| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 20.02.2020 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 176 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 25'inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
25'inci maddeyle, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 23'üncü maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek ortaklıkların önemli nitelikteki işlemlerini düzenleyen hüküm kapsamı daha sade ve anlaşılır hâle getirilmektedir, bu değişiklik uygundur.
Değerli milletvekilleri, bugün İdlib'de şehit düşen 2 yiğidimize Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyorum, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkanlığının yayımladığı "Aile" dergisinde yer alan "Tasarruflu pazar alışverişi nasıl yapılır?" başlıklı yazıda "Ucuza almak için akşam saatlerini bekleyin." tavsiyesinde bulunulmuş, dalga geçmiş gibi. Hiç pazara gitmemişler anlaşılan. Gitseler zaten, fakir fukaranın, emeklinin, dar gelirlinin, olabilecek indirim beklentisiyle akşam saatlerinde alışveriş yaptıklarını görür, yine de filelerini dolduramadan ancak tadımlık miktarda sebze meyve aldıklarına şahit olurlardı.
Değerli milletvekilleri, halkımız gerçekten zor durumda, yapılan zamların altında geçimini zor temin etmekte, maksimum tasarrufla yaşamaktadır. Diyanetin "Tasarruflu pazar alışverişi nasıl yapılır?" diye akşam saatlerini göstermesini, kıt kanaat geçinen halkımız açısından doğru bulmuyorum.
Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığının son zamanlardaki faizle ilgili çelişkili görüşleri de kurumun saygınlığına gölge düşürmektedir. Yüz yıllık bir geçmişe sahip bulunan bu kurumun, gereksiz ve çelişkili beyanlarla zayıflatılması yanlıştır.
Değerli milletvekilleri, "tasarruf" kavramı toplum hayatımızda, ülkemizin ekonomik hayatında çok fazla önemsenmesi gereken bir anlayıştır. Varlıklı olanlarımız ve kamudaki yöneticilerimiz bu kavrama, maalesef, fazla aşina olmasalar da tasarruflu yaşamak ya da tasarruf etmek ülke ekonomisi için önemlidir. Türkiye'de enerjide, meyve sebzede, ekmekte, suda israf öyle boyutlardadır ki Türkiye İsrafı Önleme Vakfının hazırladığı rapora göre, bir yılda millî gelirin yüzde 15'ine ulaşmaktadır.
Yine, rapora göre günde 6 milyon ekmek de çöpe gitmektedir. Bu, korkunç bir rakamdır.
Değerli milletvekilleri, ekonomisi gelişmiş, kişi başına düşen millî geliri çok yüksek sıralarda olan ülkelerde israftan bahsedemezsiniz. Örnek vermek gerekirse, kişi başına düşen millî geliri 54 bin dolar olan İsveç'te jileti bile çöpe atmıyorlar, geri dönüşüme gönderiyorlar. Ha, bu arada Ankara Büyükşehir Belediyesinin berberlere kullanılmış jiletleri toplamaları için kutu dağıttığını duydum; çok güzel bir teşebbüs, Sayın Başkan Mansur Yavaş'ı tebrik ediyorum, diğer belediyelerimize de örnek olmasını diliyorum. Tekrar İsveç'e dönersek, bazı üniversitelerin binaları İsveç'te kiralıktır. Öğretim üyelerinin odaları 1 masa, 2 sandalye ve 1 kitaplık sığar ölçüdedir.
Değerli milletvekilleri, bir de bize bakın, tam tersi. Ekonomik ömrü dolmadan yıkılan binalar, yöneticilerin zevklerine uymadığı için değiştirilen mefruşatlar, makam araçları, kiralanan lüks arabalar, özellikle taşrada yapılanlar; insan çileden çıkıyor. Soran yok tabii, "Sen bunu niye değiştirdin?" diyen de yok; Sayıştay vardı, artık onun raporlarını da değerlendiren yok. O kadar çok alanda israf ve tüketim yapmaktayız ki saymakla bitmez.
Gariban vatandaşlarımıza tasarrufun nasıl yapılacağını öğütleyen Diyanet başka konulara dokunsa, mesela sonuçları gerçekçi bir şekilde hesaplanmadan aceleyle hazırlattırılan projelerle araç geçiş garantisi verilen köprüler, yolcu garantili havalimanları ve hasta garantili şehir hastaneleri için hazineden milyarlar ödenmesine sebep olan ilgililer ve yetkililere bir tavsiyede bulunsa; devletin imkânlarını şahsi gelecekleri için kullananlara, yetim hakkını yani kamunun parasını sanki birinin parasını başka birine harcıyormuşçasına tüketen vurdumduymazlara bir tavsiyede bulunsa isabetli bir iş yapmış olur.
Değerli milletvekilleri, israfı önlemenin en önemli yolu eğitimdir. Eğitimin düzeyi ile israf ters orantılı olarak gitmektedir. "Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir, düşünmek için aklın eğitilmesidir" diyor Einstein. Akıl, düşünmeye yönlendiremiyorsa yapacak bir şey yok demektir.
Değerli milletvekilleri, bir toplumda kamunun parasını harcarken hâkim olan anlayış, kendi paranızı kendinize harcamak şeklinde olmalıdır. Bunun için de liyakatli, ahlaklı ve dürüst olmak ve aynı zamanda liyakatli, ahlaklı ve dürüst kadroları iş başına getirmek şarttır; aksi takdirde, sorumluluktan kaçamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, "Küçük harcamalardan sakının, ufak bir delik koskoca bir gemiyi batırmaya yeter." diyor Benjamin Franklin. Kur'an-ı Kerim'de Araf suresi 31'inci ayette "İsraf etmeyin çünkü Allah israf edenleri sevmez." denilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Sevgili Peygamber'imizin "Bir ırmaktan abdest alırken bile suyu israf etmeyiniz." sözüyle konuşmamı tamamlıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)