GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/1607) esas numaralı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/64) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:60
Tarih:25.02.2020

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Türkiye profesyonel futbol liglerinde takımı olmayan illerin amatör futbol lig kulüplerinden birine 3. Lig'e yükselme hakkı tanınması, Süper Lig'deki takımların tescil edebilecekleri Türk vatandaşı olmayan futbolcu sayısının 3'le sınırlanması ve diğer profesyonel ve amatör liglerde Türk vatandaşı olmayan futbolcu tescil edilememesi amacıyla vermiş olduğum kanun teklifi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk yabancı futbolcu olarak 1951 yılında Adalet takımında oynayarak kapıyı açan Garo'nun ardından binlerce yabancı futbolcu geldi geçti ülkemizden. Türkiye'deki ilk profesyonel yabancı futbolcuydu. Ben buradan ülkemize gelip Türk futboluna emek veren, ter döken ve futbolumuza katkı sunan tüm yabancı futbolculara teşekkür ediyorum.

Yabancı sayısı için kurallar koyduk, değiştirdik, değiştirdik, tekrar değiştirdik. 1966'dan 1999 yılına kadar geçen otuz üç yılda sadece 4 kez değişen kural bundan sonra hemen hemen her yıl değişikliğe uğradı. Millî Takım eski teknik direktörü Lucescu'nun sözü hâlâ hafızalarımızdadır: "9 tane yabancı oyuncu, 2 tane Türk oyuncuyla oynayan takımlardan millî takım çıkarmak kolay değil." Bazı yerli oyuncuların ve spor yazarlarının verdiği destekle Lucescu'nun bu çıkışı yabancı sayısının sınırlanmasını gündeme getirmişti. Yabancı sınırlamasını destekleyenler ise Millî Takım'ın başarılı olduğu dönemleri hatırlatıp bunda yabancı sınırlamasının payının olduğunu söylemektedirler.

Son on yılda 8 kez yabancı kuralını değiştiren Türkiye bu süreçte dünya sıralamasında ne yaptı? FIFA'nın istatistiklerine bakalım: 2005 yılında 6 yabancı var, sıralamamız 14. 2006 yılı sonunda 26'ncı sıradayız. Yine 2014 yılında 8 yabancı futbolcu oynatma hakkımız var, 43'üncü sıradayız, daha sonra da 49'uncu sıraya gerilemişiz. Yabancı sınırını kaldıran düzenlemeyle "28 kişilik kadroda 14 yerli, gerisine karışmam." denildi. 14 yabancı transfer etme hakkına kavuşan kulüpler, isterlerse ilk 11'de tamamen yabancı futbolcu oynatma hakkına sahip oldular ve Türkiye, 2015'in başında dünyada 48'inci sıraya geriledi. 10 Ağustos 2017 tarihinde ise Türkiye'nin yeri bu kez 33'üncü sıradaydı.

Sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşmasında "Bakıyorsun sahaya neredeyse yerli oyuncu yok, bunu doğru bulmuyorum; işi bitmiş oyuncuların alınmasını doğru bulmuyorum." beyanına Türk futbolunun kalkınmasını isteyen herkesin gönülden katıldığını söylemek istiyorum. Millî Takım Teknik Direktörümüz Şenol Güneş "Ben hâlâ sayının azaltılması gerektiğini söylüyorum." demişti. Yine, bir futbol antrenörümüz "Biz dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkelerin başındayız. Avrupa'nın en genç toplumunu oluşturuyoruz. Buna rağmen Avrupa'nın en yaşlı ligine sahibiz." demişti. Peki, neden?

Değerli milletvekilleri, gençlik ve spor il müdürlüklerine baktığımızda, gençlik ve spor il müdürlüklerinde futbol dışında tüm branşlarda takımların olduğunu, yarışmalara katıldıklarını görmekteyiz ama ne hikmetse futbolda bir çalışması yok. Oysa gençlik ve spor il müdürlüklerinin kadrolarına baktığımızda burada onlarca futbol antrenörünün futbol dışında, masa başında başka işlerle uğraştığını görmekteyiz yani devletin imkânları Türk gençliğine, Türk çocuklarına sunulmuş olsa, biliyorum ve umuyorum ki, bu gençler arasında adını tarihe yazdıran binlerce çocuğumuz olacaktır.

Yine, son oynanan derbide, Galatasaray-Fenerbahçe maçına baktığımızda, takımın birinde sadece 1 Türk futbolcunun olması da düşündürücüdür. Yine, bu yabancı futbolculara verilen paranın altyapıya harcanması durumunda ve kulüplere altyapı hizmetlerinin sunulması durumunda Türk futbolunun kısa sürede 2002'deki dünya 3'üncülüğüne eriştiği yıllara, zaferlere döneceği kanaatindeyim.

Spor, siyasete alet edilmemeli. Olaya bu yönüyle bakmadan kanun teklifimizin kabul edilmesi hususunda Sayın Cumhurbaşkanının da beyanı dikkate alınarak olumlu oy vermenizi talep ediyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Ayhan Bey.

AYHAN EREL (Devamla) - Sayın Cumhurbaşkanın da görüşleri doğrultusunda AK PARTİ'li arkadaşlarımızın kanun teklifine olumlu oy vermesini talep ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)