GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:27.02.2020

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 173 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Bu maddede kanun teklifinin kapsamına giren ürünlerden bahsedilmektedir. Kanunun Avrupa Birliğine ihraç edilen ürünlere, özel kanunu bulunan bir ürün için özel kanunda hüküm bulunmayan hâllerde uygulanacağı, AB dışındaki ülkelere ihraç edilecek ürünlerin bu kanun kapsamı dışında tutulduğu belirtilmiş ve ürünlerin güvenli olması, ürüne ilişkin işaretleme, etiketleme ve belgelendirmenin alıcıyı yanıltmamak şeklinde yapılması gerektiği ifade edilse de aslında bu konuda yapılacak şey, dünyayı iyi takip ederek uygulamalardan kaynaklanacak eksikliklerin hızla giderilebileceği mekanizma geliştirmektir.

Değerli milletvekilleri, 2013 yılından bu yana üzerinde çalışılan ve hemen herkesin büyük ölçüde mutabık kaldığı bu teklifin niçin bu kadar geciktirildiği de anlaşılamamıştır. Ayrıca bir noktayı da dile getirmeliyim: Bu teklifle ilgili olarak, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu tali komisyon olarak belirlenmesine rağmen kanun teklifi bu Komisyonda görüşülmemiştir. Üyesi olduğum Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda zaten bir buçuk yıldan bu yana hiçbir yasanın görüşülmediğini belirtmek isterim. Niçin böyle yapılıyor, bunu da anlamak mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, mevcut 4703 sayılı Yasa'da ithalatçı, dağıtıcı, yetkili temsilci ve üreticinin bir kabul edildiği, oysa AB mevzuatına göre bunların her birinin sorumluluklarının ayrı ayrı tanımlanması ve bir olumsuzluk ortaya çıktığında da asıl müsebbibiyle ilgili yaptırımların uygulanmasının gerektiği, dolayısıyla bu teklifle hem imalatçı, ithalatçı, yetkili temsilci ve dağıtıcı kavramlarının tanımının yapıldığı hem de bunların yetki ve sorumluluklarının ayrı ayrı tanımlandığı görülmektedir. Bu güzel olmuş, buna katıldığımı ifade etmeliyim.

Değerli milletvekilleri, işte bu teklifle olduğu gibi, yetkiler ve sorumlulukların dağıtılmasının devlet idaresinde de uygulanmasının çok önemli olduğunu söylemek istiyorum. Yani bütün yetki ve sorumlulukların "bir"de toplandığı ve verimli çalışmadığını bir buçuk yılda apaçık gördüğümüz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden vazgeçilerek, seçilmişlerin atanmışlardan daha etkili olduğu, kuvvetler ayrılığı prensipleri çerçevesinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini bu vesileyle vurgulamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinde belirtilen ürün güvenliği ve teknik düzenlemeler yanında, ülke olarak kaliteli üretimi nasıl artırırız, ileri teknoloji ürünlerin ihracattaki payını nasıl artırırız onlara da bakmalıyız. İmalatta dijital dönüşüm projeleri bu açıdan önemlidir. Eklemeli imalat gibi yeni ve etkili üretim teknolojilerine önem vermeli, eğitimin kalitesini artırmalı, AR-GE çalışmalarına destekler artırılmalıdır. Burada dikkat çekmek istediğim başka bir konu da, bu yasadan kaynaklanan sorumlulukların ilgililerce hassasiyetle takip edilmesi ve gereğinin yapılması konusudur. Aksi takdirde Hazreti Mevlâna'nın dediği gibi -yasa güzel sözlerden ibaret kalacaktır- güzel söz söylemek kolay, önemli olan güzel iş yapmaktır.

Değerli milletvekilleri, ürün güvenliğinden bahsedilince akla ilk gelen insan sağlığıyla doğrudan ilgili olduğu için gıda ürünleridir ve güvenlik prosesi tarladan başlamakta, çatalın ucunda bitmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda hiç de başarılı olamamıştır.

İnsanlarımızın sağlığının ne kadar ucuz olduğunu yaşayarak görüyoruz. Hepimizin bildiği sadece bir örnekle yetineceğim: Tarım ve Orman Bakanlığının 19 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımladığı Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'nde, bal olmadığı hâlde bal izlenimi veren sahte bal üretimini tümden yasakladığı ancak geçici maddeyle de bugüne kadar üretilmiş stoklardaki ve raflardaki gerçekte bal olmayan ürünlerin satılmasına 2020 yılı sonuna kadar izin verildiği belirtilmiştir. Bu ürün insan sağlığına aykırı değilse neden yasakladınız, eğer aykırı ise imalatına en baştan niçin izin verdiniz?

Değerli milletvekilleri, bu ürünler nasıl alıcı buluyor? İşte, işin en vahim tarafı da bu. İnsanlarımız yoksulluktan dolayı gerçek bal alamayınca böyle sahte mallara yöneliyorlar ve maalesef kendi sağlıklarını da, çocuklarının sağlığını da tehlikeye atıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, halkımızın sağlığıyla oynayan tüm unsurlar aslına bakarsanız terör örgütlerinden daha tehlikelidirler.

Yüz binlerce insanımızın sağlığını bozanlar, onları şu ya da bu şekilde görmeyerek, müsaade ederek yardım ve yataklık yapanlar da hak ettikleri en ağır cezalarla cezalandırılmalıdır diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)