| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 19.02.2020 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erdoğan'ın Gezi direnişiyle ilgili sözleri açıkça yargıya müdahale ve yargıyı baskı altında bırakarak cezalandırmaya teşviktir. Bakın, ne diyor Erdoğan? "Kimin ne olduğunu bilmeniz açısından bu çok önemli. Bakınız, bunlar masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Ciddi anlamda, Soros türü, bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır; onun da Türkiye ayağı, malum, içerideydi. Bir manevrayla onu dün beraat ettirmeye kalktılar." Evet "Bir manevrayla onu dün beraat ettirmeye kalktılar." Bu sözler resmen Erdoğan yargılı infazdır. Devam ediyor: "Toplumumuzu bölmeyi amaçlayan Gezi olaylarını ülkemize yönelik her olay gibi milletimizle omuz omuza bitirdik. Gezi olaylarını milletimizle omuz omuza vererek bitirdik." Milyonlarca insan millet değil miydi peki? Ve milletle omuz omuza filan değil; gazlarla, mermilerle, plastik mermilerle, ölümle bitirdiniz aslında Gezi'yi. Gezi zamanı 8 gencimiz hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı, plastik mermilerle gözlerini kaybetti. "Vandallık" diyorsunuz ya işte Vandallık budur aslında.
Ve tabii ki bir başka şey daha var. Diyor ki: "Her kim 'masum çevre hareketi' diyorsa ya gafildir ya da bu milletin düşmanıdır. Adaletin tecellisi için son ana kadar takip edeceğiz." Şimdi, bunlar mı yargı kararına saygı? Yani "Adaletin tecellisi için son ana kadar takip edeceğiz." diyor bir Cumhurbaşkanı ve "Bir manevrayla onu dün beraat ettirmeye kalktılar." diyor. Ve bunun hemen arkasından bugün öğreniyoruz ki Gezi davasının mahkeme üyelerine HSK'den soruşturma izni veriliyor. Şimdi, hangi hâkim kendisini güvencede hissedebilir? Bu hâkimler ya sürülecekler ya başka bir şey gelecek başlarına ve ondan sonra siz beraat kararı vermesini bekleyeceksiniz hâkimlerden. Evet, Erdoğan yargıya müdahale edemez. Bu yaptıkları açıkça yargıya baskı ve müdahaledir. Türkiye, artık, bu kutuplaştırıcı, bu düşman ceza hukuku yüklü siyasetten yılmış ve usanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; isterseniz konuya dönelim, dönebiliyorsak gerçekten. Mahmut Alınak 68 yaşında cezaevinde. 50 kişilik sanki bir savaş güçleri ordusu gibi kendisini almaya gidenler. Mahmut Alınak her gün ortalıkta dolaşan bir insanken -bir siyasetçi, Kürt siyasetçi- alınıyor ve şu anda cezaevinde. Osman Kavala tahliye oldu, aynı şekilde 15 Temmuz davasından tekrar gözaltında, şu anda Vatan Emniyet Müdürlüğünde ve biz isterseniz gündemimize devam edelim.
Evet, bankalardan konuşalım. Artık, parası olanın fabrika açması, istihdam yaratması yerine, para üzerinden para kazananların düzeninden konuşalım bakalım. Türkiye'de bu politikaların etkisini rakamlarla ele alalım. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı son bir yılda 600 bin artarak 31,9 milyona çıktı. Aralık ayında 388 bin kişi ilk kez kredi kartı, 147 bin kişiyse ihtiyaç kredisi kullandı. Son altı ayda tüketici kredisi borcu 401,5 milyar liradan 483,9 milyar liraya tırmandı. Kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 1 milyona yaklaştı. Türkiye 82 milyon, nüfus artmaya devam ediyor fakat ülke ekonomisi istihdam yaratamıyor. Kış ayında ısınma giderlerinin de artmasıyla yoksulluk daha da derinleşti, özellikle faizlerin de düşmesiyle yurttaşlar ihtiyaçlarını dahi borçlanarak karşılıyorlar ve insanlar doğal gaz faturası ödemek için kredi çekiyorlar.
Peki, bu borçlar nasıl ödeniyor? Ödenemiyor. 2019 yılında 952.405 kişi bireysel kredi borcunu ödeyememiş durumda. Evet, 2019 yılında 952.405 kişi bireysel kredi borcunu ödeyememiş durumda. Bankalar ise insanların bu eğilimine yönelik her gün yeni ürünler üretiyor. Gelirlerinin büyük kısmını zaten bankalar kredi kartı ve ihtiyaç kredilerinden sağlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bugün, gencecik üniversite öğrencileri, iş isteyen insanlar yaşamlarına son verme noktasına gelmişken bu Meclisin istihdam yaratmayı, üretim ve dağıtım politikalarındaki adaletsizliği önlemeyi konuşması gerekirdi; tabii ki hepsinden önce de insan hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi çünkü onlar olmadan da üretim ve dağıtım politikalarındaki adaletsizliği gidermek, ekonomiyi düzeltmek mümkün değil. Fakat açık ki sizin gündeminizde bu sorunlar yok. Ancak halkın sorunlarına yanıt bulamayan, çözüm bulmayan iktidarların halkın ilgisine uzun süre mazhar olmayacağını bilmek için de sadece temel bir tarih bilgisi bilmek yeterli arkadaşlar.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)