| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 20.02.2020 |
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yarın Ana Dili Günü, bir de ana dilimde selamlayayım hepinizi. "..."(x)
Değerli arkadaşlar, bir torba yasayla daha karşı karşıyayız ve ben yaklaşık beş yıldır milletvekiliyim; maalesef henüz "reform" diyebileceğimiz herhangi bir yasa Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmedi. Hep günlük arkadaşlar, palyatif, duruma göre vaziyet alan yasalar. Bu yasaların bir kötü özelliği daha var arkadaşlar; hep yüzde 1'in yasaları oldular arkadaşlar, yüzde 1; sarayın, sarayın yandaşlarının ve sermayenin yasaları oldular. Maalesef, halkın yararına, yoksulların yararına, işsizlerin yararına yasalar görüşemedik; varsa yoksa saray ve yandaşları.
Değerli arkadaşlar, bakın, torba yasa önünüzde. 40 madde var torba yasada değil mi? Hani, ne görüşüyoruz? Bankacılık alanını düzenliyoruz değil mi? Bankalar var, elbette olmalı; onlarla ilgili düzenlemeler yapılabilir. Memlekette 55 tane banka var, bu bankaların patronları var ve saray var; bunların talepleri var, bunlar bu torbaya yansımalı, doğaldır ama bu bankaların bir de müşterileri var değil mi? O bankalara borçlu olan milyonlarca vatandaşımız var değil mi? 32 milyon vatandaşımızın bireysel kredi borcu var, kredi kartı borcu var; bunların 1,5 milyonu icrayla karşı karşıya, milyonlarcası borcunu ödeyemiyor, yalnızca borcunu çeviriyor ve faizlerle bu borçlar kat kat katlanıyor. Vatandaşlarımız buhran içinde, geleceğini göremiyor.
Şimdi, vicdanlı bir meclisin vicdanlı milletvekilleri böyle bir durumda ne yaparlar? Ya, der ki: "Vatandaşlarımız borçlu ya, zor durumda." Her gün intihar ediyor vatandaşlarımız, bakın, her gün, borç altında intihar ediyorlar. Böyle bir durumda vicdanlı bir meclis ne yapar, vicdanlı milletvekilleri ne yapar? "Ya, önce şu borç altında olan, intihar eden vatandaşlarımızla ilgili düzenlemeleri bu torbaya koyalım." der. Var mı? Yok arkadaşlar. 40 maddede, bu borç altında inim inim inleyen, intihar eden vatandaşlarımızı rahatlatacak 1 madde dahi yok maalesef; bundan dolayı utanç duyuyorum, maalesef yok.
Bakın, arkadaşlar, ne yapmamız lazımdı? Ya, elbette bankacılık alanını düzenleyelim ama şu borç altında olan vatandaşlarımızın da icralarını durduracak, faizlerini silecek, anaparayı da uzun vadeli, onu rahatlatacak şekilde yapılandıracak bir düzenlemeyi neden bu torbaya koyamıyoruz ya, neden? Neden bunu öne alamıyoruz? Size nedenini söyleyeyim: Çünkü saray, sarayın yandaşları başka dertlerde. Ne istiyor? Sarayını büyütmek istiyor. "Ahlat'a saray yapayım; yazlık saray, kışlık saray yapayım." Başka ne istiyor? Patronları rahatlatmak istiyor. Başka ne istiyor? Suriye'de savaş çıkarmak istiyor, bütün kaynakları silaha yatırmak istiyor. Başka ne istiyor? 5 yandaşını ihya etmek istiyor. Vatandaşın hâlinden uzaklar, saraylarda başka bir dünyada yaşıyorlar. Vatandaş başka âlemde, artık vatandaşımızın sesini duyma zamanı.
Gelelim bu 40 maddeye. Ne içeriyor? Hükûmet getirmiş, bazı vekillerimiz imzalamış. Sayın Bakan Yardımcımız Komisyona geldi; tutanaklardan söylüyorum, aynen şunu söyledi arkadaşlar: "Biz, bankacılık düzenini, sistemini zapturapt altına almak istiyoruz." Aynen böyle söyledi. "Biz, bankacılık düzenini, bankaları zapturapt altına almak istiyoruz." dedi. Ha, bir orası kalmıştı; memleketi zapturapt altına aldılar, şimdi de bankaları zapturapt altına alacaklar. Neden? Çünkü bankalar kendi talimatlarını yerine getirmiyor. Diyorlar ki: "Kredi ver." Bazı bankalar diyor ki: "Arkadaş, piyasada kriz var, şirketler batıyor; ben nasıl kredi vereyim?" Diyelim ki şirketin kredisini ödememiş, bankaya telefon açılıyor "Yapılandır." diye. Banka yapılandırmıyor. Şimdi eğer bu torba geçerse arkadaşlar, telefonlar gidecek, Demokles'in kılıcı havada, zapturapt yasası devrede; bundan sonra cezalar devreye girecek "Eğer benim telefon açtığım şirketin borcunu yapılandırmazsan sana bu zapturapt yasasıyla her türlü müeyyideyi yaparım." denilecek arkadaşlar.
"Bakın, bu düzenlemeler başka ülkelerde de var." diyeceksiniz. "Avrupa'da da var." Evet, var ama orada bir demokratik gelenek var. Hiçbir cumhurbaşkanı, hiçbir başbakan, hiçbir partili yetkili, o ülkede bir bankayı arayıp da "Şu şirkete borç ver, bu şirkete verme." demez ama burada öyle olacaktır maalesef, o sistem de zapturapt altına alınacaktır. Ama sonucu ne olacaktır? Maalesef o sistem daha da çökmeye mahkûm hâle gelecektir. Bakın, HSBC Bank terk etme kararı aldı. Başka yabancı sermayeli kuruluşlar da terk etme kararı alacaklar ve sermaye kaçmaya devam edecek. Arkadaşlar, sermaye piyasası, finansal piyasalar güven üzerine kuruludur; eğer bir ülkeye, bir sisteme, bir hükûmete, o ülkenin kurumlarına güveniyorsa gelir. Şimdi, BDDK'miz burada, SPK'miz burada. Allah'ınızı severseniz, SPK ve BDDK bağımsız mı ya! Çıksın bir AK PARTİ'li vekil, desin ki: "Onlar bağımsız. Onlar regülasyon görevlerini hakkıyla yerine getiriyorlar; siyasetin, vesayetin üzerinden de değil." Yani gerçekten bunu derseniz ben kendimi inkâr edeceğim çünkü o durumda değil; arkadaşlar, vesayet altındalar, görevlerini yapamıyorlar, regülasyon görevlerini yapamıyorlar.
Bakın, yasa ne diyor, biliyor musunuz arkadaşlar? Yasa, aynen şöyle söylüyor: Diyelim ki bir banka analisti gelecek yıl doların yükseleceğini öngördü, "Ben doların 7 lira olacağını öngörüyorum." dedi. Şimdi, madde vatandaşları ve yatırımcıları gerçeğe aykırı yönlendirmek diye bir ceza ortaya koyuyor. Şimdi, eğer ki gerçek dediğimiz şey Tayyip Bey'in kafasındaki "Dolar yükselmeyecek." ve Berat Bey'in kafasındaki "Dolar yükselmeyecek."se ve Tayyip Bey'in önerdiği "Faiz neden, enflasyon sonuçtur arkadaş." göndermesine karşı "Hayır, faiz neden değildir, enflasyon sonuç değildir." gibi bir ifade, bir yönlendirme olursa -ki benim iktisat bilgim onu gerektiriyor; faiz neden, enflasyon sonuç değildir ama- bir analist bunu söylerse, Tayyip Bey'in belirlediği gerçek de buna aykırıysa arkadaşlar, vay o bankanın hâline, o bankacının hâline; cezalar yağacak.
Bakın, arkadaşlar, siyasette eleştirilemiyorsunuz çünkü medya göstermiyor, medya sizi eleştiremiyor. Ne oluyor? Daha çok hata yapıyorsunuz, daha çok hata yapıyorsunuz eleştirilemedikçe. Eleştirilmekten değil, eleştirilmemekten korkun. Şimdi, finansal sistemde de kimse eleştiri yazamayacak. Herkes diyecek ki: "Güllük gülistanlık, her şey muhteşem." Hani Berat Bey diyor ya -Alice Harikalar Diyarı'nda- "Her şey çok güzel, Türkiye uçuyor." Vatandaş da diyor ya: "Türkiye nereye uçuyor acaba? Ben açım arkadaş, faturamı ödeyemiyorum." Hani böyle bir gerçeklik ayrışması var ya, şimdi bir bankacı eğer ki çıkıp da o gerçeğe aykırı analiz yazarsa hemen cezalar devreye geçecek. İşte sorun burada arkadaşlar; sorun yasalarda değil, sorun uygulamacıda.
Bakın, arkadaşlar, olumlu rüzgârlar var. ABD, Avrupa Merkez Bankası bol para dönemini yaşattı; bundan faydalandık ama bu böyle devam etmeyecek. Rüzgâr tersine döndüğünde, maalesef ayazda kalacağız. Bunun için bir an önce çatımızı sağlam hâle getirmemiz gerekiyor.
Torbada ne var arkadaşlar? Varlık Fonu düzenlemesi var değil mi? Varlık Fonu düzenlemeleri niçin var biliyor musunuz? Kanal İstanbul için var arkadaşlar. Bakın, bir Meclisin, vicdanlı bir Meclisin önceliği ne olur? İstanbul gibi depremi bekleyen bir şehri depreme hazırlamak olur değil mi? Ama orada rant yok, orada yandaşlara akıtılacak kaynak yok. Kanal İstanbul'un çevresindeki araziler kapatılmış, Kanal İstanbul yapılmak zorunda çünkü angajman var ve kaynaklar oraya aktarılacak. Varlık Fonuyla ilgili iki düzenleme var, diyor ki: Bir, Varlık Fonuna sınırsız borçlanma yetkisi vereceğiz. Hani varlık olacaktı ya, Norveç torunlarına Varlık Fonuyla varlık bırakacak. Biz ne bırakacağız çocuklarımıza, torunlarımıza Varlık Fonuyla? Sınırsız borçlanmayla borç bırakacağız arkadaşlar. Başka ne yapacağız? Büyük bir risk altına giriyoruz. Hani evimizde annemizin son bilezikleri vardı ya, onlar saklanırdı kara gün için, bizim de son bileziklerimiz kaldı artık. Her şeyi sattınız, her şeyi özelleştirdiniz, geriye kaldı Ziraat Bankası, Halk Bankası, BOTAŞ, Türk Hava Yolları. Şimdi ne yapacaklar biliyor musunuz sınırsız borçlanmayla? İşte, bu altın bilezikleri, evde kalan son bilezikleri satmayacaklar, teminat gösterecekler ve kredi alacaklar. Kredi batacak çünkü Kanal İstanbul batacak eğer girerlerse, yapabilirlerse, yapmamaları için mücadele edeceğiz ama batarsa bu altın bilezikler de gidecek.
Bakın, arkadaşlar, bu yeni rejim maalesef kendi etini yiyen bir canavara dönüşmüş durumda. Kendi etini yiyor artık çünkü dışarıdan kaynak gelmiyor, kendi etini yiyor. Aynı zamanda, evlatlarını yiyen bir canavara dönüşmüş durumda, evlatlarımız intihar ediyor. Bir an önce vatandaşlarımızın çıkarına düzenlemeler yapmazsak bu canavar etini yemeye, evlatlarını yemeye devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, adrese teslim bir düzenleme var biliyor musunuz burada? Ne diyor biliyor musunuz Mustafa Bey getirdiği teklifte? "Yatırımcının genel riskine az maruz kalması için Proje Finansman Fonu'nu getirdik." diyor. Kime yapılmış bu biliyor musunuz? Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon. Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon, İstanbul Havalimanı'ndan dolayı borçlarını ödeyemiyorlar biliyor musunuz? Hep erteliyorlar. Başka borçları da var. Şimdi, bu ihale onlara adrese teslim verilecek, bu projeye girecekler; diğer borçlarından dolayı, İstanbul Havalimanı borçlarından dolayı Kanal İstanbul Projesi'ndeki borçları haczedilemeyecek.
Değerli arkadaşlar, işte böyle bir vahim düzenlemeyle karşı karşıyayız. Eğer buna dur demezsek arkadaşlar, emin olun altın bilezikler de gidecek, evlatlarımız da intihar etmeye devam edecek.
Sayın Başkan, müsaadeniz olursa bir dakika daha alabilir miyim?
BAŞKAN - Kısa bir şey, bir dakika değil de siz tamamlayın, ben bitireyim hemen çünkü süre sıkıntımız var.
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, gerçeğe aykırı yönlendirmeyle ilgili size bir örnek vermek istiyorum. Dün Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi? "Soros'un Türkiye ayağı içerideydi, onu bir manevrayla beraat ettirmeye kalktılar." dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, ben size bir fotoğraf gösteriyorum burada. Bu kim? Recep Tayyip Erdoğan. Bu kim? Egemen Bağış. Bu kim? Ömer Çelik. Karşısındaki kim? George Soros. 2003 yılında "Bana destek olun." diye George Soros'tan ricacı olan Tayyip Erdoğan, geldi Osman Kavala'yı Soros'un Türkiye ayağı olmakla önce Gezi'den mahkûm etmeye kalktı, şimdi de -oradan beraat etti arkadaşlar- 15 Temmuz darbesini planlamaktan dolayı yargılamaya kalkıyor. İşte böyle bir ülkeye hiç kimse yatırım yapmaz arkadaşlar. Hukuk devleti olmadığımız sürece, anayasal düzeni savunmadığımız sürece bankacılık düzeni de kendi kendini yemeye devam eder, hem huzurumuz kaçar hem de refahımız kaçar arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunarım.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (HDP sıralarından alkışlar)