| Konu: | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 05.03.2020 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi'nin 17'nci maddesi üzerinde partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bu topraklar için toprağa düşen İdlib şehitlerimize Cenab-ı Hak'tan rahmet, gazilerimize Allah'tan şifalar diliyorum.
"Kalpten çıkan söz kalbe gider, ağızdan çıkan söz kulağa gider." "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz." Demek ki kalpten söylemlerimiz insanların kalbine gidiyor. Eğer söylemlerimizi kalpten kalbe gönderirsek demokrasinin tecelli ettiği bu kutsal mekânda birbirimizi daha iyi anlar, birbirimize karşı daha hoşgörülü ve sevgi çerçevesi içerisinde hareket etmiş oluruz. Zarafeti, nezaketi korur, bu örnek davranışlarımızla da Türk milletinin kardeşliğini, barışını, hoşgörüsünü, huzurunu bir nebze olsun sağlamış oluruz diyorum .
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz maddeyle iktisadi işletmelerin denetiminde yer alan kuruluşların yetkileri belirlenmiştir. Televizyon, radyo ve internet üzerinden satış ve tanıtım faaliyetlerinin yetkili kuruluşların denetimine sokulması, uygun olmayan ürünün tanıtımının ve satışının engellenmesi öngörülmektedir. Gayet olumlu ama geç kalmış bir madde. Televizyon kanallarına baktığımızda, reklamı yapılan ürünler gerçekten, inanan insanların duygularını sömürmekte, hasta insanlarımıza şifa verme niyetine onları bir ticari meta olarak görmektedir. Mesela, tanıtılan bir kefen: "Bu kefen yakmayan kefen, yanmaz kefen, kabir azabından kurtaran kefen." 130 liraya satılan bir terlik: "Bu terliği giyenin evi bereketli olacak, evi yanmayacak, eşyaları çalınmayacak." Yine, Peygamber Efendimiz'in saçışerifinin yıkandığı suyun tanıtımı yapılarak inanan insanlar istismar edilmektedir. Niteliğini buradan söylemekten imtina ettiğimiz, utandığımız ürünlerin reklamları da Türk aile yapısına, maalesef, uygun olmayacak şekilde, olmayacak saatlerde, olmayacak zamanlarda karşımıza çıkmaktadır. Sağlık Bakanlığı yasaklıyor, Sanayi Bakanlığı ceza kesiyor, Reklam Kurulu reklamları durduruyor ama yine, internet ortamında satış devam ediyor. Bu maddenin bir an önce yürürlüğe girmesi vatandaşlarımızı bu tehlike ve zararlardan koruyacaktır.
Değerli milletvekilleri, hepimizin kapısına Finike'den portakal geldi. Portakalın içerisinde de -okuma zahmetine katlandınız mı, bilmiyorum- bir mektup vardı ve orada deniliyordu ki: "Tamamı verimli ve dikili 300 dönüm narenciye bahçesi Finike, Demre, Kaş ilçelerinin birbirine bağlanması amacıyla yeni bir duble yol yapılırsa ortadan kalkacaktır; Finike'nin iklimi bozulacak, portakalın yetişmesi mümkün olmayacaktır. Ayrıca, yol ve çevresinde tarım arazilerinin imara açılma ihtimali vardır." Ekonomiye ve turizme katkı sağlayacağı düşüncesiyle planlanan duble yola karşı değilim ancak oradaki çiftçilerin, sivil toplum örgütlerinin bu feryadına da kulak vermek zorundayız. İlla yol yapmak istiyorsanız, buyurun gelin, Aksaray-Ortaköy arasında on beş yıldır yapılamayan bölünmüş yolu yapalım. Yine, geçen hafta gezdiğim Ortaköy'ün yollarına baktığımızda, bu yollardan Çatin, Ozancık, Devedamı, Harmancık, Pörnek, Kalebalta, Tatlıca yolları, bırakın araçla gitmeyi, yürüyerek gidilebilecek vasıf ve mahiyette bile değil. Yani bir tarafta vatandaş "Yol istiyorum." diye feryat ediyor, diğer bir tarafta da vatandaş "Tarım alanlarıma, portakalıma dokunmayın." diye feryat ediyor. Siz olumlu feryada kulak tıkıyorsunuz, olumsuz feryadı yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Lütfen, eğer yol yapma ihtiyacınız varsa, "İlla da yol yapalım." diyorsanız, buyurun Aksaray ile Ortaköy arasında on beş yıldır bitirilemeyen yolu bitirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ayhan, sözlerinizi tamamlayın.
AYHAN EREL (Devamla) - Yine, Ortaköy'ün yollarının geçilmez hâle gelmesinin önüne geçerek bu yolları yapalım diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)