| Konu: | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 05.03.2020 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Fiilen yürüyen ama ilan edilmemiş bir savaşın içindeyken, her gün insanlar ölürken, evlere asker cenazeleri gelirken "Bir kapalı oturum yaptık bitti, önümüzdeki gündemlere bakalım." diyemeyiz. İktidar sözcüleri her gün kameraların karşısında "Suriye'nin -unsurlar deniyor tabii buna- şu kadar tankını, bu kadar helikopterini yok ettik." diye konuşurken "Savaşa hayır!" demek yasaklanıyorsa ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle insanlar sabaha karşı evlerinden gözaltına alınıyorsa, gazeteciler iktidarın işine gelmeyen haberleri yaptıkları için gözaltına alınıyor ve tutuklanıyorsa Meclis tüm bunlar yokmuş gibi yapamaz.
Evet, halkın her yerde birbirlerine sorduğu soruyu ben buradan yüksek sesle sizlere soruyorum: İdlib'de ne işimiz var? Bu savaş kimin savaşı? Bu savaşta kimin çıkarı var? Bir düşünelim; evet, bu savaşta iktidarın çıkarı var. Yanlış Suriye politikalarınızın bedelini ülke ve bölge halklarına ödeterek sürdürmeye devam etmeye çalışıyorsunuz. Cihatçı çeteleri koruyup kolladınız, bu ülke topraklarını cihatçı çetelerin cirit attığı topraklar hâline getirdiniz ve biz Suruç'u yaşadık, Diyarbakır'ı yaşadık, Ankara Garı katliamını yaşadık. ABD ile Rusya arasındaki emperyalist çelişkileri fırsata çevirmeye kalktınız, S-400'ler elinizde kaldı.
SALİH CORA (Trabzon) - Önergeyle alakalı konuşur musun? Önergeyle alakalı konuş.
OYA ERSOY (İstanbul) - Şimdi, ABD, Türkiye'nin Rusya'yla karşı karşıya savaşa girmesini teşvik ediyor, bunu kışkırtıyor ve siz, göz göre göre ülkeyi yıkıcı bir savaşa, kanlı bir bataklığa sürüklemekte ısrar ediyorsunuz. Türkiye'nin güvenliği için mi peki bunlar? Bu savaş kimin için? Evet, Türkiye'nin güvenliği için değil; tam aksine, bu savaş daha fazla ölüm, daha fazla yıkım, daha fazla düşmanlık ve Türkiye'nin güvenliğine yönelik açık bir tehdittir. Kafa kesen, canavarca insan öldüren, kadınlara tecavüz eden cihatçı çetelerin yanında bizim ne işimiz var?
Değerli milletvekilleri, oğlu İdlib'de ölen bir anne ne diyor? Bunu hepiniz duydunuz: "Şehidin helvası, sizin ocakta kavrulmadığı sürece, size hep tatlı gelecek." diyor. Doğru söylemiyor mu? Şimdi soruyorum sizlere: Kendi çocuklarınız olsaydı bu kadar rahat "evet" der miydiniz bu savaşa?
Suriye'de ölen askerler kim? Yoksul halkımızın çocukları. Şimdi, asker cenazelerinin evlerine bakın; bu fotoğrafa iyi bakın. Bakın, sizin şirketlerinizin yaptığı, kamu arazilerinin yani halkın arazilerinin üzerinde yükselen plazalarda yani bunlarda hiç bayrak gördünüz mü, cenaze üzerine asılı bayrak gördünüz mü? Hayır. Savaşta Türk, Kürt, Arap, Farslı, hangi halktan olursa olsun hep yoksullar ölüyor. Değerli milletvekilleri, Türkiye, emperyalistler arası rekabetin aleti olmaya, iktidar günü kurtarsın diye savaşa teslim edilemez.
Bizler sosyalistiz, her soruna halkın saflarından bakarız ve biz, Suriye halklarının özgürlüğünü, demokratik haklarını savunuruz; sizin gibi cihatçılara değil, Suriye halklarına kalkan oluruz ve laikliği savunuruz; cihatçı çetelerle birlikte, Diyanetin cihat fetvalarıyla yürütülen bir savaşın karşısındayız.
Bakın, bu ülkede işsizlik 7 milyonu buldu, Halk, ekonomik kriz karşısında her geçen gün daha da yoksullaşıyor. İç politikada hesabınız belli: "Çatlak sesler sussun, herkes arkamızda saf tutsun." İstiyorsunuz ki savaş, tek adamın ülkeyi kendi kişisel varlığına indirgeyip kendi iktidarını koruma kavgasını millî dava olarak sunmasına hizmet etsin yani -iktidarınız zayıfladı- bu savaş onu güçlendirmeye yarasın. O yüzden memleketi "Savaşa hayır!" demenin yasaklandığı, bunu diyenlerin "hain" ilan edildiği, linç edildiği bir ülke hâline getirmek istiyorsunuz. "İç cephe" diyerek sizin politikalarınıza muhalif olan herkesi düşman ilan ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Ersoy sözlerinizi, buyurun
OYA ERSOY (Devamla) - Evet, sanıyorsunuz ki "Halkı böylelikle sindiririm." ama yanılıyorsunuz. Biz hiçbir zaman susmayız, bu halk susmaz.
Bakın, önümüzde 8 Mart var. Ülkenin dört bir yanında kadınlar olarak haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak için hep birlikte sokaklarda olacağız. Kadınları gerici, cinsiyetçi, kadın düşmanı politikalarınıza itaat ettiremezsiniz.
SALİH CORA (Trabzon) - Provokatörce konuşuyorsunuz.
OYA ERSOY (Devamla) - Tarihsel kazanımlarımızdan vazgeçiremezsiniz. Emekçileri güvencesiz bir piyasanın cenderesine sokamazsınız. Halkı işsizlik, açlık, yoksulluk içinde yaşamaya mahkûm edemezsiniz. Kısacası bu ülkeyi, bu halkı faşizmle, savaşla yönetemezsiniz. (HDP sıralarından alkışlar)