| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 19.02.2020 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Kalkınma bankaları küçük ve büyük ölçekli firmalara uzun vadeli finansman sağlar. Yalnızca kâr getirebilecek fikirleri değil, aynı zamanda topluma yararlı olacak projelerin de gerçekleşmesine ve girişimciliğe de destek olur. Uzun vadede belirsizlikler karşısında yatırımların devamlılığını sağlar. Kalkınma bankaları, şirketlere pazar araştırması, yabancı ortaklık ve benzeri konularda teknik destek vererek hata payını minimuma indirmeyi hedefler. Gelişmiş ülkelerin hemen hepsi kalkınma süreçleri boyunca kalkınma bankalarından yararlanmışlardır.
5'inci madde, finans aktörleri arasındaki dengeyi bozacak bir düzenlemedir. Bu kanun teklifinin asıl amacı ve bu amaca hizmet eden 5'inci madde Kanal İstanbul Projesi'ne finans sağlama çabasının bir parçasıdır. Rant modeline dayanan ekonomik anlayışın neticesinde bugün vatandaşlarımızın yaşadığı ağır bunalımlara Kanal İstanbul gibi yeni bir rant modeliyle çözüm aramak akla ve mantığa zarardır.
Türkiye, orta gelir tuzağına takılıp kalmıştır. Bu problemleri çözmek için, bu tuzaktan çıkmak için köklü yapısal değişikliklere ihtiyaç var; ahlaken, eğitim olarak, adalet olarak, fikir hürriyeti olarak, liyakat olarak yeniden tesis edilmelidir.
On sekiz yıllık AK PARTİ hükûmetlerinin ortadan kaldırdığı orta direk, her ülkenin eğitim, fikir hürriyeti, adalet, asayiş ve sağlık kaygılarını taşıyan ve bunları takip eden toplum katmanlarıdır. İkili bir toplumsal yapı oluşmuştur. Bir tarafta iktidarın kendisinin de yarattığı yüzde 5'lik bir eli yağda bir eli balda olan kesim, bir tarafta geçimle boğuşan, günlük sorunlardan kafasını kaldıramayan insanlar; dengeyi sağlayacak, ülke gelişimini yakından takip edecek orta direk ise yoktur.
Yoksulluk toplumun birinci sorunudur. Gençlerimizin yüzde 29'u çalışmıyor ve herhangi bir okula gitmiyor, yüzde 27'siyse iş arıyor. PISA ve üniversiteye giriş sınavlarında gençlerimizin eğitim açısından ne kadar donanımsız bırakıldığı ortadadır. Şirket CEO'larının yüzde 24'ü aradıkları nitelikte elaman bulamadıklarından şikâyetçidir. Bulunmasında zorluk gösteren meslek yazılımcı, tasarımcı değildir, işçi ve kalifiye işçi başta olmak üzere mühendislerdir. Bir tarafta iş arayanlar, bir tarafta işçi arayanlar... Bunlar, çözüm üretemeyen tek adam yönetiminin Türkiye'ye kazandırdıklarıdır.
İşsizlik, yoksulluk bizi toplumsal cinnetin eşiğine getirdi. Ekonomik sıkıntılar yüzünden toplu intiharlar, "Evlatlarım aç." diye kendini yakanlar, Cumhurbaşkanının kulağının dibinde "Ben işsizim." diye bağıran insanlar var. 610 milyara ulaşan kredi borçları, 20 milyonu geçmiş icra dosyalarıyla çıkmaza girmiş insanların; mazotun, gübrenin pahalılığından tarlasını ekip işleyemeyen çiftçilerin; doğal gaz, elektrik, okul masraflarını nasıl öderim diye düşünen, günü kurtarmaya çalışan vatandaşlarımızın feryatları ülkemizin rutinlerindendir. Toplumsal sorunlar artık "iç, dış düşman" "beka sorunu" gibi mazeretlerle geçiştirilemeyecek boyutlara ulaşmıştır.
Kalkınma bankacılığı toplumun öncelikli sorunlarına çare aramalıdır, Kanal İstanbul tarzı rantlara değil.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)