaşandığı günde deprem vergisinin nerede olduğunu, nereye harcandığını söylemezsiniz. İşsizliğin en yüksek olduğu dönemde İşsizlik Fonu'nun nerede olduğunu, nereye kullanıldığını söylemezsiniz. Örneğin, şehitler için toplanan paranın izahını yapmazsınız. Varlık Fonunun içine aldığınız Türk Hava Yolları, Vakıfbank, ÇAYKUR, BOTAŞ gibi kurumların hâl ve gidişlerini bir sır olarak görürsünüz, bunların hepsini sır olarak açıklarsınız.

Tabii, burada, imam-cemaat meselesi gibi bakanlardan herhangi bir sorunun cevabını alamıyorsunuz. Son olarak, benim, bakanlığa sorduğum bir soruya cevap olarak internet sayfasından bir link gönderdiler.

Burada yapılması gereken şey, bugün tartışıldığı gibi Kızılay konusunda yaşananların bir daha tekerrür etmemesini sağlamak. Eğer bugün biz, Kızılay için bir araştırma komisyonu kurulmasına onay verseydik belki de o kurumu kurtarmış olacaktık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi Sayın Bulut.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Ama maalesef en önemli kurumumuzu bile zarar verecek bir duruma soktuk. Kızılayı, sarayın Kızılayı yaptık. Devletin tüm bürokrasisini, tüm kurumlarını bir parti üyesi hâline getirdiğiniz gibi, valiyi sarayın valisi, TRT'yi sarayın sesi, yargıyı sarayın yargısı, rektörü sarayın rektörü... İŞKUR'u da AKP'nin il başkanlarının emrine veriyorsunuz. Burada size, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün yolsuzlukla ilgili, emanet edilen gücün özel çıkarlar için kullanılmasına dair yayınladığı bir bildiriden 2019 yılının yolsuzlukla ilgili Türkiye notunu söyleyeyim: Türkiye, 183 ülkeden 91'inci ve 2013 ve 2019 yılında en hızlı düşen 3 ülkeden de birisi. Hatırlatayım istedim.

Hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)