| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 14.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA ARİF BULUT (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılı Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Kurumu bütçesiyle ilgili olarak grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Sağlık Bakanı, komisyondaki sunuş konuşmanızda, doğumda beklenen yaşam süresini yetmiş beş yıla çıkardığınızı, bebek ölüm hızını binde 29'dan binde 7,7'ye gerilettiğinizi, anne ölüm hızını yüz binde 15,5'e düşürdüğünüzü, ayrıca birçok başarılarınızdan bahsederek bunları OECD ve Dünya Sağlık Örgütü verileri ile kıyaslayarak ne kadar başarılı olduğunuzu anlatıyorsunuz. Bunlar kısmen doğrudur, kutluyorum sizi. Bunu, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın bir başarısı olarak görüyorsunuz ve "Türkiye'deki sağlık çalışanlarının bu meseleye fedakârca sahip çıkışı olmasaydı biz bu dönüşümü sağlayamazdık." diyorsunuz. Yani bu başarının, hekimlerin ve yardımcı sağlık çalışanlarının başarısı olduğunu kabul ediyorsunuz; bu çok güzel. Ben de grubum adına, tüm sağlık çalışanlarına ve bu çalışanları eğiten ve öğreten, aynı zamanda kendileri de bir sağlık çalışanı olan değerli öğretim üyelerine gönülden teşekkür ediyorum, bunu fazlasıyla hak ediyorlar.
Şimdi, sizin söyleminizle, retorikten gerçeğe gelelim. Pekâlâ, onlar için siz ne yapmışsınız, bir bakalım. Önce, emekliden başlayalım.
Sayın Bakan, emekli hekimler, bugün yoksulluk sınırında maaş alıyorlar. Bunu siz çok iyi biliyorsunuz, defalarca söyledik. Yaşları altmış beşin altında olan emeklilerin özel hastanelerde kadro bulmasını bilerek engellediniz ve hâlen engellemeye devam ediyorsunuz. Çalışanları da kamuda çalışmaya mahkûm ettiniz. Hekimler, kamu hastanelerinde memnuniyetten değil, mecburiyetten çalışır hâle geldiler. Üniversite hastanelerinde çalışanlar da aynı durumdadır. Çalışan hekimleri, sağlık piyasasının maliyet unsurlarından biri hâline getirdiniz. Performans kaygısı içinde çalışan hekimlerin hastalara karşı olan sorumluluk duyguları körleşti, zor ve riskli hastaları görmezden gelmeye başladılar. Baskı altında, stresli, sorunlu bir hekim tipi yarattınız. Ekonomistlerin "ahlaki tehlike" diye adlandırdığı durum ortaya çıktı. Böylece, hekimler kadar hastalar da zarar görmeye başladılar. Hekimler, kolay ve risksiz hastalara yöneldiler. Bunun sonucu olarak hem hekimler mesleklerinin gereğini yapamaz hâle geldiler hem de sağlık çalışanlarına karşı şiddet patladı. Diğer taraftan, mükemmel sağlık hizmeti verdiğiniz algısını yarattınız ama kamu hastanelerine gidip mükemmel sağlık hizmeti alamayan vatandaş yine şiddete yöneldi.
Sayın Bakan, başta Başbakan olmak üzere siz ve yürütmenin diğer üyeleri, hekimlerin onurunu ve saygınlığını yok eden ve hekimleri itibarsızlaştıran bir dil kullandınız. Sağlık çalışanlarının özlük haklarını asla düzeltmediniz, hep retorik olarak kaldı. Hekimler arasında ayrım yaparak çok ciddi bir kadrolaşma yarattınız. Kamu Hastane Birliklerine yapmış olduğunuz atamaları -ki bu 10 binin üzerinde bir atamadır- ya bir tarikata mensup kişilerden şeçtiniz ya SAĞLIK-SEN üyelerinden seçtiniz ya da AKP eski milletvekilleri veyahut vekil adaylarından seçtiniz. Bıçak parası üzerinden, sezaryen üzerinden, küretaj üzerinden ve birçok hassas sağlık sorunu üzerinden hem kamuoyunu yanılttınız hem de doktorları aşağıladınız. Sayenizde hastaneler hizmet sağlayıcı işletme, hastalar müşteri hâline geldi.
Diğer taraftan, sağlığın piyasalaştırılması yani anayasal bir hak olan sağlığın ötelenemez bir hizmet olmaktan çıkarılarak serbest piyasa koşullarına terk edilmesi yani, ne kadar paran varsa o kadar sağlık satın alınabilmesi, özel sağlık kartellerinin korunup kollanması, doğrudan cepten yapılan ödemelerin artırılarak 10 kaleme çıkarılması, sağlık finansmanının düşürülmesi kapsamında sağlık çalışanlarının giderek fukaralaştırılması, her aşamada özlük haklarına yansımayan performans uygulaması, eczanelere uygulanan yaptırımlar, ilaç için referans fiyat uygulamaları, "İyi sağlık hizmeti veriliyor." algısını yaratan reklamlar, personelin iş garantisini yok eden sözleşmeli statü, yeni Kamu Hastane Birlikleri buna bir örnektir. Kırsal kesimde yaşayanların sağlığı artık Allah'a emanet edilmiştir. Kamu, kırsal alandan elini tamamen çekmiştir.
Değerli arkadaşlar, üniversite hastaneleri, uygulanmakta olan fiyat politikası neticesinde borçlarını ödeyemez hâle gelmişler; Sağlık Bakanlığı, 13 tane üniversite hastanesine el koymuş, "afiliasyon" adı altında üniversite özerkliğini yok ederek Kamu Hastane Birliklerine dâhil etmiştir.
Sonuç olarak, kamu hastanelerinde hizmet kalitesi son derece düşmüştür, bundan en büyük zararı gören yine vatandaştır.
Bu bütçenin halkımıza hayırlı olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.