| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 27.02.2020 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
19 Şubat 2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Fiyat Değerlendirme Komisyonu ilaç fiyatlarını güncelledi; yüzde 12 oranında bir artış gerçekleştirdi. Meclis kayıtları açılırsa, bundan önceki yıllara da bakılırsa her yıl şubat ayında Türkiye'de ilaç sorunu tartışılmakta. Neden? Çünkü ilaç fiyatları her yıl şubat ayında güncelleniyor. Neye göre güncelleniyor? Döviz kuruna göre, euro bazında güncelleniyor ve Merkez Bankası güncel euro yerine, bir euro fiyatı belirleyip ona göre bir artış gerçekleştiriyor. İlaç, hayati bir öneme sahip. İlaç, olmazsa olmazdır. Kürtçede derler: "..."(X) İlacın olmaması hepimizi perişan edebilir. Peki, ne oluyor? Şubat ayında ilaç fiyatları güncellenecek diye -aslında ilaçlar stoklarda olduğu için, stoklarla takip edilebileceği için- ilaç firmaları yavaş yavaş ithalatı durduruyor. İthalat durunca, vatandaş, hasta olduğunda ilaca ulaşamıyor. Bir de bir salgın çıkınca, düşünün domuz gribi gibi bir salgın çıkınca, ilaçlar tümden yok oluyor. Sadece salgın mı: Tansiyon ilaçları, epilepsi ilaçları, kalp ilaçları, bunlara ulaşamıyorsunuz. Başka ne oluyor? Halk sağlığı için çok ciddi bir problem olan, giderek bütün dünyada ölüm nedenlerinin başında gelen kanser ilaçlarına ulaşamıyorsunuz. Bu durum öyle bir hâl alıyor ki insanlar ilaca ulaşamadığı gibi, ilaca ulaşmak için merdiven altı işlere yöneliyor.
Peki, Türkiye'de ilaç politikasında nasıl bir süreç izleniyor? Türkiye'de, aslında ekonomik krizle beraber, dövizin değer kazanıp TL'nin değer kaybetmesiyle beraber... Yerli ilaç üretimi de yok, dışa bağımlı, şu anda, Türkiye'de ilaçlar yüzde 60 dışarıdan ithal ediliyor.
Şubat ayında bu sıkıntılar yaşanırken Türkiye'de bazı yerli firmaların, bunu fırsata dönüştüren -nasıl yandaş müteahhit şirketleri varsa- yandaş ilaç firmalarının "muadil" diye geliştirdikleri ilaçlar, aslında bir yığın sıkıntıya neden olmakta. Bu sıkıntıların başında: İlaç piyasadan toplatılınca, standartlara uygun olmadığı ortaya çıkınca birçok problemle karşı karşıya kalıyoruz? Ne mi? Bir anestezi ilacında yapılan uygulama sonucu, Türkiye'de şu anda birçok üniversite hastanesinde ve iftiharla sunulan şehir hastanelerinde ameliyatlar sıkıntıya düşmüş durumda. Ameliyatın yapılmadığı yerde, sağlığı siz düzelteceğiniz yerde tehdit etmiş oluyorsunuz.
Kanser ilaçlarında başka ne oluyor? Sevgili arkadaşlar, kanser ilacına ulaşamayan vatandaşlar, ilacı bir şekilde bulduğunda parasıyla almak zorunda kalıyor çünkü Sağlık Uygulama Tebliği'nde "Bu ilacın karşılığı yok." deniyor. Vatandaş ne yapıyor? Mahkemeye dava açıyor. Ankara'da bir yurttaşımız mahkemeye dava açıyor. Mahkemeyi kazanıyor. Mahkeme diyor ki: "Siz ilaca ulaşmak zorundasınız, devlet bunu karşılamak zorunda ve ilacı vermek zorunda." Peki, ne yapıyor Sosyal Güvenlik Kurumu? SGK buna da itiraz ediyor, Sosyal Güvenlik Kurumu itiraz edince vatandaş ulaşamıyor. Böylece kanserli hastaya "Paran varsa iyileşirsin, yoksa sürünürsün, ilaca ulaşamazsın." denmektedir. Eğer ilaç bir haksa, sağlıklı yaşam bir haksa, eğer sosyal devlette ısrarcıysanız, eğer "Sağlıkta biz yüzde 100 başarı kazandık." diyorsanız, bugün insanlar mahkeme kararıyla ilaca ulaşabiliyorsa bu, utanılacak bir durumdur. Bir an önce bunun düzenlenmesi lazım.
Ülkede sağlık uygulamalarıyla ilgili başka ne oluyor? Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sağlık çalışanlarını meslek gruplarına ayırmış. Sevgili arkadaşlar, farmakolog -burada eczacı olan vekiller var- bakteriyolog, anatomist ve buna benzer meslektekiler diğer meslek gruplarına girmiş, hacamat ve sülük yapanlar "sağlık çalışanı" olarak tanımlanmış. Bu, gerçekten ne aşamada olduğumuzun göstergesidir. Farmakolojiyi bilmeyen, farmakolojiye inanmayan, ilaç bilimine inanmaz, o zaman Türkiye'yi de ilaca muhtaç eder. Eğer çareyi buna benzer çarelerle düşünürsek, bitkisel ürünleri öne çıkarırsak, maazallah, yarın nelerle karşı karşıya kalırız. Bir an önce bunların da düzeltilmesi lazım.
İlaç vazgeçilmezdir, ilaca ulaşılması gerekir, ilacın bulunması lazım; olmazsa olmazdır, ilacın ikamesi olmaz, ilaç hayati öneme sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Her yıl şubat ayında bunu yaşamaktansa gelin bu konuyu araştıralım. Ülkenin her tarafında ilacın eşit bir şekilde ulaşılabilir, bulunabilir ve ücretsiz olması için bir çalışma yürütelim.
Bu nedenle araştırma önergesine desteğinizi bekliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HPD sıralarından alkışlar)