GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:64
Tarih:04.03.2020

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle İdlib'de, Suriye'de şehit olan erlerimize, uzman çavuşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum, milletimize de başsağlığı diliyorum, sabır diliyorum.

Konumuz, kanun teklifi gereği, Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi üzerineydi. Eğer siz bir ürünseniz artık hiçbir güvenilirliğiniz kalmadı. Aynı miadı dolmuş olan ilaçlar gibi faydası olmuyor, artık zarar vermeye başladı. Mazlumun yanında yer alacaktınız, Filistin'de, Kudüs'te, Gazze'de, El Halil'de yoksunuz. Yemen'de neden sesiniz, soluğunuz çıkmıyor? Burası Yemen... Yemen de bizi çağırıyor ama yokuz değil mi? Burası Yemen, açlıktan kırılan çocuklar var. Burası, malumunuz son günlerde bırakmış olduğumuz muhacirler. Bu da Yemen... Yemen'de yokuz, Arakan'da yokuz, Hindistan'da yokuz. Tüm kavramları kirlettik, "ensar" neydi, "muhacir" neydi? Onu hepimiz biliyoruz. Kime yardım etmiştik? İsrail'e, ABD'ye yardım ettik, ona kulvar açtık. El Halil'de de yoktuk. "Muhacir" kavramının ne demek olduğunu biliyorsunuz. Biz daha önce de bunu defalarca söylemiştik ama burası istişare kültürünün olması gereken bir yerdi. Sözlerin hepsini dinleyecektik, en güzeline tabi olacaktık, bu prensibi hayat şiarı edinecektik ama maalesef olmadı.

Bir İçişleri Bakanımız var her gün skor veriyor, diyor ki: "135.844 kişi Yunanistan'a veya sınırları geçerek başka ülkelere gitti." Biz Ömerleri arıyorduk, Trumplarla, Putinlerle dost olduk. Siz kimleri dost edindiniz? "Ömer" diyorduk, bula bula Sudanlı Ömer El Beşir'i bulduk. Saraya muhacirleri almadık, saraya El Beşirleri aldık, Müslim'i aldık, Barzani'yi aldık. Artık, ürün güvenliğimiz kalmadı.

Birileri "İslam kardeşliğinin sınırı yoktur." demişti. "Kardeşlik" anlayışımız Avrupa'nın vereceği 1-2 milyar euroyla mı sınırlı? Dün "bereket" dediğimiz muhacirler bugün besleme oldular. Artık bu belde, emin belde olma niteliğini yitirdi. "Kendilerinde bir ihtiyaç olsa bile kardeşlerini öz nefislerine tercih ederler." anlayışı, "Kim nefsinin cimri ve bencil tutumlarından kurtulmuşsa onlar kurtuluşa ermiştir." prensibi artık yok değil mi arkadaşlar? "Ensar ve muhacir nedir, o adam bilmez." deniyordu. Biz biliyoruz, ensar nedir biliyoruz. Suriye'deki insanlarımızı bombalardan kurtardık ama onları nereye teslim ettik? Yunan polisinin ateşine teslim ettik, Yunan polisinin ateşine. Hani bunlar muhacirdi, hani bunlarla her şeyimizi paylaşacaktık, onlar bizim zenginliğimizdi! Tüm komşularımızla kavgalıyız. Suriye'de emperyalistlere hizmet eden bir anlayışın parçasıyız. Ülke olarak yorgun ve yaralıyız. Libya'da sonu olmayan bir savaşın taraftarı olduk şu anda. Siyasal, sosyal ve ekonomik bakımdan bitmiş vaziyetteyiz. Müstekbirlerin çıkarları uğruna bazı şeyleri alet yaptık, onların silahlarıyla mazlumları vuruyoruz, onların silahlarıyla müstazafları eziyoruz.

Nihai olarak, burası uzlaşmanın, burası istişarenin, burası ortak aklın sonucuyla karar verilen bir yer olması gerekirken kavganın, gürültünün olduğu bir yer; haklı olanın sesinin kavga, gürültüyle susturulmaya çalışıldığı bir yer olmamalıydı. Akıllarını kullanmayan toplumlar, akıllarını kullanan toplumlar tarafından kullanılmaya mahkûmdur. Nihai olarak tekrar şunu söylemek istiyorum: "Sözlerin hepsini dinleyip en güzeline tabi olacağız." Bu prensibi hayat prensibi hâline getirmek görevimizdir.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)