GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:19.02.2020

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ben dün Gezi davası için Silivri'deydim. Defalarca Silivri'ye gidiyoruz, biliyorsunuz. Dün, Türkiye'nin bir vatandaşı ve milletvekili olarak yaşadıklarımdan utanç duydum arkadaşlar, utanç. Bakın, Türkiye tarihinin en meşru ve en haklı direnişini biz hep beraber yaptık, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyla birlikte.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - 30 milyon...

GARO PAYLAN (Devamla) - Ve ben, Gezi'de olmaktan her zaman onur duydum.

Arkadaşlar, Gezi'de bir şiddet vardı ama şiddet, polisin şiddetiydi; o dönemde sizlerin atadığı, "FETÖ'cü" dediğiniz valinin, "FETÖ'cü" dediğiniz Emniyet müdürlerinin şiddeti vardı ve çocuklarımızı kaybettik, gençlerimizi kaybettik, insanlarımızın gözleri çıktı.

SALİH CORA (Trabzon) - Belediye otobüslerini yaktılar orada.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - 185 tane polis arabasını kim yaktı?

GARO PAYLAN (Devamla) - Buna karşı, yalnızca bizler orada bir arada durmayı başardık. Orada AKP'liler de vardı, CHP'liler de vardı, HDP'liler de vardı, MHP'liler de vardı. O zaman İYİ PARTİ yoktu, eminim ki onlar da vardı, onların da gençleri vardı. Hep beraberdik, hep beraber tek bir itirazımız vardı: Tek adama, tek adamın her şeye karar vereceği bir düzene itiraz ediyorduk "Her şeye tek adam karar vermesin." diyorduk "Hep beraber karar verelim." diyorduk.

KADİR AYDIN (Giresun) - AKP'liler vardır ama AK PARTİ'liler yoktur.

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Gezi'ye karşı maalesef dört yıl sonra -bakın, Gezi 2013 yılında oldu- 2017 yılında kurgu bir soruşturma hazırlandı çünkü toplumu kutuplaştırmaya ihtiyaç vardı, Gezi'deki ruhu yok etmeye ihtiyaç vardı. Gezi'ye karşı kurgu bir soruşturma tezgâhlandı ve bunun sonucunda Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu tutuklandı, pek çok arkadaşımız da yargılandı arkadaşlar. İddianame bile bir buçuk sene beklendi, bir buçuk sene sonra kurgu bir iddianame önümüze konuldu. Neymiş? Bizim hep beraber ortaya koyduğumuz bu direnişi Osman Kavala organize etmiş. Efendim, Soros'la ilişkisi varmış, şuymuş buymuş diye tezgâh, kurgu, iğrenç bir iddianame önümüze kondu ve dedik ki arkadaşlar: Yapmayın, bu yolda yürümeyin. Ancak bakın, yargılama sürecinde pek çok itirazımız oldu. Arkadaşlar, mahkeme başkanı Osman Kavala'ya tahliye verdi biliyor musunuz? Ne yapıldı? HSK, mahkeme başkanını hemen görevden aldı, hemen görevden aldı, üç ay önce oldu bu olay. Başka bir mahkeme başkanı atadı HSK. Sonra ne oldu? AİHM tahliye kararı verdi. AİHM kararına uymadınız "Uymak zorunda değiliz." dediniz, AİHM kararını da çiğnediniz.

Değerli arkadaşlar, "Mahkûm et." talimatını almıştı yeni mahkeme başkanı, demişlerdi ki: "Mahkûm et Osman Kavala'yı." Savunmanın bütün taleplerini yok saydı mahkeme başkanı ve mahkûmiyete doğru yürüyordu. Değerli arkadaşlar, dün bir şey oldu, hani diyordunuz ya, hiçbir şey olmadıysa dün bir şeyler oldu. Mahkeme başkanına gelen talimat değişmişti, bir an önce karara yürümeye çalışıyordu dün mahkemede biliyor musunuz? Savunma diyordu ki: "Elimde deliller var, sunmak istiyorum." Reddetti. Ne yapmak istiyordu? Karara yürümek istiyordu mahkeme başkanı. Arkadaşlar, sonucunda mahkeme başkanı bütün arkadaşlarımızı saat üçte beraat ettirdi biliyor musunuz? Saat onda başladık, saat üçte bütün arkadaşlarımızı beraat ettirdi hem de bütün hâkimlerin oy birliğiyle beraat ettirdi. Ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar? Türkiye'yi normalleştirmek isteyenler bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanına ulaşmışlar ve onu ikna etmişler. "Sen talimat verdin, Osman Kavala tutuklandı ama dünyada bu bizi zor duruma düşürüyor. Batı'yla normalleşmek için gel bu arkadaşları serbest bırakalım, bu talimatını kaldır." dediler herhâlde, Cumhurbaşkanını ikna ettiler ve sonucunda Osman Kavala ve bütün arkadaşlarımız beraat etti. Ama arkadaşlar, saat üçten saat sekize kadar ne olduğunu hep beraber sormamız lazım. Bakın, saat üçte beraat verildi; saat sekizde, Osman Kavala'nın 15 Temmuzu yönetmekten dolayı veya sorumlu olmasından dolayı tutuklanmasına kadar, gözaltı kararına kadar ne olduğunu hep beraber sormamız lazım. O beş saatte neler değişti? Türkiye'yi normalleştirmeye çalışan dinamik devre dışı kaldı, Türkiye'yi daha derinlere, daha karanlığa itmek isteyen dinamik devreye geçti. Pelikancılar devreye geçti arkadaşlar, pelikancılar. Pelikancılar operasyonu başlattılar trolleriyle birlikte medya üzerinden.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Kim bu pelikancılar?

GARO PAYLAN (Devamla) - Sonra yargı ayağı devreye geçti, sonra siyasi ayak devreye geçti ve bu sefer Osman Kavala'yı tekrar tutuklatmaya Cumhurbaşkanını ikna ettiler maalesef. Maalesef diyorum arkadaşlar, utanç duyuyorum çünkü bakın, Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 125 ülke içerisinde 109'uncu sırada. Bu kararla beraber 125'inci sıraya doğru gerileyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Yalan, yalan bilgi!

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, normalleşmek istemeyen çete, yapılar, devlet içindeki yapılar devreye geçti ve maalesef Türkiye'yi daha da aşağıya çekmek istiyorlar, normalleşmeyelim istiyorlar. Erdoğan'ı Osman Kavala'yı tutuklatmaya ikna etmişlerdi, evet ve arkadaşlar, şimdi de tekrar tutuklama talebiyle Osman Kavala mahkemeye sevk edildi, biliyor musunuz? Şu saatlerde mahkemeye sevk edildi. Ne dediler biliyor musunuz dün serbest bırakan hâkimle de ilgili? "FETÖ'cü hâkimler" diyorlar bugünlerde. Bugün de diyorlar ki: "Daha HSK'nin iki ay önce atadığı hâkimler, yeni hâkimler FETÖ'cü hâkimler." diye soruşturma açıldı. İşte, böyle bir yargı düzeninin içinden geçiyoruz.

Değerli arkadaşlar, ne oldu? Normalleşme isteyenler kaybetti, normalleşme istemeyenler kazandı "pelikancılar" kazandı ama Türkiye kaybetti.

Dün Silivri'de yaşadıklarım bir film olsaydı "Hadi canım oradan!" derdim "Böyle kurgu mu olur?" derdim "Böyle rezil bir film mi olur?" derdim ama maalesef bu rezil filmi hep beraber Türkiye'de yaşıyoruz ve hep beraber kaybediyoruz arkadaşlar.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)