GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:19.02.2020

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Genel Kurul, görüşülmekte olan 176 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, değerli arkadaşlar, Bankacılılık Kanunu'nu görüşüyoruz ancak kanun teklifine geçmeden önce içinde bulunduğumuz duruma şöyle bir göz atalım isterseniz: Evet, mevcut durum, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi içerisinde her geçen gün artan, ağırlaşan bir krizle karşı karşıyayız. Krizden etkilenen iş insanları, esnaf, işçi, çiftçi, memur, herkes bir kredi borcu batağına batmış durumda, girmiş durumda. İşsizlik tarihî rekorlarını kırıyor, 8 milyona ulaşmış durumda işsiz sayısı ülkemizde ve enflasyon altında da tüm halkımız ezilmekte. Yaşanılan ağır ekonomik krizin artık toplumsal bunalımlara da sebep olduğunu görüyoruz. Her gün artık intihar haberleriyle, bu acı haberlerle basınımız bizleri bilgilendiriyor. Hangi birinden burada bahsetmeli, inanın şaşırıyorum. Tabii, bu krizin ana sebebine baktığımızda iktidarın üreten, istihdam yaratan politikalar yerine rantı önceleyen, gelir yaratmayan ve sürekli borçlanan, her gün daha fazla vergi ve zamlarla halkı daha da ağır bir yükün altına sokan bir politika izlediğini görüyoruz.

Şimdi, bankacılık sisteminde, finansal sistemde düzenlemeler yapılıyor. Elbette bu düzenlemelerin yapılması önemli. Bu kanun teklifinde de bazı düzenlemelerle iktidar bu krizi çözmek için daha çok kredi peşinde koşuyor, yeni kredi imkânları ve yeni kredi ortamları yaratmaya çalışıyor aslında. Peki, bunlar çözüm olabilir mi? Olamaz değerli arkadaşlar, ortamın hiç iyi olmadığı ortada. Bugün finansal piyasaların günlük işleyişine ve faiz ve döviz piyasalarına ciddi şekilde müdahale edilmekte ve durum baktığınızda çok daha kötüye gitmekte aslında. Devletin hazinesi artık her türlü kaynağa göz dikmiş durumda değerli arkadaşlar. En son, Merkez Bankası kârı ve ihtiyat akçesi, nisan ayında yapılması gereken kâr paylaşımının ocak ayına çekilmesiyle 35 milyar Türk lirası kârdan, 5,5 milyar lira da yedek akçeden olmak üzere toplam 40,5 milyar lira hazineye aktarılmıştır. Ne olmuştur? Evet, göstergeler düzelmiştir ama bu düzelme gerçeklerin üzerini örtememektedir. Türkiye'nin kredi risk primi de çok yüksek, bunu biliyorsunuz, her bulunduğumuz ortamda buna değiniyoruz. Hazine, çok yakın zamanda, bir hafta önce beş yıl vadede, yüzde 4,45 oranında, çok yüksek bir oranla faizle, dolar bazında borçlanmak zorunda kalmıştır değerli arkadaşlar.

Değerli vekiller, bir de BDDK yani Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu var, adı üstünde piyasada düzenleme ve denetleme yapması gereken bir kurum, bir üst kurul. Tabii, bu kurulun görevlerini gerektiği gibi yapabilmesi için ne olması gerekiyor? Hem piyasalardan hem de devletin etkisinden bağımsız yani özerk olması gerekiyor.

Peki, şu anda BDDK'nin içinde bulunduğu durum ne? Tamamen iktidarın altında, yönetimine girmiş, talimat alan, bakın altını çiziyorum, talimat alan bir kurum olmuş durumda ve bu kanun teklifinde de BDDK'ye birçok yetki veriliyor; tabii, bu, bizleri çok endişelendiriyor. Güven ortamının kaybolmasında kurumların iktidarın emri altına girmiş olmasının büyük payı vardır.

Evet, değerli vekiller; şimdi "Paranın döndüğü yer neresi?" dediğimizde, evet, geliyoruz bankacılık sektörü. Nedir? Bankacılık sektörü ve finansal piyasalarda bankalar ne yapar? Senden, benden mevduat toplar, sonra o mevduatı işler, kullanır, kredi olarak verir. Kredi olarak verdiği, piyasalara verdiği bu krediler piyasalarda yatırımlara dönüşür ve işte, böyle bir sistem; piyasa döner.

Peki, bu sistem şimdi işliyor mu bir de ona baktığımızda; bahsettiğimiz sistemin aktif büyüklüğü 4,5 trilyon lira olan bir sektör. Toplanan mevduatın krediye dönüşme oranına baktığımızda; 2017'de yüzde 123 iken bunun yüzde 106'ya düştüğünü görüyoruz.

Yine bir oran daha paylaşacağım değerli arkadaşlar, reel sektöre yani piyasalara verilen kredi 2017'de yüzde 65 iken 2019'da yüzde 59'a düşmüş, hazinenin bankacılık sisteminden aldığı kredilere baktığımızda, 2017'de yüzde 12, 2019'da yüzde 15'e çıkmış. Yani bir yandan sistemdeki parayı çeken bir hazine, diğer yandan da bankaları kredi vermeye zorlayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu durum kesinlikle çözüm olmayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafında kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Başkanım, bir tolerans istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Neden çözemezsiniz? Çünkü siz kaynakları yaratsanız da hep öncelediğiniz yandaş şirketleri kurtarmak oluyor. Çünkü siz fırsatları, kaynakları heba ediyorsunuz. Hazineye paralel bir yapı olarak oluşturulan Varlık Fonu da kamu bankalarından sınırsız kredi çekme imkânı sağlayacak olan bir düzenleme olduğu için ve küçük bir düzeltme yapılmasına rağmen, işte, aynı tehlike Varlık Fonu için de geçerlidir. Piyasanın kullanması gereken kaynakları çekecektir ve piyasa daha da darboğaza girecektir.

Şimdi, 7'nci madde de tabii, BDDK tarafından "sistemik önemli" diye tanımlanan bankalar hakkında bir madde. Bankalara, bozulma yaratacak hâllerden birinin ortaya çıkması hâlinde önlem planı hazırlama ve BDDK'ye gönderme zorunluluğu getiriyor. Basel Kriterlerine uyum, evet ama bugün aslında bankacılık sisteminin ne kadar zorluk altında olduğunu da gösteriyor bu düzenleme. Çünkü sistemik öneme sahip bu bankalar piyasanın yaklaşık yüzde 90'ını oluşturan bankalar ve birine bir şey olsa piyasada ciddi bir kriz yaşanacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Çok özür dileyerek toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun, peki.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) - Çok teşekkür ederim, Sayın Başkan.

Evet, Sayın Başkanımın toleransını daha fazla zorlamak istemiyorum ama şunu da söylemek istiyorum: Çözüm, tek başına yasak getirmek değil; çözüm, denetim mekanizmalarının doğru işletilerek şeffaf ve hesap verebilen bir yönetim sergilemektir. Reçete çok basit değerli arkadaşlar; daha güçlü demokrasi, bağımsız kurumlar, bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü ile hak ve özgürlüklerdir. Bu kanun teklifi çare olmayacaktır ekonominin düzelmesine.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)