| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 20.02.2020 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizleri ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP, yasama önceliğinden gerçekten bihaber. Emekçinin ve yoksulun sorunlarını çözmek yerine Bankacılık Kanunu'yla uğraşıyoruz. Oysa öncelik, sosyal politikalarda, istihdam politikalarında ve işsizlikte olmalı; öğrenci borçlarında olmalı; ataması yapılmayan öğretmenlerde, EYT'lilerde, çiftçilerin ve tarım çalışanlarının sorunlarında, esnafın derdinde, asgari ücretle açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayanların derdinde olmalıdır. Ancak AKP, tercihini yine halktan, emekçiden ve işçiden yana değil, kendilerinden yana kullanmaya çalışıyor. AKP'nin insanları açlığa ve yoksulluğa mahkûm ettiği yanlış politikalarındaki ısrarı, artık halkın sofrasındaki lokmaya değil, canına göz diker noktaya gelmiştir. AKP politikaları, yaşatmaktan ziyade can almaya devam eden bir noktaya gelmiştir. İnsanların bugününe ipotek koyan iktidar artık yarınlarını da hayal edemeyecek noktaya getiriyor. Umut edemeyen yoksullar, işsizler çaresizlikle yaşamlarına son vermekte; aslolan yaşamak, yaşatmak olması gerekirken maalesef insanlar intiharların eşiğine getirilmiş durumda. Bu ülkede insanlar nasıl ölmekte ve ne şekilde gömülmektedir? Aslında Albert Camus'un daha önce söylediği gibi: "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." Bir ülkede yoksulluktan insanlar ölüyorsa o ülkede doyumsuz, açgözlü bir grup vardır ve bunların artık kim olduğunu herkes biliyor. İktidar, ülkenin yoksulluk sorunuyla ilgilenmek, ekonomiyi düzeltmek için adımlar atmak yerine suni gündemler yaratarak iktidarının biten ömrünü solunum cihazıyla uzatmaya çalışıyor. Bugünkü iktidar da bunun kendi iktidarının sonu olduğunu gayet artık görmeye başladı. Bugünlerde kendini intiharla açığa vuran açlık ve yoksulluğun, mücadele fikriyle birleştiğinde taşıyıcı ve yıkıcı potansiyelinin gayet farkındalar. Çaresizlik nedeniyle intiharın eşiğine gelen toplum, gün gelecek kendi hayatlarına değil, sizin iktidarınıza artık son verecektir.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede artık hukuk kalmamıştır maalesef. Dün Osman Kavala iki yılı aşkın bir süre boyunca, AİHM'nin hak ihlaline rağmen hukuksuzca cezaevinde tutulduktan sonra beraat etti. Tahliye edilmesi gerekirken, her ihtimale karşı yedekte bekletilen ve numarası dahi belli olmayan bir soruşturma nedeniyle tekrar tutuklandı. Bu bir hukuk katliamıdır. Bizler bunu, Türkiye'deki hukuk sistemini ortadan kaldıran bu nefret dolu yargı mühendisliğini, düşman hukuku uygulamasını, Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş hakkında tahliye kararı verilmesine rağmen kararın icrasını geciktirip yeniden bir soruşturma dosyasıyla suç uydurarak tutuklama kararı verilmesinden biliyoruz. Hukuku, adaleti ve insan haklarını her gün ayaklar altına alıp çiğneyen, demokratik siyasete kelepçe vurmak isteyen bu iktidar, daha önce 9 defa tutuklanan Mahmut Alınak'ı bir kez daha tutuklamıştır ve maalesef, o kelepçe görüntüleri aslında tarihe bir not düşmüştür AKP zulmü hakkında.
Türkiye'de Kürtlere ve tüm muhaliflere karşı çılgınca kin güden, intikam peşinde koşan bu iktidarın hukuksuzluklarının sonu yoktur. Bu iktidar, kamusal ve demokratik meşruiyetini tamamen yitirmiştir. Yargıyı kendilerine bağlayarak ve çeşitli komplolarla siyasetçileri rehin alarak ayakta tutmaya çalıştıkları düzenlerinin artık sonu görünmektedir. Hiç lafı eğip bükmeden söyleyelim: Bu bir diktatörlük uygulamasıdır ve literatürde bunun adı da faşizmdir.
Değerli arkadaşlar, söz konusu 27'nci madde, bilhassa halka arz oranı düşük olan şirketler için ortaklık yapısının değiştirilmesinde ayrılma, teklifte bulunma ve satın alma sürecinin hisse değerlendirmeleri bakımından spekülatif ve manipülatif bir biçimde işletilebileceği riskini göz ardı etmiş durumdadır. Halka arz oranı düşük olan şirketler, borsanın mevcut manipülatif etkisinden çok daha fazla etkilenebilir durumdadır. Bu bahisle, söz konusu şirketlerden pay almak isteyen yurttaşlar açısından mağduriyet yaratacak ihtimallerin ortadan kaldırılmasını ve manipülatif etkilerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak tedbirleri içermediği sürece adil fiyat ilkesini gerçek anlamda hayata geçirecek nitelikte de sayılmayacaktır. Sonuç olarak, AKP'nin toplumsal meşruiyet sorunu, aynı zamanda bir kamusal rıza krizine dönüşmüş durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Gramsci'nin de vurguladığı gibi, iktidar sadece baskı ve zor yoluyla değil, aynı zamanda kamusal rıza mekanizmalarını üreterek de iktidar olup yönetme meşruiyetini sağlar ancak toplum artık AKP'nin pek çok icraat, eylem ve projesine destek vermemekte, rıza göstermemektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)