GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:19.02.2020

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Bankacılık Kanunu" başlıklı torba kanun teklifinin 10'uncu maddesi üzerine söz aldım. Selamlarımı sunarak başlıyorum.

Son yıllarda kanunlarda yapılan değişikliklerin büyük çoğunluğunda kısa süre sonra yeniden değişiklik yapma zarureti hasıl olmaktadır. Bunun esas sebebi, iktidarın uzun vadeli ve planlı düşünme ve çalışma yeteneğinin olmamasıdır. Çok bilinmeyenli denklemler karışışında bocalayan ve kısa vadeli çare arayanlar köklü çözümler getiremez. Artık kanun teklifleri Bakanlar Kurulu tarafından hazırlanmıyor, Külliye'de hazırlanıp torba kanun tekliflerine doldurularak komisyona, oradan da Genel Kurula geliyor. Geliyor gelmesine de kanunlaşmadan önce, kanunlaşmış gibi de paylaşılıyor. İşte bu davranışlar devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz.

Diğer taraftan, 10'uncu madde, uygulamada keyfîliğe neden olabilecek nitelikte olup şayet Anayasa'ya aykırılık yönünden Anayasa Mahkemesine gidilirse iptal edilebilecektir. Günümüzde gelişen teknolojik ortamda kişisel verilerin önemi çok artmıştır. Kişileri ve toplumu veriler üzerinden sahtekârların tuzağına düşürmekten korumak devletin görevi olmalıdır. Tekelleşen piyasa koşulları ve iktidarı elinde tutanların verileri kullanma ihtimali vatandaşı korumasız bırakabilir. Bu sebeple, sır niteliğindeki bilgilere sınırlama getirme yetkisinin bir kurula verilmesi keyfîliğe yol açabilecektir. Biz, bu hâliyle maddeyi uygun görmüyoruz, sadece 10'uncu maddeye değil, kanunun tümüne "hayır" diyoruz.

Değerli milletvekilleri, son günlerde gene FETÖ'nün siyasi ayağı yoğun olarak konuşulmaya başlandı. Ben size siyasi ayakla ilgili bir örnek vermek istiyorum: Bir üniversitemizde FETÖ soruşturma komisyonu kurulmuş. Komisyon başkanı sanığa soruyor: "Cemaat toplantılarına gitmişsin, doğru mu?" "Evet, gittim efendim." "Nasıl gittin?" "Bülent götürdü efendim." "Bülent kim?" "Yanınızda oturuyor efendim." Dönüyor Bülent'e "Bülent, bu adamı cemaat toplantılarına sen mi götürdün?" "Başkanım, birlikte götürmüştük ya." diyor. Gerçek durum bu olaydaki gibidir. Defalarca tekrarladık, başkalarını suçlayanlar etraflarına veya aynaya bakarlarsa FETÖ'nün siyasi ayağını göreceklerdir.

Değerli milletvekilleri, siyasi ayak başka konularda da aranmalıdır. "Çözüm süreci" adını vererek terörle mücadeleyi askıya alan; güneydoğudaki önemli birçok yerleşim yerini hendeklerle, bombalarla kuşatan; 800'e yakın güvenlik görevlisinin şehit olmasına, 300'den fazla sivil yurttaşın hayatını kaybetmesine yol açan olayların arkasındaki siyasi ayak nerededir? Habur'da çadır mahkemeleri kurdurarak PKK'lı teröristleri -üstelik terörist kıyafetlerini çıkarmadan- törenlerle karşılayan, rahatsız olmasınlar diye Türk Bayrağı ve Atatürk posterlerinin bile kaldırılmasını sağlayan siyasi ayak kimdir, kimlerdir? İmralı'yla görüşen, Oslo'da müzakere eden, Dolmabahçe'de mutabakat metni yayınlayanların siyasi ayağı yok mudur? Bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü peşmerge kıyafetli PKK'lıları kaymakamlara, valilere ağırlatarak Kobani'ye geçmesini sağlayan; PYD-YPG'ye katılarak Afrin'de, Azez'de Türk askerlerini şehit edenleri oralara gönderen siyasi ayak nerededir? Suriye'nin kuzeyindeki PYD ve YPG'yi kuran, yöneten elebaşıları Ankara'ya getirip görüşenlerin ve pasaport verenlerin siyasi ayakları yok mudur? Ege Denizi'nde 18 Türk adasının Yunanistan tarafından işgal edilmesine göz yumulmasının arkasındaki siyasi ayak kimdir? Bugün Mustafa Akıncı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ederek Türk milletini incitecek sözler sarf ediyorsa, onu Cumhurbaşkanlığına getiren süreçte Rauf Denktaş'ı "Ergenekoncu" diye tutuklamaya kalkışan, Annan Planı'nın kabul edilmesi için baskı yapan siyasi ayağı araştırmak gerekmez mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Sakallı emekli generalin bir ay önce İstanbul'daki bir toplantıda "Kurulacak ASRİKA devletinin başkenti İstanbul, resmî dili Arapça olsun." demesine rağmen hakkında hiçbir cumhuriyet savcısının soruşturma başlattığını bugüne kadar duymadığımıza göre, dayandığı siyasi ayak yok mudur?

Kızılay gibi bir kuruluşun itibarını düşüren, kurban paralarını topladığı hâlde kurban kesmeyen "şartlı bağış" adı altında milyonları "Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır." diyerek başka yerlere gönderen ve hâlâ orada pişkince oturmaya devam eden kişiye sahip çıkan siyasi ayak yok mudur?

Siyasi ayak konusunda İYİ PARTİ olarak verdiğimiz araştırma önergeleri reddedilse de Türk milletinin menfaatlerini korumaya devam edeceğimizi bildirir, saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)