GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 8 Mart ve feminist mücadeleye ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:66
Tarih:10.03.2020

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili kadınlar; bu yıl da Türkiye'de ve dünyada daha özgür ve demokratik bir yaşamın ancak kadınlar tarafından kurulabileceğini, yasakları tanımayacağımızı ve mücadeleden hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğimizi gösterdikleri için tüm hemcinslerimi sevgiyle kucaklayarak sözlerime başlamak istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Her şeye ve her şeye rağmen ve herkese rağmen tabii ki, 8 Martta binlerce kadın sokaklardaydık. Bu, çok şeyi ifade ediyor. Belki siz bize bir caddeyi kapattınız ama biz bütün sokakları doldurduk. Sadece Türkiye'deki değil, dünyadaki feminist mücadeleye bu kürsüden de bir selam göndermek isterim.

Değerli arkadaşlar, şunu ifade etmek isterim ki şiddetin bir öznesi var, o özne erkekler. Şiddetin faili erkekler. Yani sadece "Şiddete hayır." demekle olmuyor. Tabii ki iktidarlar da dünyaya baktığımız zaman ağırlıklı olarak erkeklerden oluştuğu ve zaten siyaset yapma biçimi de erkek egemen bir siyaset biçimi olduğu için "erkek iktidarlar, kadınlara yönelik ayrımcılığın, baskının ve yoksullaştırmanın öznesi" demek daha doğru olabilir. Özellikle şunu söylemek isterim ki bugün İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkanlar, 6284 sayılı Kanun'un uygulamasına karşı çıkanlar, kadınların vasıflı işlerde çalışmalarına karşı çıkanlar, aslında geçmişte kadınların eşit işe eşit ücret almasına ya da oy hakkı elde etmesine karşı çıkanlardan hiç de farklı değiller. Çünkü burada gördüğümüz şey, net olarak erkeklerin ayrıcalıklarından vazgeçmek istememeleri ve aslında şiddeti önleyen yasalara karşı çıkanların da kadınlara şiddeti meşru ya da kendilerinde hak görmeleridir. Çünkü burada, bu noktada, yani şiddetin ve ayrımcılığın öznesini doğru ortaya koyduğumuz zaman biz kadınlar bütün bu olanlara şaşırmıyoruz. Evet, biliyoruz, egemenler ayrıcalıklarından vazgeçmezler. Eğer mücadele etmezseniz hak elde edemezsiniz; bu kadar basit aslında. İşte, tam da bu yüzden kadın dayanışmasını önemsiyoruz ve kadınlar olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklarımızı çoğaltarak, büyüterek elde edebileceğimizi ve asla gasbettirmeyeceğimizi de çok iyi biliyoruz.

Değerli arkadaşlar, bugüne kadar binlerce çocuk doğurduk, besledik, büyüttük kimse "yeter" demedi, "3 çocuk daha" dediler. Binlerce litre çorba içirdik ama kimse bize "aşçı" demedi. Binlerce sökük diktik ama kimse bize "terzi" demedi. Binlerce bütçe denkleştirdik kimse bize "ekonomist" demedi. On binlerce dert dinledik kimse bize "psikolog" demedi. Evet, bu yüzden de hak ettiklerimize nasıl el konulduğunu biz kadınlar çok iyi biliyoruz.

Özellikle erkeklere bir çift sözümüz var: Bizlere "Kadınlar anadır, kutsaldır, baş tacıdır." demek yerine -hatta sokakları da bize açın demiyoruz çünkü onları biz kendimiz açabiliriz- tüm bunların yerine mutlaka bir şey yapmak istiyorsanız, yapabileceğiniz çok şey var. Örneğin, şu Mecliste kadın Grup Başkan Vekillerini çoğaltabilirsiniz. Örneğin, eş başkanlık sistemini uygulayabilirsiniz ve hepsinden önemlisi, kendinizi sorgulayabilirsiniz. Mesela "Kadınları destekliyoruz." demek yerine, ben evde emeği eşit olarak paylaşıyor muyum? Bir kadına ayrımcılık yapıldığında buna karşı ses çıkarabiliyor muyum? Erkekler terfi alırken kadınlar alamadığında buna karşı duruyor muyum? Evde kız ve erkek çocuklara eşit davranıyor muyum? Bir eğitim kitabı hazırlıyorsam kadın ve erkek rollerini eşitlikçi bir şekilde paylaştırıyor muyum? Kadınları sadece mağdur olarak mı görüyorum yoksa hayatın her alanında eşit insanlar olarak görebiliyor muyum?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlayacağım.

BAŞKAN - Tamamlayalım, buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bir toplantıda kadınlar konuşurken, özellikle onlar konuştuktan sonra "Ben şimdi toparlayayım." diyerek onların sözlerini değersizleştiriyor muyum? Evli veya anne olmayan kadınları eşit bireyler olarak görebiliyor muyum? Tüm bunları biz şıklar hâline getirip sorarsak "Hepsi." diyebilecek erkek sayısı ne yazık ki ya yoktur ya da çok azdır aramızda. Dolayısıyla bizleri bir günde yüceltmekten ziyade, ayrımcı bir erkekliği sorgulayabilirsiniz eğer gerçekten bir şeyler yapmak istiyorsanız.

Evet sevgili kadınlar, son sözüm bizlere, hepimize; umutsuzluğa kapıldığın anda bu kalabalığı hatırla, umutsuzluğa kapılırsan bu kalabalığı hatırla. Kadınlar 8 Martta hep bunu söylediler, bunu söylemeye devam edelim. Yaşasın 8 Mart, yaşasın mücadelemiz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)