| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 20.02.2020 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; sözlerimin başında, İdlib'de şehit düşen askerlerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum.
Yine, Almanya'daki ırkçı saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin diyorum.
Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 28'inci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 28'inci maddesiyle, yatırımcıların değişen şartlara göre toplu bir şekilde hareket edebilmesine ve ihracatçılar ile yatırımcıların borçlanma araçlarının hüküm ve şartlarının değişmesi yönünde mutabakata varılabilmesine imkân sağlanması amaçlanmıştır. Ayrıca, yeniden yapılandırma hususunda mutabakata varılması hâlinde takiplerin durması, zaman aşımı ve hak düşürücü sürelerin işlememesi ve borçlanma araçlarının ifasıyla takiplerin düşmesi amaçlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, devlet, milletin siyasi teşkilatlanmış hâlidir. Devlet ne için vardır? Devlet, kendisinin siyasi teşkilatlanmasını sağlayan milletini mutlu etmek, huzur içinde yaşatmak, yarınlarında umut içerisinde olmasını sağlamak ve eğitimi, sağlığı, güvenliği sağlamak, onların her türlü talep ve isteklerine imkânlar dâhilinde cevap vermek için vardır. Ama günümüze baktığımızda, maalesef devletimiz, bırakın insanları mutlu etmeyi, onların mutsuz olması için elinden ne geliyorsa yapıyor. Yani kendi imkânlarıyla bile maalesef -üzülerek ifade etmek istiyorum ki- insanlarımızı mutsuz ediyoruz. Devlet memurları kadrosuna bakıyorsunuz, içerisinde çok çeşitli sınıflarda kadrolar var, "süresiz sözleşmeli" diye bir kadro var. Bu vatandaşların, bu kadroda bulunan insanların ne tayin hakkı var ne eşleriyle bir arada yaşama hakkı var ne çocuklarıyla aynı evde, aynı çatı altında yaşama hakkı var ne de mesleklerinde yükselme hakkı var. Mademki devletimizin bu memurlara ihtiyacı var, mademki bu memurlar devletimizin birçok görevini yerine getiriyor, bu ayrımı ortadan kaldıralım, bu şartlarda çalışan bütün memurlarımız aynı hakta, aynı, eşit statüde olsunlar. Yani devlet için bunu gerçekleştirmek çok mu zor? İnsanlarımızın bu şekilde bir nebze de olsa mutlu olmalarını, bu güzel insanlarımızdan, bu yüce milletimizden niçin esirgiyoruz? Devlet, eğer bu memurlarla misyonunu, işlevini yerine getirecekse memurlar arasındaki bu eşitsizliğe son vermelidir. "Süresiz sözleşmeli" diye bir kavram var. Bu vatandaşlar, bu memurlar her yıl sözleşme imzalamak durumunda. Sözleşme zamanı geldiğinde geceleri uykuları kaçıyor, rüyalarında "Acaba, sözleşmem yenilenir mi, yenilenmez mi?" şeklinde hafakanlar basıyor diyebiliriz. Mademki devletin bu insanlara ihtiyacı var, kaldırın bu süresiz sözleşmeyi, kadroya alın, bunların korkularına son verin.
Yine, yurt dışında yıllarca çalışıp Türkiye Cumhuriyeti devletine, memleketimize döviz kazandıran insanlar, emekli olduktan sonra, yurt dışındaki özlük haklarını kaybetmemek adına birinci adresleri olarak yurt dışındaki adreslerini göstermek zorundalar, ikinci adresleri de Türkiye'de ikamet ettikleri yer. Ama günümüzde bu vatandaşlarımızı aile hekimliği sisteminden, birinci adresleri Türkiye olmadığı için, çıkarıyoruz. AK PARTİ'li arkadaşlarımızın baş tacı olan Suriyeli göçmen kardeşlerimize bedava sağlık hizmeti verirken kendi vatandaşlarımıza bu hizmeti niçin vermiyoruz? Niçin onların mutsuz olmasına sebep oluyoruz? Gelin yıllarca gurbet kahrı çeken, yaban ellerde memleketimizin ekonomisine katma değer sağlamak için çile çeken bu insanlarımızın bu derdine çözüm bularak kısmen de olsa onların mutsuzluğunu giderelim. Başta da söyledim, devletin amacı insanlarımızı mutlu etmektir ama maalesef son yirmi yıla yakındır insanlarımız mutlu değiller. Bakın, çarşıda, pazarda, sokakta, metroda, herhangi kalabalık yerlerde yüzü gülen insanı bulmak, neredeyse Sayısal Loto'da en büyük ikramiyeyi kazanmak gibi bir şey oldu.
Bu duygular içerisinde hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)